31 Ağustos 2009

WPA şifresi 60 saniyede kırıldı

Japon bilim insanları kablosuz ağlarda güvenlik sağlama amaçlı kullanılan WPA şifresini 60 saniye içinde kırmayı başardılar.



Hiroshima Üniversitesi'nden Toshihiro Ohigashi ve Kobe Üniversitesi'nden Masakatu Morii tarafından yapılan bir çalışmada, WPA (Wifi Protected Access) şifresine sahip olan bir kablosuz ağ 60 saniye içinde kırıldı. Daha önce bu alandaki rekor 15 dakika idi.

Yapılan testte ortaya çıkan sonuç kablosuz ağların sanıldığı kadar güvenli olmadığını da ortaya koydu. Öte yandan daha yeni şifreleme teknikleri olan WPA2 ve AES'in şimdilik güvenli olduğu belirtiliyor.

İmralı yolcuları belli oldu?

İmralı yolcuları belli oldu?
İmralı adasına Öcalan’ın yanına gönderilecek mahkumların hukuki niteliği belli oldu. Adadaki inşaat da tamamlandı.

Bursa’daki bir inşaat firması tarafından, 1940'lı yıllardan kalma adadaki binalar elden geçirildi,  yeni koğuş ve lojmanlar yapıldı. İnşaatın bitmesiyle sayıları henüz netleşmeyen, ancak 7 ile 9 arasında olacağı belirtilen hükümlüler önümüzdeki günlerde aşamalı olarak İmralı’ya sevk edilecek.


İmralı Cezaevine gönderilecek hükümlülerin hukuki durumu da netleşti.  Buna göre adaya gönderileceklerde, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Kanun dikkate alınacak. Kanunun ilgili maddelerine göre İmralı’daki yüksek güvenlikli cezaevine gönderilecek hükümlülerim kriterleri şöyle olacak:


- “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar ile süresine bakılmaksızın, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde, İnsanlığa karşı suçlardan, Kasten öldürme suçlarından, Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan, Devletin güvenliğine karşı suçlardan, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkum olanlar…’’

“POTANSİYEL” ARKADAŞLAR

Bu maddeler kapsamına giren hükümlüler arasında, İBDA/C lideri Salih İzzet Erdiş, El Kaide’nin yöneticisi Loui Sakka, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı, İslami örgüt yöneticisi Metin Kaplan, DHKP/C’nin lider kadrosundan Ercan Kartal, gazeteci Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca da yer alıyor. Ancak Ağca 18 Ocak 2010 tarihinde tahliye olacağı için İmralı’ya nakli uzak bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.


Öcalan ve diğer mahkumlar ayrı bölümlerde kalacaklar. Cezaevi yönetimi tarafından belirlenecek süre içerisinde mahkumlar “havalandırma” alanında bir araya gelebilecekler.



3G'li internet ADSL'in yerini mi alıyor?

Üçüncü Nesil Mobil İletişim Sistemleri'nin (3G) kullanılmaya başladığı 30 Temmuzdan sonra dizüstü bilgisayarlarda kullanılan modemlere olan talebin yüksek olduğu, Turkcell VINN 3G modem ve netbook satış rakamının ilk hafta 10 bini aştığı belirtildi.

3G'li internet ADSL'in yerini mi alıyor?
Turkcell Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Lale Saral Develioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3G teknolojisinin Türkiye'de 30 Temmuzdan bu yana kullanıldığını ve 3G teknolojisini kullanan abone sayısının giderek arttığını söyledi.

Yıl sonuna kadar Turkcell'in 3G abone sayısının 3 milyonu aşacağının tahmin edildiğini ifade eden Develioğlu, 2010 yılında bu rakamın daha da artacağını bildirdi.

Yapılan tanıtımlarla tüketicilerin 3G'yi giderek daha yakından tanıdığını dile getiren Develioğlu, şunları kaydetti:

"Son aylarda gerek basında gerekse reklamlarda yoğun olarak yapılan 3G iletişimi ile Türkiye'de 3G bilinirliği fazlasıyla arttı. 3G deyince ilk akla gelenin görüntülü görüşme olduğu düşünülse de yapılan araştırmalara bakıldığında akla ilk olarak hızlı internetin geldiğini görüyoruz. Pek çok insan hızlı ve rahat internet bağlantısı ve hızlı veri aktarımı için 3G kullanımına başladı. Biz de Turkcell olarak yaptığımız iletişim çalışmalarında bunu sıkça anlatmaya çalışıyoruz."

Bu doğrultuda 3G uyumlu cihazların daha çok satıldığını ve bireysel kadar kurumsal müşterilerin de 3G teknolojisinin sunduğu katma değerli servislere büyük ilgi gösterdiğini vurgulayan Develioğlu, "Turkcell VINN 3G modem ve netbookta satış rakamı ilk hafta 10 bini aştı. Halen yoğun talep alıyoruz. Bireysel ve kurumsal müşterilerimiz, sunduğumuz paketlerle 3G modem sahibi olabiliyor" dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yönetim Danışmanı Alım İlanı

Kuş Gribi ve İnsana Tesir Eden Salgına Karşı Hazırlık ve Mücadele Projesi

Gerçek Zamanlı Tatbikat (simulation exercise) Yönetim Danışmanı

Pozisyonu için İş İlanı
(İkraz No: 4822 TU)

Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD)’nca finanse edilen ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan, “Kuş Gribi ve İnsana Tesir Eden Salgına Karşı Hazırlık ve Mücadele Projesi” (AIHP) kapsamında, salgına hazırlık ve mücadele programlarının test edilmesi, geliştirilmesi ve uygulama sonuçlarını izlemek amacıyla iki ayrı ilde gerçek zamanlı tatbikat organize edilecektir.

Masa başı çalışmaları ile arazide gerçekleştirilecek gerçek zamanlı tatbikata yönelik olarak hazırlık, tatbikat ve çalışma sonuçlarının raporlanması ile ilgili tüm aşamaların yerine getirilmesinden sorumlu olacak Yönetim Danışmanı pozisyonu için aşağıda belirtilen özelliklere sahip adaylar arasından seçim yapılacaktır.

Gerçek Zamanlı Tatbikat çalışmasının kuş gribi salgın dönemi öncesi, Ekim ve/veya Kasım 2009 ayları içerisinde düzenleneceği öngörülmektedir. Bu çalışmanın, her bir il için 15 şer gün olmak üzere, toplam 30 çalışma günü içerisinde tamamlanması öngörülmüştür.

Yönetim Danışmanın Nitelikleri

. Veteriner Fakültesi mezunu olması,

. Hayvan hastalıkları mücadele çalışmalarının planlanması, salgın öncesi ve salgın sırasında hazırlık konularında en az on yıllık benzer iş tecrübesi olması,

. Hazırlık planları, surveyler, kontrol yöntem ve iletişim konularını içeren Acil Eylem planı hazırlanması ve uygulamaları ile Kuş Gribi benzeri hastalıklara yönelik salgına karşı hazırlık ve mücadelesi ile ilgili operasyonel işlemler ve kriz yönetimi konularında yetkin ve fiili tecrübesinin olması,

. Tercihen yurtiçi ve yurtdışı kuş gribi masabaşı ve/veya gerçek zamanlı simulasyon tatbikatı çerçevesinde salon ve arazi eğitimlerinin düzenlenmesi, yönetilmesi ile koordinasyonu konularında iş tecrübesinin olması,

. Eğitim programlarının planlanması ve uygulanmasında deneyim

. Personel yönlendirme ve yönetme tecrübesi,
. Ofis yazılımları yanı sıra ilgili bilgisayar yazılımlarını kullanabilme yeteneği,

Yönetim Danışmanının Sorumlulukları

Koordinatör Danışman; gerçek zamanlı tatbikatın zamanında ve etkin bir biçimde uygulanabilmesini sağlamak amacıyla genel olarak aşağıdaki hususlarda sorumlu olacaktır.

. Gerçek Zamanlı Tatbikat Yönetim Danışmanı (danışman), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM) tarafından hazırlanmış “Avian Influenza (Tavuk Vebası) Acil Eylem Planı (Contingency Plan for Avian Influenza)” ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış “ Ulusal Pandemi Planı (Pandemic Influenza National Action Plan)” doğrultusunda salgına hazırlık ve mücadele programlarının test edilmesi, geliştirilmesi ve uygulama sonuçlarının izlenmesi amacıyla düzenleyeceği masa başı çalışmaları ile arazide gerçekleştirilecek, gerçek zamanlı tatbikatının düzenlenmesi, yönetilmesi ve koordinasyonu konusunda KKGM’ne yardımcı olacaktır.

. Danışman, masa başı çalışmaları ile arazide gerçekleştirilecek gerçek zamanlı tatbikata yönelik olarak hazırlık, tatbikat ve çalışma sonuçlarının raporlanması ile ilgili tüm çalışmaların yerine getirilmesinden sorumlu olacaktır.

. Danışman, Yüksek Patojen Kuş Gribi virüsü ile efekte olmuş insan ve kanatlıların olduğu vaka için simule edilmiş bir senaryoyu baz alan bir masa başı eğitim ve arazi tatbikatına yönelik gerekli işlem ve yöntemleri içeren en az üç alternatifli senaryo hazırlayacaktır.

. Senaryolar, hastalığın çıkışı ve söndürülmesine kadar olan süreçte ilgili eylem planları kapsamında yapılması gereken tüm çalışmaları kapsayacak şekilde hazırlanacaktır.

. Senaryolara bağlı olarak gerçekleştirilecek masa başı ve arazi tatbikatlarına yönelik olarak hazırlanacak iş planı ve görev tanımları ile de, mücadelede görev alan kurum ve kuruluşların rol ve sorumlulukları, yerel ve merkezi düzeyde yönetim ve koordinasyon yöntemleri, bunlar arası iletişim faaliyetleri ayrıntılı olarak belirtilecektir. Bu kapsamda, kamuoyu ile yazılı ve görsel medya kuruluşlarının bilgilendirilmesi (basın bülteni, demeç vb.) için gerekli olan materyallerin hazırlanması, faaliyetlerin test edilmesi sağlanacaktır.

. Avrupa Birliği destekli “Türkiye’deki Kuş Gribine Karşı Hazırlık ve Müdahele için Teknik Yardım Projesi (TR 06.AI/SV)” kapsamında 2007 ve 2008 yıllarında Samsun ve Bolu illerinde benzer gerçek zamanlı tatbikatlar gerçekleştirilmiştir. Danışman, öncelikli olarak bu iki tatbikata ait raporları inceleyerek, tatbikatlarda ortaya çıkan aksaklıklar ve giderilmesine yönelik yapılmış önerileri dikkate alacaktır.

. 2009 yılında gerçekleştirilecek gerçek zamanlı tatbikat için Konya ve Afyon illeri bu çalışmada önerilmiş olmakla birlikte, İdare tarafından tatbikatın gerçekleştirileceği il/iller belirlenecektir. Gerçek Zamanlı Tatbikat iki ayrı ilde gerçekleştirilecektir.

. Tatbikatın gerçekleştirileceği il/illerin belirlenmesi, tatbikata ait hazırlıkların (iş planı, görev tanımları, senaryo hazırlığı vb.) tamamlanması sonrası danışman, o il/illere giderek tatbikata yönelik ön hazırlıkların tamamlanması çalışmalarını izleyecek ve koordine edecektir.

. Bu amaçla danışman tarafından hazırlanmış olan ihtiyaç listesi (eğitim yeri, araç, insan kaynağı, tatbikatta kullanılacak alet, ekipman, malzeme listesi vb.) İdareye verilerek temini ve alanda bulundurulması sağlanacaktır. Tüm bu çalışmaların yapılmasının kontrolü, koordinasyonu ve izlenmesinden danışman sorumlu olacaktır.

. Tatbikat sonrasında danışman, tatbikatın gerçekleştirilmesine yönelik yapılan tüm çalışmaları, ana eğitim konularını, senaryoları, hazırlanan tüm dokümanları içeren bir rapor hazırlayacaktır. Rapor, tatbikat sırasında belirtilen görüş, öneri, yorum ve katkıları da içerecektir. Rapor da, HPAI ulusal strateji planlarının tatbikinde belirlenen zayıf ve kuvvetli taraflar, gerçekleştirilecek yeni tatbikatlara yönelik öneriler belirtilecektir.

Yönetim Danışmanına verilecek ücret, Türkiye’deki normlara uygun ve seçilecek adayın deneyimine bağlı olacak ve teknik değerlendirmeyi müteakiben müzakere aşamasında tespit edilecektir.
Belirtilen niteliklere sahip adayların, en geç 04 Eylül 2009 günü saat 17.00’ye kadar, tercihen Dünya Bankası formatında hazırladıkları detaylı özgeçmişlerini (CV) kapalı bir zarfa koyarak aşağıdaki adrese başvurmaları gerekmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü
Hayvan Sağlığı Daire Başkanlığı
Akay Cad. No:3 Kat 4 Oda No: 401
Bakanlıklar 06640 Ankara
Postadaki vaki gecikmelerden sorumluluk kabul edilmeyecek, telefon, teleks ve faks ile yapılan başvurular da dikkate alınmayacaktır. Daha fazla bilgi için (312) 425 34 51 nolu telefondan bilgi alınılabilecektir.

İlan Grubunda enson güncel ilanları bulabilirsiniz. Üye olarak ilanlara daha kısa sürede ulaşabilirsiniz. Hertürlü iş ilanı, akademik ilanlar, basın duyuruları, topluluk duyuruları gibi toplumun geneline hitap eden duyuruları yayınlıyoruz...
Lütfen dost ve arkadaşlarınızıda grubumuza davet ediniz.

http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr


Elektriğe fahiş zam hazırlığı

Elektriğe fahiş zam!
Elektrik fiyatlarına zam kapıda. Hükümet kabul ederse TETAŞ'ın istediği zam uygulamaya girecek.

Devletin toptan elektrik satan şirketi Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ (TETAŞ), maliyetlerdeki artış sebebiyle elektrik fiyatlarının yüzde 20 zamlanmasını istemeye hazırlanıyor.

Zaman'ın haberine göre, eğer hükümet talebi kabul ederse dağıtım şirketlerine satılan elektrik zamlanacak. Ancak artışın tüketici fiyatlarına yansıtılıp yansıtılmayacağına ise dağıtım firmaları karar verecek.

Enerji Bakanlığı çevrelerinden edindiği bilgilere göre, TETAŞ, 3 aylık dönem için (ekimden itibaren) geçerli olacak elektrik birim fiyat hesaplamalarında son aşamaya geldi. Hesaplamalara göre nisan ve temmuz aylarında yapılması gereken fiyat artışlarının ertelenmesi, zam baskısını kuvvetlendirdi.

TETAŞ'ın, toptan fiyatlara zam içeren önerisini bugün ya da yarın Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)'na bildirmesi bekleniyor.

Yüksek Planlama Kurulu kararı gereği, enerji KİT'leri (Kamu İktisadi Teşebbüsleri), enflasyon, döviz ve faiz gibi girdi kalemlerinde değişimlere paralel olarak elektrik birim maliyetlerini 3 ayda bir hesaplayıp Enerji Üst Kurulu'na bildiriyor. Kurul'un onayından sonra toptan elektrik alan şirketler için yeni tarife yürürlüğe giriyor. Enerji çevrelerine göre, TETAŞ toptan elektrik fiyatlarında artışa gitse bile zam tüketiciye yansıtılmayabilir.

Şirketin hesaplamalarına göre aslında nisan ayından itibaren birim fiyatlarda artış yapılması gerekiyordu, bu yapılmadı. Bekleyen bir maliyet baskısı var. Ayrıca döviz kurları da yükseldi.

Zam için en önemli etkenler bunlar. Ancak aynı şekilde hidroelektrik barajlarına ağırlık verilmesinden dolayı Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ)'nin de maliyetlerinde iyileşme söz konusu. Nihai tüketicilere elektrik satan Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) de, TETAŞ ve EÜAŞ'tan elektrik satın alıyor.

Dolayısıyla TETAŞ'ın yapacağı muhtemel artış, EÜAŞ'ın iyileşmesiyle tüketicilere yansıtılmayabilir. Türkiye, halen elektrik ihtiyacının yaklaşık yarısını doğalgazdan elde ediyor. Gaz fiyatlarındaki yüzde 50 ucuzlama, elektrikte indirim beklentilerine de yol açtı. Ancak Hazine'nin Enerji KİT'lerine koyduğu kârlılık hedefi sebebiyle bu indirim faturalara yansımadı.

Hz.Ayşe'nin dikkat çekici 7 özelliği

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in en sevgili eşi Hz. Ayşe ile ilgili olarak ağzı olanın konuştuğu şu günlerde isyan bayrağı açan bir ilahiyatçı onunla ilgili gerçekleri anlattı:

"Dün olduğu gibi bugün de yerini belirleyemeyenlerin Annemiz üzerinden dine dil uzatmaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Zihinlerin kirli, bakışların bulanık ve kitlelerin de muhakemetsizliğin kurbanı olduğu bir dönemdeyiz. Bu dönemlerde Aişe Validemiz, ehl-i insaf ve vicdanı yeniden sırat-ı müstakime davet ediyor" diyen Dr. Reşit Haylamaz, yayınlanan son kitabı ile geniş kitlelerle Peygamberimizin en sevgili eşiyle ilgi gerçekleri ulaştırmayı umuyor.

Hz. Ayşe'yi, din adına hizmet edilmeye ihtiyaç duyulan Medine yıllarında , Resullah'ın yanında yer alan hususi bir vezir olarak tanımlayan Dr. Reşit Haylamaz, bu yönüyle onun  Peygamberimizin eşleri arasındaki konumunun farklı olduğuna dikkat çekiyor.

Mü'minlerin En Mümtaz Annesi Hazreti Âişe (r.a) adlı kitabında, peygamberimizin eşinin hususi bir donanıma sahip olduğunu belirten Dr. Reşit Haylamaz, Allah'ın ona misyonunu yerine getirebilmesi için müthiş bir zeka lutfettiğinin altını çiziyor.

Hz, Ayşe'nin duyduğunu olduğu gibi kabullenmediğini, onu Kur'an ve Sünnet kıstaslarına göre sorgulayan bir yaratılışta olduğunu açıklayan Haylamaz, "Onun kulağı vahiyde, gözü ise İstikbaldeydi. Ayaklarını sapasağlam bastığı yerde o, Saadet Asrı ile geleceği birbirine bağlayan muhteşem bir köprü gibiydi" diyor.

Haylamaz'a son kitabı vesilesi ile son günlerde bazı çevrelerin fazlaca tartıştığı konularla ilgili görüşlerini sorduk. İşte aldığımız yanıtlar:

> Her ikisinin de Peygamberimize yakınlığı yanında, meziyetlerini göz önüne alındığında faziletleri tartışılmayacak iki dini önderden Hz. Ali ve Hz. Âişe'nin arasında yaşananları nasıl anlamak lazım?

> Hz. Ali, Peygamberimizin amcasının oğlu, damadı ve manevi ilimlerin merkezi konumunda; İslâm’ı bütünüyle benimsemiş ve yaşamış bir sahabîdir. Hz. Âişe annemiz de gözlerini Hz. Ebu Bekir gibi bir babanın evinde açmış ve İslam’la beraber büyümüş bir büyük kadındır. Binaenaleyh bu iki büyük sahabi arasında yaşananları basit ve varlığı-yokluğu şüpheli bir iki olaya dayandırmak ve bunun üzerinden bu iki müstesna karakterli sahabiye dil uzatmak İslam ahlâkı ve âdâbına yakışan bir tutum değildir.

Diğer taraftan gerek asr-ı saadette gerekse daha sonraki dönemlerde bu iki sahabi arasında yaşanan pek çok samimi itiraf ve davranış, bu ikili arasındaki hislerin gayet canlı olduğu ve birbirlerine hürmetkâr davrandıklarının ispatıdır. Söz konusu müspet sözlü ve fiilî örneklerin ifade ettiği mana, Hz. Ali ile Âişe arasında herhangi bir kırgınlık veya dargınlığın olmadığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Cemel gibi acı hâdiselerin altında yatan sebepler arasında böyle bir kırgınlık aramak beyhûde bir uğraştır. (Geniş bilgi için bkz: Hazreti Ali ve Âişe Validemiz)

> Son günlerde yaşanan bazı çirkin hadiselerden dolayı  Hz. Aişe'nin HZ. Peygamberle kaç yaşında evlendiği konusu yine tartışılır oldu.  Evlilik yaşı ile ilgili doğru bilgi nedir?

> Hz. Âişe annemizin evlilik yaşı, Allah Resûlü’ne dil uzatmak isteyenlerin sıklıkla başvurduğu hususların başında gelir. Bu çevreler onun küçük yaşta iken Efendimizle evlendiğini söylemekte ve böylelikle İslam aleyhine karalama kampanyası yürütmeye çalışmaktadırlar.

Eserde bu konu “Âişe Validemiz’in Evlilik Yaşı” başlığı altında teferruatlı bir şekilde tahlil edilmiş, mevcut rivayetler inkâr yoluna gidilmeden bilgiler telif edilmiş ve bu evliliğin Hz. Âişe’nin 17-19 yaşlarına tekabül ettiği yıllara denk geldiği ispatlanmaya çalışılmıştır.

> Bir de İfk hadisesi var. Bu konuda da  bilgilendirme yapar mısınız?

> İfk hâdisesi, Benî Mustalık gazvesinden dönerken Hz. Âişe’nin kaybolan gerdanlığını araması akabinde gelişen olayları anlatır. Bu hâdise, müminlerin Hz. Âişe’yi hevdeç (çöl şartlarında özellikle kadınların daha rahat yolculuk yapabilmeleri için devenin üzerine bağlanan kapalı mekân) içinde zannedip unutmaları neticesinde münafıklarca ortaya atılmış bir iftiradır. Hz. Âişe gerdanlığını bulmaya çalışırken arkada kalmış ve kendisi gibi bir şekilde ordudan geriye düşmüş Safvân ibn-i Muattal tarafından fark edilmişti. Bu sahabi İslam’ın emrettiği ölçülere riayet ederek gayet iffetli bir şekilde Hz. Âişe annemizi devesine bindirmiş ve yularını tutarak orduya yetiştirmişti. İşte bu olayı öteden beri içinde Müslümanlara karşı kin ve gayz taşıyan münafıkların lideri Abdullah ibn-i Übeyy ibn-i Selül diline dolamış ve Hz. Âişe annemiz gibi afife bir kadına iftira atmıştı.

Bu olay Hz. Âişe annemizin şahsında odaklanan bir fitne ve imtihandı. Allah, bununla müminleri sınadı ve bu olayla pek çok ders verdi. Şüphesiz ki en büyük acıyı Âişe annemiz çekti fakat sonunda iffeti ve nezaheti gökler ötesinden beraat almış bir kadın olarak tarihe geçti. Tesettür ve iffet konusunda kılı kırk yararcasına hassas yaşayan bir kadın, iffetiyle imtihan olmuş ve neticede Allah tarafından paklanmıştı. Nur Sûresi 11. ayetinden itibaren inen âyetler yaşanan olayları özetliyor, müminlere ibret dersleri talim ediyor, münafıklara da su-i akıbetlerini tebliğ ediyordu. İlahi takdir yaşanan bir hadise münasebetiyle pek çok hususu açıklığa kavuşturmuş ve bundan böyle benzeri bir durumla karşılaşılması halinde müminlerin nasıl davranmaları gerektiğini talim etmişti. Kısacası bu olayla Hak, şerleri hayr eylemişti. 

> Hz. Aişe'nin hayatı günümüz kadınlarına neler hatırlatmalıdır?

> Hz. Âişe annemiz, kitaba isim olduğu gibi her açıdan mümtaz bir kadındı. Hayatı boyunca Efendimizin gözlerinin içine bakmış ve ona sadık bir eş ve talebe olmaya çalışmıştı. Pek çok konuda söz söyleyebilecek bilgi birikimi olan bilge ve entelektüel bir insandı. İnandığı değerlere taklidi değil tahkiki olarak inanırdı. Öğrendiklerini test eder öyle kabullenirdi.

Onun bariz bir özelliği de hayatını sade yaşamasıydı. Hiçbir zaman israf etmez, kendisine yetecek miktarla iktifa eder kalanı hemen elinden çıkarırdı. Lüks ve şatafat onun dünyasında hiçbir zaman yaşama hakkı bulamamıştı. Gerek Peygamberimizin sağlığında gerekse daha sonraki hayatında eskilerin “kût-u lâ yemût” dedikleri ölmeyecek miktarla geçinerek hayatını idame ettirdi. Olur da eline imkân geçerse hemen infak ederdi. Köle azat etmek ve fakirleri sevindirmek en hoşlandığı davranışların başında geliyordu.

Hayatı boyunca bilgisini hiçbir zaman insanlardan esirgemedi. Öğrendiğini başkalarıyla paylaşmasını bildi ve çok büyük insanlar yetiştirdi. Allah Resûlü’nden öğrendiklerini diğer insanlara aktarma konusunda gayet titiz ve gayretliydi. Onun bu aşk ve şevki neticesinde kadınlarla ilgili pek çok husus Allah Resûlü’ne sorulmuş ve cevabı alınmıştı. Bu anlamda kadınların Hz. Âişe annemize özel bir teşekkür borçları vardı.

Hz. Âişe’nin özellikle tesettür konusundaki hassasiyeti bir başkaydı. Bu hususta hayatı boyunca en ufak bir taviz vermemişti. Bu hassasiyeti o kadar ileri derecede idi ki Hz. Ömer vefat edip kendi odasına defnedildikten sonra kabirle arasına bir perde çektirmişti. Yeğeni Hafsa kendisini ziyarete geldiğinde takmış olduğu başörtüsünü ince bulmuş onu ikiye katlayarak nasıl örtünmesi gerektiğini göstermişti. Tesettür konusunda kadınları her zaman ikaz eder ve Nur Suresi’nde emredildiği gibi örtünmelerini hatırlatırdı.

Hülâsâ, onun hayatında öne çıkan başlıklar şöyle idi:

1. Sadelik
2. Cömertlik
3. İlim sevgisi
4. Dini yaşamada hassasiyet 
5. Fedakârlık
6. İffet ve nezahet
7. Sadakat

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz

Hırka-i Şerif yok ama Hırka-i Saadet açık

Hz. Muhammed'in şair Ka'b bin Züheyr'e sırtından çıkararak hediye ettiği ikinci hırkası Hırka-i Saadet ziyarete açılıyor.
İstanbul Fatih'teki Hırka-i Şerif Camisi'ndeki Hz. Muhammed'in hırkası yıprandığı gerekçesiyle bu ramazanda sergilenmezken, Hz. Muhammed'in şair Ka'b bin Züheyr'e sırtından çıkararak hediye ettiği ikinci hırkası Hırka-i Saadet ramazanın 15'inci gününde ziyarete açılıyor.

Ramazan ayının ikinci haftasında, müzenin kapalı olduğu gün, özel ziyaretçiler için Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet, yeşil ipek kadifeden sim sırmalı ve ince işlemeli yedi bohçaya sarılı haldeki iç muhafazasından çıkarılıyor. Bu iç muhafaza da dış muhafazada saklanıyor.

Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı başkanlığında, 100'e yakın özel davetli, Ramazan ayının ikinci haftasında Hz. Muhammed'in Mukaddes Emanetler Dairesi'nde bulunan hırkasını görme şansını yakalıyor. Müzenin açık olduğu günlerde ise hırkanın bulunduğu muhafazayı görmek mümkün.

Kredi ve Yurtlar Kurumu yurt başvuru sonuçları

Üniversite adaylarının yurt başvuruları sonuçlandı. Kredi ve Yurtlar Kurumu 2009-10 eğitim ve öğretim yılında yurtlarda kalacak öğrencileri belirledi. 

2009 ÖSS sınav sonuçları ve ÖSYS sonuçlarının açıklanmasından sonra, kredi ve yurt başvurusunda bulunan öğrenciler için yurt başvuru sonuçları da Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından açıklandı. Yurt başvuru sonuçlarını öğrenmek için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız. (Not: Aşırı yüklenme nedeniyle YURTKUR başvuru sonuçları sayfası zaman zaman tıkanmaktadır. O durumda bir süre sonra tekrar deneyiniz.)

YURTKUR yurt başvuruları sonuçlarını öğrenmek için BURAYA TIKLAYINIZ

Bu arada ÖSYM tarafından açıklanan ÖSS sonuçlarından sonra öğrencilerin üniversite kayıt işlemleri de 31 Ağustos tarihinden itibaren başlayacak ve 7 Eylül tarihine kadar sürecek. YURTKUR'a bağlı yurtlarda kalmaya hak kazanan öğrenciler ise, yurt kayıtlarını 31 Ağustos-11 Eylül tarihlerinde yaptırabilecekler. YURTKUR'a bağlı yurtlar, 23 Eylül tarihinden itibaren açılacak.

Süpürgecilik tarihe karışıyor

http://www.evrensel.net/fotolar/20070129/tepeci.jpg
Edirne'nin el zanaatı ürünlerinden süpürge, gelişen teknoloji karşısında temizlik aracı olarak önemini yitirince, süpürge ustaları da birer birer yok olmaya başladı.

Süpürge ustası İsmail Bilbaşar (70), kendisine sorulan soruları yanıtlarken, süpürge imalatçılığının önemini yitirmesi nedeniyle bu mesleğe gönül veren süpürge ustalarının da meslekten uzaklaştığını söyledi.

Eskiden süpürgeciliğin gıpta edilen bir meslek dalı olduğunu ifade eden Bilbaşar, şunları söyledi:

"Eskiden kız istemeye gittikleri zaman özellikle mesleği süpürgecilik olan kişilere istediği kızı verirlerdi. Bundan 50 yıl önce süpürgecilik mesleğinden çok iyi paralar kazanılıyordu. Şimdi ise süpürgecilerin yüzüne bakmıyorlar. Ben yaklaşık 60 yıllık süpürge ustasıyım ama meslekte yetiştirecek çırak bulamıyorum.

Edirne'de bir zamanlar 250 olan süpürge ustalarının sayısı 15'e düştü. Bir zamanların en gözde mesleği süpürgecilik, benim gibi bu işe gönül veren birkaç süpürge ustasının emekliye ayrılmasıyla son bulacak."

Süpürgecilik mesleğinin dışardan sanıldığı gibi hiç de kolay olmadığını anlatan Bilbaşar, özellikle süpürge otlarının toplanması, sarılması ve kesilmesinin çok zahmetli bir iş olduğunu belirtti.

Süpürgecilik mesleği, Edirne Ticaret Borsası Süpürge Hali ile Kirişhane ve Bastanpazarı semtlerindeki atölyelerde sürdürülüyor.

SÜPÜRGECİLİK


Edirne'ye özgü bir sanat ürünü olarak süpürge gelişen teknoloji karşısında temizlik aracı olarak önemini yitirmekte olup geleneksel bir sanat ürünü olarak değerini korumaktadır.Geçmişte "Süpürgeciler hanı"denen hanlarda oluşan küçük dükkanlarda süpürge üreten esnafı bugün bu yerlerde görememekteyiz. Gün geçtikçede sayıları azalmaktadır. Tarladan toplanan süpürge telleri süpürge yapımına uygun uzunlukta kesilir. Tohumları ve yaprakları ayıklanıp demetler haline getirilerek üretici tarafından Borsada satışa çıkarılır. Üreticinin belirlediği fiyatlar üzerinden açık arttırma ile süpürge yapımcıları tarafından satın alınan süpürge telleri, yumuşak olması ve kükürtün kolay ıslanması için su ile ıslatılır. Islatılan teller küçük kapalı ve bir ocağı bulunan penceresiz bir odaya konarak kükürtle ağartılır. Ağartılan bu süpürge telleri "ayıklayıcı" diye anılan kişi tarafından bıçakla ayıklanır. Kalın, dolgun ve etli olanlar tepelik, ince ve cılız tellerde işlik olarak ayrılır. Kısa, kırık, koyu renkte düzgün olmayan teller ayıklanarak küçük el süpürgeleri ve top süpürge yapımında kullanılır. Teller "sarıcı" larca (taslakçı) temizlenir. 4-9, ya da daha çoğu bir araya getirilip, yavru demetler yapılır. Bunların ikisi birleştirilir, pamuk ipliğiyle bağlanarak, süpürge taslağı oluşturulur.

"Bağlayıcı"larca (tepeci) bu taslağın sapına 4-5 tel yerleştirilerek, tepelik yapılır. "Ayakcak" denilen ayak mengenesinden yararlanılarak sap, üç ya da daha çok yerinden galvanize telle bağlanır. Süpürge taslağına "el mengenesi" (falaka) yardımıyla süpürge biçimi verilir. Tokmakla vurularak bu biçim pekiştirilir. Üç ya da daha çok yerinden çuvaldızla dikilir. Gelenek çevresinde, özellikle Edirne'de evlenme geleneklerinde önemli yer tutan ve sapına kabara denilen iri başlı özel bir çivi çakıldığında kullanan bayanın kız olduğunun göstergesi; evin kapısı dışına asıldığında ise burada evlenecek çağda kız bulunduğunu belirten simge olan ve aynalı şekliyle evlenen kızın çeyiz eşyaları arasında vazgeçilemez konumdaki süpürge, yukarıda sözü edilen işlemlerden sonra kullanıma sunulmak üzere satışa çıkarılır.Edirne�ye özgü olan süpürgeler bütün Türkiye�de ve turistik eşya olarak Avrupa�da da beğenilir ve tutulur. En çok İstanbul�a gönderilir.
supurgeci1205944016.jpghttp://www.edirneint.bel.tr/Resimler/26.jpghttp://www.edirneden.biz/dosyalar/site_resim/icerik/galeri/buyuk/9674564.jpghttp://www.netgazete.com/images/news/529488_1.gifhttp://blog.trsohbet.com/resimler/82437.jpg

Samsung SGH-F480 İnceleme

Sanal klavye kullanarak tuş takımını ufaltan, bu sebeple ekranı büyüten dokunmatik telefonlar Apple iPhone fırtınasından sonra bir anda yükselişe geçtiler.

Başlarda yalnızca akıllı telefonlarda karşımıza çıkan bu özellik, satışların artması dokunmatik panellerin ucuzlamasına sebep olduğundan, orta seviye cep telefonlarında da karşımıza çıkıyor.
Geniş ve dokunmatik ekranlı telefonların iyi bir örneği olan SGH-F480, ufak boyutları ve 3G desteği ile benzerlerinden ayrılıyor.



Samsung’un SGH-F480 adlı modeli de orta seviyede, dokunmatik bir cep telefonu. 101 gramlık ağırlığı ve 98,4 x 55 x 11,6 mm’lik boyutlarıyla cepte fazla yer kaplamıyor ve hafif. Ürünün arkadaki pili kaplayan ve buradan ön kısma uzanarak telefonun ön yüzünü kapatan deri bir kılıfı var. Ancak kılıf kolayca açıldığından bir kapak sertliği taşımıyor. Buna karşın, ekranı çizilmelere, toza ve darbelere karşı koruyor. Ancak konuşurken kılıfın aşağı doğru sarkması hoş bir görüntü oluşturmuyor.
Geniş ve dokunmatik ekranlı telefonların iyi bir örneği olan SGH-F480, ufak boyutları ve 3G desteği ile benzerlerinden ayrılıyor.
Ürünün ön yüzünü 2,8 inçlik ekran kaplıyor. Ekranın üst kısmında hoparlör ve görüntülü
görüşme için kullanılan kamera bulunuyor. Alt kısımda ise üç adet tuş mevcut. Bunlarla çağrı kabul edip, reddedebilir ve ortadaki tuşu da menüde onay için kullanabilirsiniz.



Telefonun üst kısmında Hold tuşu bulunuyor. Bu tuşa basılı tutarak telefonu kilitleyip açabilirsiniz.



Sol yüzde ses seviyesini ayarlayabileceğiniz ya da tarayıcı kullanırken Web sayfalarına zum yapabileceğiniz iki tuş ve hafızayı artırmak için microSD bellek kartı yuvası yer alıyor.



Sağ yüzde şarj, kulaklık ve PC bağlantısı için bir yuva ve kırmızıyla işaretli bir tuş yer alıyor. Bu tuş kamerayı çalıştırıyor. Tuşa sert bir şekilde basmayınca kameraya geçmemesi kötü olmuş. Üçü bir arada bağlantı telefonun dört yanında bağlantı olmasını engelleyerek görünümü sadeleştiriyor, ancak varolan bağlantıyla uyumlu kulaklık ya da mikrofonlu kulaklık sayısının az olması da bir dezavantaj.


Cihazın 2,8 inç büyüklüğündeki ekranı, 262 bin renk görüntüleyen bir TFT LCD panelden üretilmiş. Ekran 240 x 320 piksel çözünürlüğüyle standart bir görüntü sunuyor. Dış yüzeydeki parlak koruması, çok güneşli ortamlarda ekranın net görülememesine sebep oluyor. Ekranı parlaklık ve kontrast bakımından iyi bulduk, renkleri canlı görüntülüyor.



Dokunmatik ekranın duyarlılığı ise çok iyi. Hızlı şekilde yazı yazabiliyorsunuz. Ayrıca Haptic özellikli telefon, siz yazdıkça titreyerek tuşa bastığınız hissini veriyor. Bu titreşimin şiddetinin ayarlanabilmesi ise en beğendiğimiz yanı oldu.
Arka kısımda bulunan kamera sol üst köşede yer alıyor ve 5 Megapiksel fotoğraf kayıt edebilen bir algılayıcı kullanıyor. Kameranın yanında loş ortam çekimleri için LED flaş yerleştirilmiş.



Pil kapağı ise kameranın hemen altında yer alıyor ve hafifçe bastırıp aşağı doğru itmek açmak için yeterli oluyor. Ürünün genel malzeme kalitesini yüksek bulduk, sağlam bir tutuş sağlıyor. Tasarım ve dış yapıyla ilgili tek sorun ekranın ve metalik kısımların parmak izi tutması.
Kullanıcı arayüzü de telefonların önemli bir parçası haline geldi. SGH-F480, akıllı
telefon işlevleri taşımasına karşın, Symbian, Windows Mobile ya da Android gibi bir işletim sistemi taşımıyor. Bunun yerine Samsung’un kendi hazırladığı bir işletim sistemi çalışıyor.



Ana sayfada Widget adlı küçük eklentiler yer alıyor. Bunlar sayesinde müzikçalar, saat, kronometre, mesajlar, tarih ve saat, oyunlar, radyo ve benzeri işlevlere kolayca erişebiliyorsunuz. Eklentileri ana ekrandan görebilmek için soldaki oka basmanız yeterli. Buna benzer telefonlardaki soluk görüntülere karşın, SGH-F480’de canlı bir arayüz var.

Ana ekrandan menüye girerek alışıldık ızgara sistemi menüden istediğiniz ayarı yapabilir ve farklı işlevlere erişebilirsiniz. Bu işlevler içinde gezerken herhangi bir bekleme olmaması da kullanımı rahatlatıyor. F480’in görünümünü kişiselleştirebilmek için menüde neredeyse hiç seçenek bulunmuyor. Örneğin Widget’lar kapatılamıyor, menünün görünümü ya da simgelerin boyutu değiştirilemiyor.
Telefon rehberine 1000 adet kişi detaylı şekilde kayıt edilebiliyor. SIM kart ve hafızadaki telefonları ayrı ayrı olduğu gibi, bir arada da görüntüleyebiliyor. Kişilere zil tonu atandığı gibi, video ya da görüntü atayabilmek de mümkün. Kişileri gruplara ayırıp dizebilir, doğum günlerinden haberdar olabilir, Bluetooth, e-posta ya da
SMS ile başkasına gönderebilirsiniz.



Klavyenin kullanımı telefon rehberini gezerken zorlamadığı gibi, kısa mesaj yazarken de sorun olmuyor. Numerik tuş takımı ekrana geliyor ve bunlara basıp, ayarlayabileceğiniz geri bildirim titreşimiyle rahatça mesaj yazabiliyorsunuz. Yine de, dokunmatik olduğundan çok hızlı yazanlar sıkıntı çekebilirler. Telefonun hafızasında 500 kısa mesaj saklanabiliyor.

E-postalar için de POP ya da IMAP hesaplar tanımlanabiliyor. Sisteme indirilip indirilmemeleri gibi veri akışını ciddi ölçüde etkileyen bir işlevin kullanıcıya bırakılmış olması çok iyi. Elle posta kontrol etme yerine belirli aralıklarla (30 dakika – 1gün arası) arka planda kontrol edilebiliyor. Bu da tam olmasa da, Push Mail tadının yakalanmasını sağlıyor.

Multimedya tarafına bakınca fotoğraf galerisinin dosya yöneticisiyle bütünleşmesi iyi olmuş. Dosya yöneticisinin seçme, kopyalama işlevleri burada da geçerli. Resimler arasında geçiş kolayca yapılabilmesine karşın, resimlere zum yapmak ya da küçültmek biraz zahmetli.

Müzik çalar da dokunmatik işlemler için özel hazırlanmış. Samsung’un alışıldık
müzik çalar uygulaması dosyaları şarkıcı, albüm ve janra göre dizilim yapmaya olanak veriyor. İsterseniz daha önce dinlediğiniz şarkılardan çalma listesi oluşturabileceğiniz gibi, ayrı çalma listeleri de oluşturabiliyorsunuz.
Aynı şekilde radyoya da kolayca erişilebiliyor. Radyonun RDS özelliği ile çalan şarkı ya da istasyon adı gibi bilgiler ekrana geliyor. Sony Ericsson’daki TrackID’ye benzer bir müzik tanıma uygulaması Samsung’da da bulunuyor. Şarkının bir kısmını İnternet üzerinden gönderen telefon, şarkının adını size bularak söylüyor. Her iki uygulama için de çeşitli ekolayzır seçenekleri bulunması, ses kalitesini değiştirebilmenizi sağlıyor.



Video oynatıcı ise hayal kırıklığı diyebiliriz. Kendi çektiğiniz videoları seyrederken sorun yok, ancak farklı çözünürlüklerle uyumsuz olması içerisinde video taşıma olanağını ortadan kaldırıyor. Video seyretmek için yazılımla küçültmeniz gerekiyor. Bu da oldukça zahmetli olduğundan, kamerayla çekilen videoların dışındakileri oynatmak zor.
Gelelim Samsung’un 5 Megapiksellik kamerasına. 2560 x 1920 piksel çözünürlükte fotoğraf çekebiliyor ve üzerinde LED flaş taşıyor. Ancak LED flaşın çok da yeterli olduğunu söylemek doğru olmaz. Amatör fotoğrafçılar için kamera titremesini önleme, yüz tanıma gibi ek işlevler kamera arayüzüne eklenmiş.



Fotoğrafların hafif kırmızı tona kaçtığını söyleyelim. Dolayısıyla beyaz dengesi çok başarılı değil. Ancak loş ışıkta dahi gürültü oranı düşük. Bu birçok üründe karşılaştığımız bir sorun olduğundan, beyaz dengesi ayarı elle yapılırsa, iyi sonuçlar elde edilebileceğini gösteriyor.

Video kayıt işlevi ise giriş seviyesinde. 320 x 240 çözünürlükte ve saniyede 30 kare hızında
video kayıt edebiliyor.
Bağlanabilirliğe bakınca
3G desteğinin yanı sıra, Bluetooth da üründe mevcut. HSDPA bağlantısı ile yüksek hF480’in Web tarayıcısı beğenimizi kazanmayı başardı. İki farklı modda çalışan tarayıcı, PC’deki gibi siteleri olduğu gibi ekrana getirebiliyor ya da cep telefonu için her şeyi otomatik ayarlıyor ve küçültüyor.



Siteleri ekrana tam olarak sığdırabiliyor olması rahat bir kullanım katıyor. Pencere boyutunu sol yandaki ses açıp kısan tuşlarla büyütüp küçültebilmek gerçekten çok kullanışlı olmuş. Sayfa pilotu adlı araç ise önceki sayfalara kolayca erişim sağlıyor. Sayfaların ekrana gelme hızı ve sayfa içinde gezerkenki yumuşak geçişler beğenimizi kazanan diğer yönü oldu.Cihazın
özel bir işletim sistemi olduğundan içerisindekiler dışında uygulama yüklemek mümkün değil. Saydıklarımız dışında ajanda, alarm, hesap makinesi, ses kayıt edici, Dünya saati ve birim çevirici uygulamaları cihazda yer alıyor.



Office dosyaları için de Word, Excel, Powerpoint ve PDF destekli bir uygulama mevcut, ancak değişiklik yapma olanağı yok ve yavaş çalışıyor.
ızlı İnternet bağlantısı kurabilir, öndeki kamerayla görüntülü görüşme yapabilirsiniz. 3G’nin olmadığı yerler için EDGE de destekleniyor.

Cihazda USB bağlantısı bulunuyor. Bağlantıyı yaptığınızda karşınıza veri aktarma, eşleşme gibi farklı seçenekler geliyor. Buraya kulaklığı takınca da ses profili seçim ekranı karşınıza geliyor.



Bellek yetersiz gelirse, üründe microSD bellek kartı yuvası bulunuyor. A2DP profil destekli Bluetooth, stereo kulaklıklara kablosuz bağlantı sağlıyor. Bluetooth güvenliği için cihazın bazı klasörleri görünmez yapabilmesi ise hoşumuza gitti.

Cihazın tek eksiği Wi-Fi bağlantısı olmaması. Yani operatöre bağımlı kalıyorsunuz.


Techno-Labs’in yorumu
F480 multimedya ve akıllı telefon işlevlerini başarılı bir şekilde birleştiriyor. Ekranın görüntü kalitesi yüksek ve dokunmatik işlemlere seri biçimde tepki veriyor. Buna karşın, uygulama kurulamaması ve Wi-Fi bağlantısı olmaması ciddi eksikleri. Buna karşın, arka kapağa takılabilen ve ekranı da koruyan derinin kutuya eklenmesi hoş. Çok para harcamadan 3G destekleyen ve multimedya işlevleri olan dokunmatik bir telefon almak istiyorsanız, F480 size uygun olabilir.

Toplam puan: 4 / 5
Bilgi için: www.samsung.com.tr

Artı
Dokunmatik ekran başarılı
Birçok işlevi birleştiriyor
İdeal boyutlarda

Eksi
Wi-Fi bağlantısı yok
Kamerası orta seviyede

İstanbullu balıkçılar, yeni av sezonuna hazır

İstanbullu balıkçılar, 1 Eylülde başlayacak yeni av sezonu öncesi tekne ve motorlarını bakımdan geçirip, ağlarını onararak hazırlıklarını tamamladı.

İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Ali Güney, AA muhabirine yaptığı açıklamada, avlanmanın yasak olduğu dönemde, balıkçı teknelerinin bakımdan geçirildiğini ve ağların onarıldığını söyledi.

Yaklaşık 4 ay süren aradan sonra 1 Eylülde yeni av sezonunun başlayacağını hatırlatan Güney, bu zaman içinde denizlerdeki balık hareketlerini kontrol ettiklerini belirtti. Güney, ''Sonarlarımız, radarlarımızla veriler toplanıyor. Böylece Çanakkale Boğazı'ndan geçen her cins balık tespit edilmiş oluyor. Ayrıca olta avcılarının tuttuğu balıklar da bizim için referanstır'' dedi.

Bu verilere göre, sezon öncesinde bol olacak balıkları tahmin ettiklerini anlatan Güney, ''Şu anda Çanakkale Boğazı'ndan Hopa'ya kadar her yerde bol miktarda palamut görülüyor. Bu sezon en fazla palamut çıkacak. Bunu sırasıyla hamsi, sardalye, istavrit, çinakop ve lüfer takip edecek diye düşünüyorum. Ayrıca bu sene Karadeniz'de uskumru da çıktı. Boğaz'da da görüldü. Bu sene uskumru da olabilir'' diye konuştu.

Marmara Denizi'nde son 3 yıldır kaykay yaşandığını hatırlatan Güney, bu yıl yine tekrar eden kaykayın balıkçıları şimdiden düşündürdüğünü kaydetti.

-BALIK FİYATLARI-

Balık fiyatlarının 4-5 yıl önceki rakamlarda olduğunu vurgulayan Güney, 5 yıl öncesine göre kırmızı et ve tavuk eti fiyatlarının yaklaşık 2 kat arttığını ifade etti.

Bu yıl da balık fiyatlarının değişmeyeceğini savunan Güney, ''Sezonun ilk başında biraz pahalı olabilir. Şu anda olta balıkçılarının tuttuğu palamudun çifti 15 liraya kadar satılıyor. Sezonun açılmasıyla palamudun tanesi 3-5 liraya kadar düşecektir. Ramazanda halkımıza ucuz balık yedireceğiz. Her yıl bütün fedakarlığı yapan balık avcıları, ama kazanan çiftlikçiler ve komisyoncular oluyor'' şeklinde konuştu.

-TEKNELERE AV PLANLAMASI-

Güney, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, bazı balıklar için günlük av planlaması uygulaması başlattığını ancak geçen yıl yeterli denetim yapılamadığını vurguladı.

Mutlaka bakanlığın av planlamasının kontrol edilmesi gerektiğini ifade eden Güney, ''Ayrıca kasa standardının uygulanması lazım. Çıkartma yerlerinin kesinlikle hazır hale getirilmesi lazım ki balıklar kontrol altında çıkartılsın. Böylece balıklar ziyan olmaz ve halkımız ucuz, temiz balık yer ama kontrolün Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yapılması lazım'' dedi.

Güney, balıkçılık sektöründe kalifiye eleman sıkıntısı yaşandığını, bu nedenle Türkiye İş Kurumu ile ortaklaşa eğitim çalışması yapacaklarını kaydetti.

Sektördeki 120 bin tayfanın da sosyal güvencesi olmadığına dikkati çeken Güney, yeşil kart kullanan bu kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesine alınmasıyla devletin bundan kazançlı çıkacağını belirtti.

Balıkçı Murat Kulu ise bütün hazırlıkları bitirdiklerini, 1 Eylülde denize açılmak için sabırsızlandıklarını vurguladı.

Palamut, hamsi ve istavritin bu yıl bol olacağını savunan Kulu, ''Karadeniz'de palamut bol gözüküyor. Bu nedenle biz 1 Eylülde oradan başlayacağız. Balığın bereketli olması bizim için çok önemli'' diye konuştu.

Bu arada, İstanbul'un balıkçı barınaklarındaki yaklaşık 2 bin balıkçının, 8 ay sürecek yeni av sezonu için tekne ve motorlarını bakımdan geçirip, ağlarını onardıkları ve denize açılmaya hazır bekledikleri görüldü.

-KAYKAY NEDİR?-

Marmara Denizi'nde bilim adamlarının bir deniz anası türünün sebep olduğunu bildirdikleri, beyaz, jelimsi tabaka, ağları ağırlaştırarak dibe doğru çekiyor ve gözeneklerini tıkıyor.

Avlanmayı olanaksız hale getiren bu durum, balıkçılar tarafından ''salya'' veya ''kaykay'' olarak adlandırılıyor.


Ziraat Mühendisi İş İlanları

ZİRAAT MÜHENDİSİ VEYA PEYZAJ MİMARI  
(Ref: ZI-PEY-01)


İlan Tarihi: 27.08.2009

Şehir/Ülke: Bursa

Personel Sayısı: 1

 EKERLER ROSES ilanlari için tiklayiniz...
EKERLER ROSES
Genel Nitelikler:

Pazarlama konusunda deneyimli,

İyi derecede İngilizce bilen, 2. dil olarak Almanca bilmesi tercih nedenidir,

MS Office programlarına hakim,

B sınıfı ehliyet sahip ve aktif araç kullanabilen

Seyahat  engeli olmayan,

Erkek adaylar için askerliğini tamamlamış,

Diksiyonu düzgün, presentable ve ikna kabiliyeti yüksek,

Analitik düşünceye sahip, sorumluluk almaya istekli, takipçi ve araştırmacı, takım arkadaşları arıyoruz.

 
İş Tanımı:
Ekerler Roses lisanslı gül fidanlarının, yurtiçi pazarda tanıtılması ve satışında aktif görev alacak aynı zamanda üretim dönemlerinde planlama ve iş takibi yapabilecek.
http://kariyer.net/jobsearch/jobdetail.kariyer?ilankodu=465119&ilId=008

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İlan Başlık

Ziraat Teknikeri / Mühendisi

Pozisyon

Ziraat Teknikeri / Mühendisi

Firma Adı Agromart
Çalışma Şekli Tam Zamanlı (Full Time)
Cinsiyet Bay veya Bayan
Yaş Aralığı 18 - 59 Yaş
İlan Metni

Yalova Çiflikköy'de bulunan 37 dekar fidanlığımızda süs bitkileri üretiminde çalışabilecek, çalışkan, dürüst çalışma arkadaşı arıyoruz.

Şehir :

Yalova

| Bölüm : Diğer | İlan No : 398817
İlgili Kişi : Fatih Karakuş | E-Posta : Bilgileri göremiyorsanız sayfayı yenileyiniz
Telefon : Bilgileri göremiyorsanız sayfayı yenileyiniz | Faks : Bilgileri göremiyorsanız sayfayı yenileyiniz | Cep : Bilgileri göremiyorsanız sayfayı yenileyiniz |
İlan Tarihi : 22-08-2009 | İlan Tipi : Bu ilanın sahibi

eleman

  arıyor.

http://www.elemanonline.com/eleman.php?id=398817

'Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği alarm veriyor'

Denizli Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Ali Uzakgider, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde, acil tedbir alınması gereken olumsuz gelişmelerin yaşandığını söyleyerek, ilgileri uyardı.
Denizli Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mehmet Ali Uzakgider, acil tedbir alınması gereken olumsuz gelişmelerin yaşandığı, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin alarm verdiğini söyledi. Kasapların son günlerde, kesmek için koyun ve keçi bulmakta güçlük çektiklerini belirten Uzakgider, ayrıca et fiyatlarının aniden aşırı yükselmesinin, üretici açısından iyi gibi görünse de ülke hayvancılığının geleceği için olumsuz bir işaret olduğunu ifade etti.

‘Koyun keçi varlığı kan kaybediyor’
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin, bazı sektörlerin epey gerisinde kaldığını hatırlatan Uzakgider, “Türkiye’de hayvansal üretimin bugünkü düzeyi ülkemiz nüfusunu arzulanan seviyede beslemek için yeterli olmadığı gibi, Türkiye’nin üretim potansiyeline göre de doldukça düşüktür. Türk toplumunun kıtlık ve yokluk yıllarında varlığını idame ettirmede çok önemli roller oynayan koyun ve keçi varlığı bugün aşırı derecede kan kaybetmektedir” diye konuştu.

‘Hayvan varlığımız eriyor’
Uzakgider, “Ülkemizde 1980li yılların başında 50 milyona ulaşan koyun varlığı bugünlerde 23 milyonun altına, keçi varlığı da 16 milyondan 6 milyona kadar düşmüştür. Ülkemizin nüfus artışına göre ters orantılı olarak küçükbaş hayvan varlığımız erimektedir. Hayvansal protein kaynaklarımızdan sığır varlığı da 15 milyonlardan 11 milyona düşmüştür. Ancak kültür ırkı sığırlar sayesinde büyük baş yetiştiriciliğinde hayvansal üretim kendini koruyabilmektedir” dedi.

‘Birçok faktör etkili’
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin, Türkiye’nin olmazsa olmazlarından olduğuna dikkat çeken Uzakgider, bunun gerilemesinde birçok faktörün etkiliği olduğunu söyledi. Uzakgider, “Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda koyunculukta düşük verimli, fakat hastalıklara dayanıklı ve dirençli yerli ırklarla, yüksek verimli merinos koçlar arasında ıslah çalışmaları yapılmıştır. Fedakârca yapılan suni tohumlama çalışmalarıyla oldukça iyi sonuçlar alınmış fakat zamanla bu çalışmalar ihmal edilmiştir. Bugün gelinen noktada mevcut koyunlarımız düşük verimlidir. Ülkemizde kötü gidişin başlangıcı 1950’li yıllarda makineleşme ile birlikte birçok mera, orman kenarı ve orman içleri, yar yamaç sürülerek tarla açılmıştır. Var olan ve hayvancılık için büyük önem arz eden 49 milyon hektarlık meralar 12 milyon hektara düşürülmüştür. Mevcut meralar da aşırı otlatma, bakımsızlık, erozyon gibi faktörlerle verimsiz hale gelmiştir.
Diğer taraftan yurt dışından ithal edilen yapağı ve suni elyaf yerli yapağının fiyatını düşürmüştür. Koyun etinin fazlaca yağ içerdiği, insan sağlığına zararlı olduğu ve keçi etinin de sindirime olumsuz etki yaptığı iddiaları tüketimi etkilemiştir. Kalite olarak diğer sütlere göre çok üstün özellikleri olan koyun, keçi sütünün ve ürünlerinin az olması, diğer süt ve ürünlerine göre pahalı olmasından pazar sıkıntısının çekilmesi küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine olumsuz etki yapan faktörlerdendir” dedi.

‘Terör olumsuz etkiledi’
Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’nde yaşanan terör olaylarının da Türkiye’de küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini gerilettiğini belirten Uzakgider, “Ayrıca orman teşkilatının koyun ve keçinin ormanlık bölgelere girişini yasaklaması ve mevzuattan kaynaklanan ağır cezai müeyyideler uygulanması her türlü olumsuzluk içinde üretmeye çalışan ve var olma mücadelesi veren çobanları pes ettirmiştir. Çok büyük bir potansiyele sahip ülkemizde bu konuda milli bir politika oluşturulmalıdır. Koyun ve keçi yetiştiriciliğinde öncelikle büyük baş hayvancılıkta olduğu gibi derhal bir kayıt sistemi oluşturulmalıdır. Aynı zamanda yerli ırkların yüksek verimli ırklarla suni tohumlama yoluyla melezleme ve ıslah çalışmaları başlatılmalıdır” dedi.

Çözüm yolları da sundu
Koyun sütünün, derisinin ve yapağısının pazarlanması konusunda tedbirler alınması gerektiğini dile getiren Uzakgider, çözüm yollarını da sıraladı. Uzakgider, “Son hayvancılık kararnamesinde çıkarılan koyun ve keçi sütüne destek, olumlu bir adım olmakla birlikte bu miktar yükseltilmelidir. Çobanların sigorta primlerinin tamamının veya yarısının devlet tarafından yatırılması özendirici olacaktır. Geniş, verimli mera ve yaylakların bulunduğu, terör yüzünden terk edilen Doğu ve Güneydoğu yaylaları, köye dönüş kapsamında yeniden koyunculuğa kavuşturulmalıdır. Ormanlık alanlar yeniden düzenlenerek koyun ve keçinin zarar veremeyeceği bölgeler tespit edilerek yüzyıllardır ekolojik dengeyi oluşturan koyun ve keçiler için otlatma alanları kazandırılmalıdır. Aciliyet durumuna göre belirtilen tedbirlerin alınması ülkemiz menfaatine olacaktır. Aksi takdirde ülke olarak hayvansal protein ihtiyacımızın karşılanmasında güçlük yaşanacağı gibi, kesilecek kurbanlık bulmada da sıkıntı yaşayabiliriz” dedi.

En Mutlu Gün Pazar, Ya En Mutsuz Gün?

Bilim adamları günlerin şifresini çözdü.İşte günlere göre yapmamız gerekenler...
Bir grup matematik uzmanı yaptıkları araştırmayla pazar günlerinin en mutlu geçen gün olduğunu ortaya çıkardı.Peki ya haftanın geri kalan 6 günü nasıl geçiyor?

Vermont Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı 2.4 milyon blog ve forum sitelerindeki mesajlarda kullanılan olumlu ve olumsuz kelimeleri sayarak hangi günleri daha çok sevdiğimizi analiz etti.Sonuçlarda pazar günü en sevilen gün olurken, çarşamba ise en kötü gün çıktı.

Öte yandan pazar gününden enerji dolanlar için de pazartesi gününün haftanın en iyi ikinci günü olabileceği belirtildi.

Araştırma ayrıca "hangi gün neleri yapmalı, neleri yapmamalıyız?" konusunda ipuçları da veriyor;

Pazartesiler borsaya yatırım için iyi bir gün. Ama kalbiniz için pek iyi olduğu söylenemeyebilir, çünkü pazartesi günü ölenlerin çoğunun ölüm nedeni kalp krizi.

Salı günleri blogunuzu (internet günlüğü) güncellemek için çok iyi bir gün, çünkü blog sayfaları en fazla salı günleri ziyaret ediliyor. NOP sağlık araştırmasına göre çiftler en az Salı günleri cinsel ilişkiye giriyorlar, salı günü seks için kötü bir gün olarak anılıyor.

Patronunuzdan zam istemek için Çarşamba günü kadar iyi bir gün olamaz. 1,500 patron arasında yapılan bir araştırmada çarşamba günleri, patronların isteklere karşı en açık olduğu gün olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca 55,000 trafik kazası ihbarını analiz eden ekip, çarşambaları direksiyon başında çok durmanızı önermiyor.Zira kazaların çoğu çarşamba günleri oluyor.

Perşembeleri sigarayı bırakmak için harika fakat açıkhavada dolaşmak isteyenler için berbat bir gün. Sigarayı bırakmak için en iyi gün olarak gösterilen, iradenin en güçlü olduğu perşembe günü, aynı zamanda da haftanın en ıslak günü. Yapılan araştırmalarda yağmurun en fazla perşembe günleri yağdığı ortaya çıktı.

İşletme danışmanı Judi James, cuma günlerinin birini işten çıkarmak için en ideal gün olduğunu savunuyor.Cuma günü kelimelerin diğer günküler kadar yaralayıcı olmayacağını belirten James, kovulan kişinin yeni haftanın başlamasıyla yeni bir işe dahi başvurabileceğini söylüyor. Tarihteki en büyük depremlerin çoğu da cuma günü gerçekleşmiş.

Cumartesiler ise bebek sahibi olmak için iyi, ama alkol almak için kötü bir gün. Cumartesileri doğan bebeklerin başbakan olma gibi şanslara sahip olabileceği belirtilirken, 1900'lü yıllardan beri seçilen 20 İngiliz liderden 6'sının cumartesi dünyaya geldiğine dikkat çekiliyor. Öte yandan alkol zehirlenmesi nedeniyle hastaneye başvuranların oranlarının 2/3'ünün cumartesi olduğu da belirtiliyor.

Pazar günleri ise daha önce de belirtildiği gibi en mutlu geçen gün olmasının yanısıra iletişim için iyi bir gün olduğu fakat yemek pişirmek için kötü bir gün olduğu iddia ediliyor.

Toki' Başakşehir Kayabaşında rekor başvuru

Başakşehir Kayabaşın’da TOKİ'nin 24 Ağustos Pazartesi günü satışa çıkardığı 7 bin 898 konut için 5 günde 3 bin 94 başvuru geldi.
TOKİ yetkililerinden alınan bilgiye göre‚ Başakşehir Kayabaşında satışa çıkarılan 504 yoksul konutu için başvuru sayısı‚ şimdiden 1.012'ye ulaştı.

Alt gelir grubuna yönelik 5.275 konut için 1.264‚ sosyal konut niteliğindeki 1.809 konut için de 818 başvuru yapıldı. Başvurular‚ 30 Eylül Çarşamba günü sona erecek.

Yoksul ve alt gelir grubu konutlarından almak isteyen İstanbullular‚ TOKİ'nin Halkalı Atakent Satış Ofisi ile İstanbul Ticaret Odası Kartal Yakacık Spor Salonu'nda bulunan ofise‚ sosyal konutlardan almak isteyenler de Halk Bankası şubelerine başvuruda bulunabilecek.

YOKSUL KONUTLARI

Başakşehir Kayabaşı'nda daha önce 8 bin 264 konutun satışını gerçekleştirdi. Pazartesi günü başlanan ikinci etap satışların 504'ünü yoksul vatandaşlara‚ 5 bin 275'ini alt gelir grubuna yönelik konutlar‚ 1809'unu da sosyal konutlar oluşturuyor.

Yoksul vatandaşlara yönelik konutlar‚ 1 oda bir salondan (1 1) oluşuyor ve 47‚65 metrekare büyüklükte. Bu konutlara başvuru sırasında herhangi bedel alınmıyor. Ortalama bedeli 28 bin lira‚ başlangıç taksiti 100 lira olarak belirlenen konutların taksitlerinin ödenmesine‚ konut teslimini takip eden ay başlanacak ve 280 ayda ödenecek.

Yoksul kesime yönelik konutlardan almak isteyen vatandaşlarda‚ ''son 3 yıldır İstanbul'da oturuyor olması‚ üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunmaması‚ TOKİ'den kredi kullanmamış‚ 30 yaş ve üzerinde olması ve sosyal güvencesinin olmaması'' şartları aranacak. Konutlar için 3 Kasım'da kura çekilecek.

Birincikuvvet / Başakşehir Rehberi

Denizli Yeşilyuva Belediyesi İtfaiye Eri Alım İlanı

DENİZLİ İLİ YEŞİLYUVA BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN

21 Ekim 2006 tarih ve 26326 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye İtfaiye Yönetmeliğinin 15, 16 ve 17 nci maddelerine, bu yönetmeliğin 11 Nisan 2007 tarihinde yapılan değişikliklerine dayanılarak ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) fıkrası şartlarını taşımak koşulu ile Belediyemizde boş bulunan aşağıda Unvan, Sınıf, Derece, Sayıları, KPSS türü ve KPSS taban puanı belirtilen 3 adet İtfaiye Eri kadrosuna, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalıştırılmak üzere personel alınacaktır

Sıra No Alınacak Kadro Ünvanı Sınıfı Kadro Derecesi Ade-di Niteliği Cinsi- yeti KPSS Türü KPSS Puanı
1 İtfaiye Eri G.İ.H 8 1 Lisans düzeyinde eğitim veren 4 yıllık fakültelerin programlarının birinden mezun olmak Erkek/ Bayan KPSSP3 En az 70
2 İtfaiye Eri G.İ.H 8 2 Lise ve Dengi Okul Mezunu Olmak Erkek/ Bayan KPSSP94 En az 60
TOPLAM 3

3-Türk ceza kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini saklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak,

4-Görevini devamlı yapmasına engel olacak bir engeli bulunmamak(Resmi sağlık kurul raporu istenilecek)

5-657 sayılı Devlet memurları kanununun 48.maddesinin (A) fıkrasında belirtilen şartları taşımak.

6 Sınav günü itibariyle 30 yaşını doldurmamış olmak,

7- Sağlık açısından kapalı mekân, dar alan ve yükseklik gibi fobisi olmamak kaydı ile İtfaiye teşkilatının çalışma şartlarına uygun olmak,

8- Tartılma ve ölçülme aç karnına, soyunuk ve çıplak ayakla olmak kaydı ile erkeklerde en az 1,67 m boyunda, kadınlarda en az 1,60 m boyunda ve 1 m den fazla olan kısmı ile kilosu arasında

(+,-)10 kg dan fazla fark olmamak.(Boy ve kilo tespiti Yeşilyuva Aile Hekimliği tarafından yapılacaktır.)

9-Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan 2008 yılı (KPSS) Kamu Personeli Seçme Sınavlarına girmiş ve belirtilen puan türleri itibari ile 100 tam puan üzerinden; Lisans mezunu adaylarda KPSSP3 türünde en az 70, Lise ve Dengi mezunu adaylarda KPSSP94 türünde en az 60 puan ve üzeri almış olmak,

10- GİH sınıfı 8. dereceli 1 adet itfaiye eri kadroları için lisans düzeyinde eğitim veren Fakültelerin lisans programlarının birinden mezun olmak, GİH sınıfı 8. dereceli 2 adet itfaiye Eri kadro için Lise ve Dengi okulundan mezun olmak.

11-Herhangi bir kamu kurum ve kurulunda 657 sayılı Devlet memurları kanununa tabi memur olarak çalışıyor olmamak.

12-Askerlik çağına gelmiş ise muzaffer askerlik hizmetini yapmış yahut ertelemiş veya yedek sınıfına geçirilmiş olmak,

SINAVA BAŞVURU:

İtfaiye Eri giriş sınavı başvuruları, Yeşilyuva Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğüne şahsen yapılacak olup, posta ve internet ortamında yapılacak müracaatlar kabul edilmeyecektir. Başvurular

04 Eylül 2009 cuma günü başlayıp 11 Eylül 2009 cuma günü mesai saati bitiminde sona erecektir. Boy ve Kilo tespiti başvuru esnasında Yeşilyuva Aile Hekimliği tarafından yapılacaktır. (Cumartesi- Pazar ve mesai saatleri dışında başvuru kabul edilmeyecektir.)

BAŞVURU SIRASINDA İSTENECEK BELGELER:

Başvuru için, Belediyemiz Yazı işleri Müdürlüğünden alınacak iş talep formu aday tarafından eksiksiz ve okunaklı bir şekilde tükenmez kalemle doldurulmak suretiyle aşağıdaki belgeler eklenecektir.

1- KPSS Sınav Sonuç Belgesi Aslı veya onaylı sureti

2- T.C.kimlik numaralı Nüfus Cüzdanı veya ilgili Kurumca onaylı sureti

3- Son üç ay içerisinde çekilen 2 adet vesikalık fotoğraf

4- Diploma veya ilgili Kurumca onaylı sureti, (Geçici Mezuniyet belgesi olması halinde geçerlilik süresi içinde olmak kaydı ile aslı)

5- Sabıka kaydının olmadığına dair beyanı

6- Görevini devamlı yapmaya engel bir durum olmadığına dair beyanı

SINAV YERİ VE SAATİ:

17 Eylül 2009 Perşembe günü Belediyemiz Meclis Salonunda Saat:10.00 da sözlü ve Belediyemiz Garajında dayanıklılık sınavı yapılacaktır.

SINAVA GİRİŞ BELGESİ:

KPSS Başarı puanına göre en yüksek puanlı adaydan başlamak üzere boş kadro sayısının üç katı kadar aday sınava çağırılacak olup, sınava çağrılan adayların listesi. Belediyemiz ilan panosuna asılacaktır. Sınava çağrılan adaylar için sınava giriş belgesi düzenlenecektir.

SINAV GİRİŞ BELGESİ: 15 Eylül 2009 Salı günü Yazı işleri Müdürlüğünden alınacaktır.. Boy ve Kilo tespit formu onayı olmadan adaylar sözlü sınava alınmayacaktır. Adaylar sınavda bu belgelerle ile birlikte kimlik tespitinde kullanılmak üzere nüfus cüzdanı ya da sürücü belgesi gibi fotoğraflı geçerli bir kimlik belgesini de yanında bulunduracaklardır. Sınava katılmayacak müracaat sahiplerine herhangi bir bildirimde bulunulmayacaktır.

SINAV KONULARI: (Mülakat sınav konuları)

a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

b) Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi

c) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu

d) Mahalli İdarelerle ilgili temel mevzuattan oluşur.

SINAVIN ŞEKLİ VE DEĞERLENDİRME:

Başvuran adaylar, 17 Eylül 2009 Perşembe günü Saat:10.00 da Belediyemiz Meclis Salonunda Sözlü, İtfaiye Eri Dayanıklılık testi (Belediyemiz Garajında yapılacaktır.) olmak üzere iki aşamada yapılacaktır. Sözlü ve dayanıklılık sınavlarından 100 tam puan üzerinden en az 70 puan almak gerekir. Bu değerlendirme (a),(b),(c),(d) konu gruplarının her birinden ayrı ayrı sözlü sınava tabi tutulurlar.

Başarı notu; İtfaiye Eri giriş sınavında, sözlü ve dayanıklılık testi olmak üzere iki aşamada yapılacaktır. Sözlü ve dayanıklılık sınavlarından 100 tam puan üzerinden en az 70 puan almak gerekir. Bu değerlendirme (a),(b),(c),(d) konu gruplarının her birinden ayrı ayrı sözlü sınava tabi tutulurlar. Sözlü sınav ile dayanıklılık sınavı notunun aritmetik ortalaması alınmak suretiyle başarı notu belirlenir.

Giriş sınavında en yüksek puan alan adaydan başlanarak yapılan sıralamaya göre oluşturulan liste Başkanlıkta uygun yerlere asılarak duyurulur. Ayrıca, sınav sonucu sözlü ve uygulamalı sınava giren tüm adaylara yazılı olarak bildirilir ve başarılı olan adaylardan atanmaları için gerekli olan belgeler istenilir. Sınavı kazananlar arasından atanacak boş kadro sayısı kadar asil ve yarısı kadar yedek aday belirlenir. Asil adaylardan göreve başlamayanların yerine başarı sırasına göre yedek adaylardan atama yapılacaktır.

Tebligatta belirtilen süre içinde atamanın yapılabilmesi için gerekli belgeler ve işlemleri Belediyemiz Yazı işleri Müdürlüğüne teslim etmeyen adayların atamaları yapılmayacaktır.

Süresi içinde yapılmayan ve İnternet ortamında yapılan müracaatlar geçersizdir.

İLANEN DUYURULUR.

İlan Grubunda enson güncel ilanları bulabilirsiniz. Üye olarak ilanlara daha kısa sürede ulaşabilirsiniz. Hertürlü iş ilanı, akademik ilanlar, basın duyuruları, topluluk duyuruları gibi toplumun geneline hitap eden duyuruları yayınlıyoruz...
Lütfen dost ve arkadaşlarınızıda grubumuza davet ediniz.

http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

28 Ağustos 2009

STCW kurslarında yeni düzenleme

Denizcilik Müsteşarlığı tarafından düzenlenen ve geçimini denizden sağlamak isteyenlerin büyük ilgi gösterdiği gemi adamlığıyla ilgili kurslarda yeni düzenleme yapıldığı bildirildi.

 Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi ile Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksekokulu tarafından ortaklaşa düzenlenen “STCW kursları”nda hizmet içi organizasyonu sağlayan DTO İzmir Şubesi STCW Kursları Eğitim Organizasyon Şube Şefi Mahmut Çanka, yaptığı açıklamada, kursların düzenlenebilmesi için Denizcilik Müsteşarlığı'nın belirlediği bir takım kriterler bulunduğunu söyledi.

Çanka, Müsteşarlık tarafından kursların gün sayısında yeni düzenlemelerin yapıldığını ve gemi adamı cüzdanının aynı zamanda TC bayraklı gemilerde pasaport yerine geçtiğini belirtti. Çanka, yeni uygulamalarla ilgili şu bilgileri verdi:

“Denizciliğe adım atarak gemi, yat ya da balıkçı teknesinde miço, silici ya da kamarot olarak çalışmak isteyenler gemi adamı cüzdanı alabilmek için daha önce 13 günlük STCW kursunu tamamlamaları gerekiyordu. Ancak, yeni düzenlemeyle sadece askerliğini denizci (serdümen- porsun)olarak yapanlar 13 gün olan kursları tamamladıktan sonra gemi adamı cüzdanı alarak usta gemici olabiliyorlar. Ayrıca, Endüstri Meslek Liseleri'nin metal, torna-tesviye, elektrik-elektronik bölümlerinden mezun olanlar 13 gün STCW kursuna girip yağcı sınavlarında başarılı olurlarsa gemi adamı cüzdanı almaya hak kazanıyorlar. Onun dışında gemilerde yağcı olmak isteyenler 40 günlük kursları tamamlamak ve sınavlarda başarılı olmak zorundalar.”

21 YILDA 700 KURS

Çanka, DTO İzmir Şubesi ve üniversite işbirliğinde 1988 yılından bu yana 700'ün üzerinde çeşitli denizcilik ve STCW kursu düzenlendiğini, kurslar sonucunda 35 bine yakın eğitimli kişinin denize açıldıklarını kaydetti.

Çanka, sözlerini şöyle sürdürdü:

“STCW kurslarının düzenlenebilmesi için Denizcilik Müsteşarlığı'nın belirlediği kriterler var. Bu kriterleri yerine getiren, Denizcilik Müsteşarlığı, üniversiteler ile Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Genel Müdürlüğü'nün onayını alan herkes STCW kursu açabilir. Bu kurslar ilk defa gemi adamı olacaklar için can kurtarma araçları, ilk yardım, denizde sağ kalma, personel eğitimi ve yangınla mücadele gibi bölümlerden oluşuyor. İstenilen kriterlerden bazıları kurs yerinde gerekli gemicilik malzemelerinin bulunması, yangın ekipmanlarının olması. En önemli kriter ise belirli derslerin denizde uygulamalı olarak verilmesi. Bunun yanında kursu başarıyla tamamlayanlara, sağlık ve emniyetten gerekli belgeleri almalarının ardından 'gemi adamı cüzdanı' veriliyor. Bu belge, uluslararası belge olmasının yanında TC bayraklı gemilerde pasaport yerine geçiyor. Daha önceden 2-3 ay içerisinde alınan gemi adamı cüzdanı şimdi Denizcilik Müsteşarlığı'nın katkılarıyla aynı gün içerisinde veriliyor.”

Camilere uzman ve başvaiz geliyor

Camilere uzman ve başvaiz geliyorDiyanet İşleri Başkanlığının Teşkilat Yasa Tasarısı'nın, yeni yasama döneminde TBMM gündemine gelmesi planlanıyor.

Diyanetin 1975'ten beri idari yasası bulunmuyor. Devlet Bakanı Faruk Çelik, yasal boşluk nedeniyle yaşanan sıkıntıların giderilmesi amacıyla hazırlanan “Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı Taslağı”na ilişkin çalışmaları sürdürüyor.

Diyanet İşleri başkanının 5 yıl süreyle ve en fazla 2 kez atanabilmesini içeren taslağa göre, başkan yardımcıları kadroları da başkan vekili olarak değiştiriliyor. Şu anda 5 olan başkan yardımcısı sayısı 2'ye indiriliyor ve görev süreleri, başkanın görev süresiyle sınırlı tutuluyor.

Başkanlığın din hizmetleri, hac ve umre, eğitim, dış ilişkiler ve dini yayınlar gibi hizmet birimleri Genel Müdürlük olarak düzenlenirken, 10 adet “Başkanlık Müşaviri” kadrosu oluşturuluyor.

Din görevlilerine meslekte yükselme imkanı getiren taslakta, vaizler “uzman vaiz” ve “baş vaiz”, imam-hatipler ise “uzman imam” ve “baş imam” olarak kariyer basamaklarına ayrılması planlanıyor.

“DİYANET TV...”

Diyanete görev alanıyla ilgili radyo ve TV yayını yapma imkanı verilen taslakta, ulusal bazda frekansların ve kanalların ücretsiz tahsisi sağlanıyor.
Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin görev süresini 7 yıldan 5 yıla düşüren ve Kurula yurt içinde ve yurt dışında İslam dinine mensup farklı dini yorum çevrelerini inceleme ve araştırma yapma görevi de verilen taslak, şu değişiklikleri içeriyor:

-Mushafları İnceleme Kurulunun üye sayısı 9'dan 6'ya düşürülüyor. Başkan ve üyelerinin 5 yıl süreyle atanması düzenlemesi getiriliyor.

-Sürekli ve geçici şura, kurul, ihtisas komisyonu, çalışma grupları ve inceleme ve araştırma grupları oluşturulmasına imkan sağlanıyor.

-Merkez teşkilatı, il müftülükleri ve eğitim merkezlerinde uzmanlık gerektiren alanlarda görev yapacak “Diyanet İşleri uzmanlığı” ile özel kalem müdürlüğü ve basın müşavirliği kadroları oluşturuluyor.

-Hac ve umre işlerinin yürütülmesinde, Diyanet ile Diyanet Vakfı arasında iş birliği yapılmasına imkan sağlanıyor.

-Mevcut başkanın görev süresinin, kanunun yürürlüğünden 2 yıl sonra sona ermesi hükme bağlanıyor.

Bakan Çelik, hazırlıkları son aşamaya gelen taslağı, yeni yasama yılında ele alınmak üzere TBMM'ye göndermeyi planlıyor.

Üniversite kayıtları 31 Ağustos'ta başlıyor

ANKARA (A.A) - Üniversitelere kayıtlar 31 Ağustos 2009 Pazartesi günü başlayacak.

2009-ÖSS sonucunda üniversitelere kayıt hakkı kazanan adaylar, kazandıkları programlar için belirlenen günde kayıt için başvuracak. Kayıt için belirlenen gün adayların sınav sonuç belgesinde yer alıyor.

Bildirilen süre içinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar haklarını kaybedecek. Anadolu Üniversitesi Merkezi Açıköğretim Programlarını kazanan adayların kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmaları gerekiyor.

-KAYITLARDA NÜFUS CÜZDANI İSTENMEYECEK-

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversite rektörlüklerine gönderdiği ''üniversite kayıtları'' konulu genelgede belirtildiği üzere kayıtlar sırasında öğrencilerden yükseköğretim kurumları tarafından ''nüfus cüzdanı'' ve ''ikamet belgesi'' istenmeyecek. Bu verilere ulaşmak için sadece T.C Vatandaşlık Numarası bilgisi istenecek.

Öğrencilerden ''öğrenim katkı bedeli'' haricinde de her ne ad altında olursa olsun hiçbir ücret talep edilmeyecek. Kayıt için adaylar bizzat üniversiteye başvuracak. Postayla kayıt yapılmayacak. Belirtilen tarihlerde kayıt yaptırmayan adaylar hak iddia edemeyecek. Üniversiteler, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek.

İlan Grubunda enson güncel ilanları bulabilirsiniz. Üye olarak ilanlara daha kısa sürede ulaşabilirsiniz. Hertürlü iş ilanı, akademik ilanlar, basın duyuruları, topluluk duyuruları gibi toplumun geneline hitap eden duyuruları yayınlıyoruz...
Lütfen dost ve arkadaşlarınızıda grubumuza davet ediniz.

http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr


Kurtlar Vadisi Gladio geliyor

Kurtlar Vadisi dizisi oyuncusu Musa Uzunlar'ın başrolünü oynadığı Kurtlar Vadisi Gladio filminin çekimleri tamamlandı. 20 Kasım 2009'da vizyona girecek olan film Türkiye'nin yakın tarihindeki olayları işleyecek.

Kurtlar Vadisi Gladio geliyor
NURŞEN ŞENTÜRK
Kurtlar Vadisi serisinin yeni sinema filmi Kurtlar Vadisi Gladio, Antalya'da çekilen muhteşem aksiyon sahneleriyle tamamlandı.

AKSİYON SAHNELERİ AĞIRLIKTA

İskender Büyük karakterinin hayat hikayesi ekseninde, 90'lı yılların başından bugüne, Türkiye yakın tarihinin önemli olaylarına ışık tutan “Kurtlar Vadisi – Gladio” filmi, İstanbul'un ardından Antalya'da kurulan özel bir platoda çekilen muhteşem aksiyon sahnelerinin tamamlanmasıyla sona erdi.

İSKENDER BÜYÜK 15 YAŞ GENÇLEŞTİRİLDİ

Filmin Antalya'da gerçekleşen çekimlerinde İskender Büyük'ü canlandıran Musa Uzunlar, 10 metre yükseklikten korkusuzca Köprülü Kanyon'un buz gibi sularına atladı. Çatışma ve patlama sahneleriyle geçen çekimler, Antalyalıların yoğun ilgisiyle karşılaştı. İskender Büyük'ün 15 yaş gençleştirildiği çekimlerde, izleyenler Musa Uzunlar'ı tanımakta zorlandı.

Senaryosunu Kurtlar Vadisi'nin senaristleri Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan'ın yazdığı filmin yönetmenliğini Sadullah Şentürk yaptı.

28 ŞUBAT SÜRECİ NASIL 5 YILDA SONA ERDİ

Filmde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Musul ve Kerkük'e girecek diye mi zehirlendi?, Cem Ersever Gladio'nun hangi gerçeğini öğrendiği için öldürüldü?, Apo suikastını Gladio nasıl önledi?, 28 Şubat süreci bin yıl sürecekken 5 yılda nasıl sona erdi?, Kim Washington'dan gelen telefonla darbe girişiminden vazgeçti? sorularının yanıtları anlatılacak.

FİLMİN KONUSU

Kurtlar Vadisi Gladio…

Bir derin devlet ajanının, yıllar boyu hizmet ettiği Gladio ile hesaplaşma hikayesi…

İskender Büyük, derin devlet adına sayısız eylemde bulunmuş emekli bir istihbaratçıdır.

Karanlık geçmişi nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğunda, yanında, baronun gönderdiği genç ve tecrübesiz avukat Ayşe'den başka kimse yoktur. Yargılanmasına göz yumanlarla hesaplaşmaya karar veren İskender Büyük, tüm bildiklerini bir bir anlatmaya başlar. İskender'in karanlık geçmişinin sayfaları arasında, ülkeyi yerinden sallayacak gerçekler gizlidir. Bu şok gerçeklerin işaret ettiği tek adres ise 'Gladio'dur.

İfadeleri ülkede her gün yeni bir gündem yaratırken, içindeki intikam duygusu da giderek büyümektedir. Elinde kalan son kartı oynamaktan başka şansı yoktur: Anlattıklarıyla, Gladio'nun ikinci adamı Fuat Aras'ı saklandığı yerden çıkarmak!

Ancak bu yolun sonunda İskender Büyük'ü hiç tahmin etmediği başka bir sürpriz beklemektedir. Yine bir oyunun parçası olmuştur… Üstelik bu kez oturtulduğu yer, konuşma şansının olduğu bir sanık sandalyesi dahi değildir…

http://yenisafak.com.tr/Aktuel/Default.aspx?t=28.08.2009&c=5&area=1&i=207775

Dünyaya bağlanmadım ki ayrılıktan korkayım

Dünyaya bağlanmadım ki ayrılıktan korkayım
Fotoğraflar: SEDAT ÖZKÖMEÇ
Minyeli Abdullah'ın yazarı Ömer Okçu namı diğer Hekimoğlu İsmail 8 yıldır felçli... Okçu hastalığı için 'Allah bana bu hastalığı verdi. Günahlarım azalacak, sevabım artacak. Onun için memnunum. Ölüm korkum yok, ölmeye isteğim var. Öldüğümde bütün bu ağrılardan hastalıklardan kurtulacağım.' diyor ve ekliyor:
Hekimoğlu İsmail Said Nursi'nin talebesi, bir dava adamı. Minyeli Abdullah kitabı için defalarca mahkemeye verilmiş, idamı bile göze almış. Zaman Gazetesi'nde köşe yazıları yayınlanan Hekimoğlu İsmail, orada dertlerini sevmekten, şefkat tokadından, şerlerin hayra vesile olduğundan sıkça bahsediyor. Allah'ın ona verdiği müsibetleri hep bir sebebe ve iyiliğe bağlıyor. Onun derin inancı, dünyevi telaşlardan, ölüm korkusundan, haram işlemekten alıkoyuyor. Ölümü Allah'a ulaşacağı için istiyor ve seviyor. Çengelköy'e evine gitmeden önce aklımızda onun yana yaslanmış kaskı ve yüzündeki tebessümü vardı. Bizi aynı tebessümle karşıladı. Ağrıları olmasına rağmen söyleşiyi sonuna kadar devam ettirdi. Okçu ile ölümden korkmak yerine sevmeyi, dertlerimizden şikayetçi olmak yerine şükretmeyi, ümidi, davası uğrana harcadığı hayatını, Müslümanca yaşamayı, imtihanlarımızı ve dualarını konuştuk. Ortaya bildiğimiz ama yapamadığımız bir yaşantının röportajı çıktı. Belki yapmadıklarımız bu mübarek ayda telafi edebilir. Ne dersiniz?

Zorlu bir sağlık sürecinden sonra nasılsınız?

Teşekkür ederim. İyileşiyorum.

Felç geçireli ne kadar oluyor?

8 yıldır bu haldeyim... Eyüpsultan Camii'inde namaz kılarken düşmüşüm.

Yazılarınızı takip ediyoruz…

Ben yazamıyorum. Ben söylüyorum, torunum yazıyor.

Hep dertlerinizi sevdiğinizi söylersiniz…

Allah bana bu hastalığı verdi. Günahlarım azalacak, sevabım artacak. Onun için memnunum. Hiç bir şikayetim yok.

Bir çok hastalık ve ölüm tehlikesi geçirdiniz. Hastalıklarınızın tesellisi nedir?

Tevekkül hayatı kolaylaştırır. İnsanları perişan eden geçmişin pişmanlıkları ve geleceğin edişeleridir. Geleceğin evhamları 'ya şu hastalığa yakalanırsam' veya 'ya trafik kazası geçirirsem' gibi evhamlar insanları perişan ediyor. Bazı insanlar bu evhamlardan kurtulmak için içki içiyor ya da kumar oynuyorlar.

Evhamlanmayalım, ne yapalım?

Benim için geçmiş gitmiş artık onunla meşgul olmaya gerek yok. Gelecek de gelmemiş onunla da meşgul olmaya gerek yok. Şuan ki durumum ne? Şuan ki durumum İslam'a uygunsa mesele yok. İnsan her anını İslam'a uydurmalı. An be an İslam'ı yaşamalı.

Hiç gelecek geçmiş endişeniz olmadı mı?

Hayır hem de hiç.

Ölümden hastalıklardan hiç korkmadınız mı?

Hayır. Ölmek gayet güzel birşey. Çünkü bu dünyayı yaratan Allah bir başka alemde yaratmış. Biz bu dünyaya geldik güzel olduğunu gördük. Diğer güzellikte öteki alem, üstelik bu dünyadan daha güzel. Allahın yarattığında kötülük yoktur.

Ölüme yeterince hazırlıklı değilsek, yeterince ibadet yapmamış, İslam'a uygun yaşayamadıysak…

Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatlarına sığınırız. Belki yeteri kadar ibadet yapamadık, yeteri kadar İslam'ı yaşayamadık. O zaman Allah'ın affına sığınırız. Ölüm kötü olsaydı, Peygamberler ölmezdi.

Kirlerden arınmanın bir folmülü var mı?

İslamiyet bu dünyayı cennet etmek için gönderilmiştir. İslama uyanın dünya ve ahireti cennet olur. Bir ilmihal alıp o ilmihali hayatına uygulayanın dünya ve ahireti cennet olur. İslamiyet bu kadar kolay ve çok faydalıdır.

Başınızdan 50 bin kişinin hayatını kaybettiği Erzincan depremi geçti. Ama siz kurtuldunuz. Bindiğiniz uçak düşme tehlikesi geçirmiş yine kurtulmuşsunuz. Sizce Allah sizi neden öldürmedi?

Kaderime Allah bazı şeyler yazmış. Minyeli Abdullah'ın yazılabilmesi için benim o depremde ölmemem, o uçağın düşmemesi gerekiyordu. Allah herşeyi biliyor. Kader hayatımızın programıdır. İnanan da inanmayan da kaderini yaşar. Hiç birşey kaderin dışında değildir.

Uçaktan nasıl kurtuldunuz?

Denizin üzerine alçalmaya başladık. Ama deniz çok hareketliydi. Pilot anladı ki eğer denize inersek batacağız. Su sakin olsa uçak indiğinde belli bir zaman diliminde su üstünde duruyor. Pilot yoluna devam etti Azor adasına indik. Orada uçağın bakımı yapıldı.

Korktunuz mu?

Hayır. Ölürsem ölürüm ne olacak? Benim ölüm korkum yok, ölmeye isteğim var. Öldüğümde bütün bu ağrılardan hastalıklardan kurtulacağım. Rahat bir dünyaya gideceğim. Daha güzel bir aleme gideceğim.

İslamda ölüm istenmez aslında…

Öyle…

Çok mu ağrı çekiyorsunuz?

Evet. Ölürsem bu ağrılardan kurtulucağım. İnsan öldüğü anda ahirete gider.

En çok hangi olayda kendinizi ölüme yakın hissettiniz?

Felç olduktan sonra komaya girdim. Bana mezar aramışlar. Doktor da benim için 'ölürsün' diyordu. Çünkü tansiyonum normalin altındaydı ve yükselmiyordu. Ama ben ölümden korkmuyordum. Doktora dedim ki; 'Ben buraya yaşamaya gelmedim, ağrılarım var azalması için ilaç istiyorum.' Dünyaya dört elle sarılmadım ki onun gitmesinden korkayım. Dünya giderse gitsin bana ne…

Ölüm bilinci insana yaklaştıkça ne uzaklaşıyor?

Dünya sevgisi uzaklaşıyor. Dünya da neyin kavgasını vereceğiz… Ölüm bilinci olduğunda insan dünya hırsına kapılmıyor. Madem ölüm var herşeyi bırakıp gideceğiz, öyleyse dünyada ki malların kıymeti yok.

Şu sıralar kendiniz için ettiğiniz dua nedir?

Allahım beni rızana mafuk noktasına getir. Bana sıhhat ver, namazı camilerde kılıyım, Allahım bana imkan ver derslere gideyim.

Amin. Siz her müsibet için iyi bir sebep var diyorsunuz. Sizin felç olmanızda nasıl bir iyilik vardır?

Benim kanaatim bu hastalıklarla Allah beni özellikle, konferanslarımdan geri çekti. Konferanslar veriyordum hastalandığım için artık veremiyorum. Sevabım artar günahım azalır diye de ümitliyim.

Neden geri çekmiştir?

Beğenmediği için. Hep bir sebep ararım. O müsibettten gelecek iyilikleri düşünürüm. Çünkü Müslümanın ayağına diken batsa günahlarına kefarettir.

İyileşmeyi ençok neyi yapmak için istiyorsunuz?

Kur'an öğrenmek için CD'ler çıktı onları alıp Kur'an'ı daha iyi öğreneceğim. Bu hastalıktan kurtulursam, namazı camilerde kılacağım. Derslere ve konferanslara gideceğim. Bunları istiyorum. İyileşmezsem 'demek Allah böyle yaşamamı istiyor' diyeceğim.

Hastalığınızda bir iyileşme, gelişme var mı?

Hastalığım tıbba göre iyileşmez. Çünkü felç beyinle ile alakalı. Ona da birşey yapamıyorlar. Ama öncesine göre daha iyiyim. Sol tarafım felçli. Zaten bu soldan hiç hayır görmedim. (gülüyor)

Bir dönem sol camiadan arkadaşlarınız da olmuş. Ne oldu da ayrıştınız onlardan?

22 sene askerlik yaptım. Askeriye her kesimi içinde barındıyordu. 18 yaşımda askerliğe başladım. Etrafımdaki kişilere göz attığımda bazı arkadaşların çok bilgisiz kaldığını gördüm. Bazılarının kötü alışkanlıkları vardı.

Mesela?

Esrar içmek gibi.

Ömrünüzde hiç içmediniz mi?

Hayır. Ben sigarada, alkol de kullanmadım. Sigara içenleri görüyordum. Sakat olmuş, öksürüyor. İçki içenler de perişan olmuş. Bir gün bir arkadaşım yanıma geldi. Dedi ki; 'Ömerciğim ben seksen kiloydum. Esrar içerek bir deri bir kemik kaldım. Evimiz tarumar oldu. Annem de içiyor ben de içiyorum.'dedi. Annesine demiş ki; 'anne hayatın bu zorluğundan kurtulmak için şu sigarayı iç kendini yi hisedeceksin.' O da alıp içmiş ve esrara öyle başlamış. Sonra; 'Ben mahvoldum, sen sakın içmeyesin' dedi. Böyle arkadaşlarım vardı. Edirnekapı mezarlığında oturup esrar içerlerdi.

Neden asker olmak istediniz?

Ailem fakirdi. Bir sanat öğrenmek istedim. Babam kasaptı ama kasap olmamı istemedi. Elimden başka bir işte gelmiyordu. Kısa yoldan para kazandıracak birşey düşünmem gerekiyordu. Yırtık bir gazate küpüründe 'Tank okuluna öğrenci alınacak' yazıyordu. Ben de dilekçe verdim. Tank okuluna böylece girmiş oldum. Astsubay olmam ekonomik zorluklardandır.

Askerliği sevdiniz mi?

Evet hoşuma gitti. Sağlıklı olsam beni askere tekrar alsalar giderim. Askeriyeye minnettarım. Tahsil hayatımdan yaşamımı devam ettirebilmem asker olmam sayesindendir.

Minyeli Abdullah'ı yazmanıza nasıl izin verdiler?

Defalarca mahkemeye verildim. Askeri mahkemelere de verildim. O zaman 'Minyeli Abdullah'ı ben yazmadım' dedim. Onlarda aksini ıspat edemediler. Mahkum olmadım.

Müstearisim kullandığınız için…

Evet. Hekimoğlu İsmail dedemin ismiydi. Aslında kitabın asıl adı 'Ankara'lı Abdullah'tır. Kitaba Ankara'lı Abdullah adını verip, Ömer Okçu ismini kullansaydım, 5 yıl hapis yatacaktım ve ordudan da atılacaktım. Yaptığım kötü birşey değildi. Sadece bir roman yazmıştım. Mahkum olmak istemediğim için 'ben yazmadım' dedim.

İDAMI GÖZE ALDIM

Eşiniz bir röportajınızda (felç geçirdiği zaman) sizin yazdığınız romanlardan ve yaptığınız yardımların bir çoğunu unuttuğunuzu söyledi. Eşiniz bütün bu hapislerle ve saklanmalarla geçen böyle bir hayatı sorgusuz nasıl yaşadı?

Eşim için zordu tabi. 1960 yılından beri evliliğimiz devam ediyor. Kızdığı ve ağladığı zamanlarda oluyordu. Ama ben buna mecburdum. Evlendiğim için bırakmazdım. Birgün giderken ona şöyle demiştim; 'Üç gün bekle gelmezsem kolundaki bilezikleri bozdur onlarla yaşa. Yine gelmezsem istersen bir fatiha oku.' biz bu davaya çıkarken idam olmayı da göze almıştık. Tarihte bir çok din adamı asılmıştır.

Kuran-ı kerim'i kendi kendinize öğrendiniz. Dava adamı oldunuz, herşeyi elinizin tersiyle ettiniz. Yaşamadığınız, terk ettiğiniz o hayat sizi zaman zaman tahrik etti mi?

Ben Said Nursi'nin talebesiyim. Kendisini defalarca görmüşümdür. Bir defasında ona bir soru sordum; 'Kuran okumayı bilmiyorum ne yapayım?' Buyurdu ki; 'Günahı terk, sünneti seniye ye ittiba, namazı erkanıyla kılmak, sonundaki tesbihatı çekmek.' Ben Beddüzaman'a bağlı olduğum için onun söylediğine aykırı birşey yapmadım. Kahvelere gitmezdim. Hatta arkadaşlar çağırıp kahvede bir çay içirseler arkasından tövbe istiğfar ederdim. Bediüzzaman nasıl yaşadıysa biz öyle yaşamaya çalıştık, becerebildiğimiz kadar.

Peki ya nefs?

Harama dalanların başına gelen olayları gördüm ve haramlardan kaçmaya çalıştım. İkincisi ustad 'günahı terk et' diyor. O söylediyse herşey biter…

Bediüzzaman ile hangi vesile ile tanıştınız?

Talebelerinden birine rica etmiştim beni görmüştü. Ben Risale-i Nur dağıtıcısıydım. Türkiye'de kim nereden Risale-i Nur isterse oraya ulaştırıyordum. Amerika'ya da Risale-i Nur'ları götürmüştüm.

En son görüştüğünüzde Bediüzzaman'la ne konuşmuştunuz?

Onu bilemiyorum. Çünkü ben Amerika'ya gittim. Ondan sonra üstadı hiç göremedim. Şöyle dediğini hatırlıyorum; 'Amerika ve Almanya'dan Risale-i Nur'lar isteniyor oraya giden kardeşlerimiz Risale-i Nur'ları götürsün.' O kadar.

'Görevimi yerine getirdim' diyor musunuz?

Diyorum. Çok şükür. Allah'a ne kadar şükretsem az. Risale-i Nur'ları Türkiye'de ve dünyada dağıtmak benim için büyük bir şans.

Çocuklarınıza aktaracak mısınız bu görevi?

Hayır. Yapmak isteyen yapsın. Görüyorlar, okuyorlar. En büyük nasihat benim kitaplarımdır. Bütün kitaplarımda anlatıyorum herşeyi, başka birşey söylememe gerek yok.

BUGÜNÜN BÜYÜK İMTİHANI: PARA VE MAL

'Şimdiki gençlerin alim olmamalarına şaşıyorum' bu söz size ait. Sizce neden?

Hem ilmin kıymetini bilmedikleri için, hemde nefislerine uydukları için. Canın istediği gibi yaşamak ilme aykırı. Canının istediği gibi yaşayan ilim tahsil edemez. İlim gece gündüz çalışmak ister. Başarının onda dokuzu terdir, sadece biri kabiliyettir. İsteyen alim olabilir. O yol herkese açıktır. Mesela; bir lisanı çok iyi öğrenen o lisan hakkında kendini geliştirip alim olabilir. Her insandan alim olmaya yol var.

Sizin gibi dava adamlarının farkı nedir?

Biz şunu, bunu yapmadık. kavga ettik. Osmanlıca yasak olduğunda biz Osmanlıca yazdık. Okumak yasaklandığında biz kur'an dağıttık ve Kur'an kursları açtırdık. Devlet din adına neyi yasak ettiyse biz onun üstüne gittik. Tabiri caizse kavga ediyoruz. Ama şimdi rahatlık var.

Müslamanlar Müslümanların iyi örneği olabildi mi? Yoksa hakikat sadece kitaplarda mı?

Bediüzzaman şöyle buyuruyor; 'İslamiyeti efvalimizle yaşasak, gayri Müslimlerin hepsi Müslüman olur.' Eğer bugünkü Müslümanlar islamiyeti gerçek manada yaşasalar, gayri müslimlerin hepsi Müslüman olur. Çünkü İslamiyet faydalı bir din.

Müslümanlar olarak biliyoruz ama yapmıyoruz. Yapmaya gelince neden tökezliyoruz? Tam olmayan ne?

İnsana hükmeden eğlenceler ve menfaat. Bunların peşinde koşulduğu için din ile meşgul olmaya zaman bulamıyorlar. Bugünkü israf paranın kıymetini arttırmıştır. Memuriyetten gelen maaş yetmiyor, ikinci işte çalışmaya başlıyor. Bu defa da ibadetler aksıyor.

Para Müslümanı bozuyor mu?

Bugünkü en büyük imtihan, parada ve maldadır. Para ve malda Müslümanca davranmayanın namaz kılmasının önemini azaltır. Namaz onun kendisini cennete götürür. Halbuki biz isteriz ki herkes cennete girsin. Herkesin cennete gidebilmesi içinde mutlaka malda makamda Müslümanca hareket etmek gerekiyor. Bugünün en büyük ibadeti budur.

'Ben dünyamı ve ahiretimi cennet istiyorum' diyen bir insana tavsiyeniz nedir?

Vereceğim cevap şudur; bir ilmihal al oku ve onu yaşa. İslamiyet ilmihaldir. Başkalarının dini nasıl yaşarsa yaşasın, senin elinde kitap var onun rehberliğinde yaşa.

Müslümanca hareket edebiliyor muyuz?

Toplum büyük bir kalabalık, içinde her tarz insan var. İslamı yaşayanlar da var yaşamayanlar da var. Toplum için iyi de diyemem kötü de diyemem. Ama her toplumda iyiler vardır.

Allah'ın kullarını dünyada cezalandırdığını düşünüyor musunuz?

Zelzele, sel gibi doğal afetlerin o toplumun İslam'ı yaşamamasından ileriye geldiğini söylemek bence doğru değil. Ona bakarsanız gayrimüslümler hiç islamı yaşamıyorlar. İkaz olabilir ama onların ceza olduğunu sanmıyorum. Çünkü büyük suçların mahkemesi ahirete kalır. Dünyada adalet yerini bulmaz. Allah her günaha ceza vermiyor. Verseydi din diye birşeye gerek olmazdı. O zaman herkes ceza almamak için ibadet ederdi. Ben cebriye görüşünde değilim.

Yaptığınız şeylere kıyasla yapamamaktan dolayı hüzünlendiğiniz ne var?

Arapçayı iyi öğrenmediğime çok özülüyorum. Arapçayı çok iyi öğrenmeliydim. Teşvik eden yol göseteren de olmadı. O ben de büyük bir noksanlık.


Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali