Emekli Büyükelçi Bilal Şimşir ile Prof. Dr. Birsen Karaca, Ceviz Kabuğu’nun stüdyo konukları oldu.
ERMENİ ÇETECİLER DEDEMİN KAFASINI KESİP BABAANNEME VERDİLER...
Kestikleri kafaları fırınlarda yaktılar
Vahşet, Ceviz Kabuğu programında masaya yatırıldı. Sözde soykırımı yalanları bir kez daha çürütülürken, geçmişte yaşanılan dehşet dolu Ermeni mezalimini yakınları gözyaşları içinde anlattı
Türk dış politikasına tarihi bilgi ve belgelerle ışık tuttu.
Obama “Büyük felaket” demedi soykırımdan da ağır konuştuCevizoğlu, Ermenice ve Rusya uzmanı Prof. Karaca’ya tartışılan soruyu sordu ve çok ilginç yanıt aldı. Cevizoğlu: ”Amerikan Başkanı Barack Obama 24 Nisan konuşmasında Ermenice ’meds yegern’ dedi. Bu bizim basınımızda ’Soykırım demedi, büyük felaket dedi’ biçiminde yazıldı. Bu kavramın gerçek karşılığı nedir?“ Prof. Karaca: ”Mets Yegern sözü ’Büyük Felaket’anlamında değildir. Soykırımı bile aşan çok daha ağır ’Büyük Kırım, büyük soykırım’ anlamına gelir. ’Yegern’ sözcüğü tek başına ’insanlık suçu’anlamına gelir.“ Emekli büyükelçi Bilal Şimşir de şu karşılığı verdi: ”Obama soykırımdan daha ağır bir şey söyledi. Yahudiler ’holokost’ sözcüğünü bu anlamda kullanıyor. Ermeniler de ’mets yegern’i dünyanın gözüne bu şekilde sokmaya çalışıyor. ’Mets yegern’i ’holokost’un karşılığı olarak Ermenice’de kullanıyorlar. Bunun çok kötü bir şey olduğunu, felaketten de büyük olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bir anlamda ’holokost’u taklit
ediyorlar bu şekilde.
Birsen Karaca, Ermenilerin “soykırım günü” olarak kabul ettikleri 24 Nisan tarihine dikkat çekti ve büyük yalanlara belgelerle yanıt verdi: “24 Nisan 1915 kayıtlarına göre o gün tutuklu olanlar dahil bir kişinin burnunun bile kanamadığını çok net bir şekilde ifade etti. Karaca, “Ölen varsa kimler, hangi nedenle öldü? Ölüm belgeleri var mı? Varsa bunca yıldır neden açıklanmıyor? Bunlar kamuoyu ile neden paylaşılmıyor? Yoksa Ermeniler 24 Nisanlarda neyin yasını tutuyorlar? “Prof. Dr. Birsen Karaca, Ermeni oyunlarının Ermenileri bile çileden çıkaran boyutlara ulaştığını bir dile getirdi. Karaca, ASALA üyesi Varujan Karabetyan’ın devlet yöneticileri tarafından desteklenmesine hatta Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ziyaretler yapabilmesine karşı çıkan bir Ermeni’nin makalesindeki şu sözleri aktardı: “...Terörizim, Ermenistan için bir devlet ideolojisi. Bize batının değerleri değil, psikiyatristleri gerekiyor...
Tarihçilerden yalanlara belgeli cevapHulki Cevizoğlu’nun hazırladığı programın bu haftaki konukları emekli Büyükelçi Tarihçi Bilal Şimşir
ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birsen Karaca idi. Tarihçi konuklar ve programa telefonla katılanlar Türk dış politikasına tarihi bilgi ve belgelerle ışık tuttular.
Programın telefon konuğu, İstanbul Üniversitesi Atatürk Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek ise, Türkleri soykırım iddiasında aklayacak belgelerin doğrudan Ermeni Arşivlerinde olduğunu söyledi. Perinçek şöyle konuştu: ”Sovyet arşivlerinde bugün yabancılara kapalı olan ermeni belgelerine ulaşılıyor. Bunlarda Türklerin yaptığı bir soykırımdan değil karşılıklı bir kırımdan yani mukateleden söz ediliyor. Ermenilerin Türklere karşı kışkırtıldığı anlatılıyor. Türklerin vatan savunduğunu yani meşru müdafa içinde olduğu bu belgelerde mevcut. Türkiye’nin 1. dünya savaşında savaştığı orduların askeri mahkemeleri Taşnakları Müslümanlara kasıtlı olarak eziyet ettiği gerekçesiyle yargıladı ve mahkûm etti. Onların kendi kayıtlarında bile Türkleri aklayan, Ermenilerin aleyhinde yüzlerce belge var. Ermeni meselesi sadece tarihi gerçekleri ortaya koyma meselesi değil. Bunun siyasi ayağını da artık oluşturmak gerekiyor. Anayasasında bir madde ile topraklarımıza göz dikmiş, kardeş ülkemizin topraklarını işgal etmiş bir ülkeden bahsediyoruz.
Ben kabul etmezdim
Yaklaşık 6 saat süren programın sonuna doğru, canlı yayına telefonla katılan ünlü tiyatro sanatçısı Levent Kırca da, sanatçı duyarlılığını ve bilincini sergiledi. Kırca Ermenilerden özür dileme kampanyasına değindi. Kırca, “Bu sözde Ermeni soykırımı için özür kampanyasından imza için teklif gelse ben kabul etmezdim. Çünkü böyle bir soykırım olmadığına inanıyorum. Okuduklarım dinlediklerim bunu koyuyor ortaya. Bu canım ülkemin çok da iyi yönetilmediğini söyleyebilirim” dedi.
Hulki Cevizoğlu Türkiye’nin uluslararası arenada kendini yeteri kadar gösteremediğine dikkat çekerek Başbakan’a seslendi. Ülkenin ulusal çıkarları için bugüne kadar kimsenin beklenen tavrı gösteremediğini dile getiren Cevizoğlu şöyle konuştu: “Sayın Başbakan’ın bir özelliği var. AB ile ilişkilerde esiyor... Gürlüyor... Ama ben Sayın Başbakan’ının yağdığını hiç görmedim. Elbette şehit diplomatlarımızın kanı yerde kalsın istemiyor, Azeri kardeşlerimizi küstürmek istemiyor, Ermenilerin işgal ettiği Karabağ’dan çıkmasını istiyordur. Ama bazı şeyleri söyledikten sonra masaya da yumruğunu vurması bekleniyor.
“Yürekli savcı lazım”
Vuramıyorsa demek ki Başbakan’ın elini kolunu bağlayan başka şeyler var. Ülkenin ulusal çıkarları için bu tavrı herkesin göstermesi lazım. Bu güne kadar kimse bu tavrı gösteremedi. Bundan sonra da gösterilmeyeceğinden eminim.” Cevizoğlu, Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun açıklamalarının dikkate alınmamasını eleştirdi. “Yusuf Halaçoğlu o kadar konuştu, kimse neden ciddiye almadı? ’Soykırım yok, belgeler ortada, gelin mezarları açalım’dedi ama onun işaret ettiği yerlere giden olmadı. O yerlerin kazılıp araştırılması için Ergenekon savcısı gibi biri gerekiyor galiba. ‘Şurasını kazın!’ diyecek, kazılacak.
Işık tutan olsa harekete hazırız
İzleyicilerden emekli Deniz Binbaşı Nuray Müldür, tepkisizliğe dikkat çekerek, “Biz, mesela Çayyolu’na, neden bir anıt dikmiyoruz? Birileri bizim önümüze ışık tutsun da o ışıktan yürüyelim” dedi.
Asıl katliamı yapan Ermeniler...
İşte canlı kanıt!
Ceviz Kabuğu’nu arayarak canlı yayına katılan MHP Van Kadın Kolları Başkanı- Emekli Öğretmen Gülfidan Aytürk, ailesinin uğradığı Ermeni mezalimini gözyaşları içinde anlattı. İnsanın kanını donduran olayları anlatan Aytürk Ermeniler tarafından katledilen dedesinin hikâyesini şöyle anlattı: ” Babam 112 yaşında öldü... Onun anlattıklarına göre Van’da Ermeni zulmünden kaçmaya çabalarken Babaannem dedeme ’bizi bırakın, biz kadınız. Belki bir şey yapmazlar’diyor. Bunun üzerine dedem ve ailenin erkekleri kaçmak için evden dışarı çıkıyor. Tam bu
sırada kapının önünde Ermenilerle karşılaşıyorlar. Dedemin kafasını kesiyorlar. Kesilen kafa babaannemin kucağına düşüyor. Alın size Ermenilerin canlı tarihi... Ermeni çeteciler, babaannemin kucağındaki dedemin kafasını ’Hadi fırına at da ekmek olsun’diyerek kestikleri kafaları fırınlarda yakıyorlar. Benim ailem bunları yaşadı. Gelin bunları araştırın. Ben de birilerinden özür bekliyorum. O bilim insanına o sanatçıya soruyorum. Kimden özür diliyorsunuz? Bir Ermeni ölüyor ‘hepimiz Ermeniyiz’ deniyor. Biz neden ‘hepimiz Mehmetçiğiz’ diyemiyoruz.
Prof. Dr. Birsen Karaca Ermenilerin Türk düşmanlığını ders kitapları ile çocuklara da aşıladığını belirtti. Ermenice bir kitapta, göç yolunda ölen çocuğunu gömen bir babanın resmedildiği kitabı gösteren Karaca, şu sorularla konunun önemine dikkat çekti ve şu soruları sordu:
* Çocuklarını bu fikirle yetiştireceksin. Sonra da kapılarını açıp dostça yaşayacaksın. Böyle bir şey mümkün olacak mı? Ermeniler kitaplardan bunları çıkaracak mı?
* Sınır açılırsa çocukların zihnine yerleştirilen olumsuz Türk imgesini silmek için Ermenistan bir şey yapacak mı?
* Masa da bu durum konuşulacak mı?
* Ermeni devlet liderleri 24 Nisanlarda yas tutmaya, konuşmalar yapmaya devam edecekler mi?
* Sınır kapısı açılırsa, dünya parlamentoları soykırım kararı almaktan vazgeçecek mi?”
Bilal Şimşir bu sorular karşısında Türkiye’nin 15 ülke içinde bir tek Ermenistan’la dostluk anlaşması imzalayamadığını hatırlattı. Şimşir, “Ermenistan ders kitaplarından bu kötü imgeyi silmeyi ilke olarak kabul ediyor ama sonra aynı şeyi yapıyor” diyerek masaya oturursak bununla birlikte karşımıza daha çok madde geleceği uyarısında bulundu.
Ağlama değil ayağa kalkma zamanı
Ceviz Kabuğu’nun telefon konuklarından Ermeni Araştırmacısı Cezmi Yurtsever, Ermenilerin 1909 yılında Adana’da Ermenilerle Türkler arasında bir savaş olduğu ve bu savaşta Ermeni mallarının el değiştirdiği biçiminde bir iddiaları olduğunu açıkladı. Yurtsever, iddia ile ilgili olarak Kasım ayında Sabancı Üniversitesi’nde bir grup yabancı biliminsanının o savaşı tartışacağını söyledi. “Yurtsever, Osmanlı Arşivlerinde soykırım olmadığını ispatlayacak pek çok bilginin olduğunu bu bilgilerin açığa çıkarılması gerektiğini vurgulayarak “Şimdi ağlama zamanı değil ayağa kalkma zamanı” dedi.
Anayasasında Türkiye düşman ülke
Emekli Tuğgeneral Nejat de Türk dış politikasında izlenen yolu eleştirdi. “Anayasasında Türkiye’yi düşman belirleyen bir ülke ile sınırı açılır mı?” diyen Eslen şunları söyledi: “Dağlık Karabağ Ermenistan ile birleştirilmeye çalışıyor. Burası onlar için işgal edilmiş değil kurtarılmış topraklar. Bağımsızlık bildirgesi ve buna dayanana Ermeni Anayasası hala geçerliliğini koruyorsa biz neden sıcak davranalım. Ermeni Anayasası doğrudan doğruya bağımsızlık bildirgesine atıf yapıyor. Bunun 1. maddesi Ermeni Bayrağını tarif ediyor. Ermeni bayrağındaki amblem Ağrı Dağı’dır.”
Bilal Şimşir, bir buçuk milyon Ermeni’nin katledildiği yönündeki söylentilere tokat gibi bir cevap verdi. Şimşir, “1914 yılında tüm Osmanlı coğrafyasındaki Ermenilerin sayısı 1 milyon 294 bin. Buna baktığınızda olan nüfusun daha fazlasının katledildiği söyleniyor. Bu bir propaganda unsurudur. Onlardan ölenlerin sayısı 100 bini geçmez. Bunun içinde büyük çoğunluk salgın hastalıklardan öldü. Yoksa devlet eliyle sadece Ermeni olduğu için öldürülmesi söz konusu değildir. Eşkıya saldırılarında ölenler oldu” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder