05 Temmuz 2009

Asrın Davası İman


Asrın Davası İman

İslam’ı bir binaya benzetirsek O’nun temeli iman ve akaid, 4(dört) duvarı namaz, oruç, zekat ve hac, çatısı da cihattır.

İman olmadan yapılan bütün işler, son derece yararlı ve değerli olsalar da, Allah tarafından ahirette hiç kıymete alınmayacak ve sahibini sonsuz azaptan kurtarmayacaktır. Belki dünyada sahibine şan ve şöhret, makam ve iktidar, iş ve eş gibi geçici güzellikler getirseler de, onlar bütün bu güzelliklerle iyiliklerini dünyada yiyip bitirdiklerinden, ahirette karşılık adına zırnık alamayacaklardır.

Örnek verecek olursak, bazıları derler ki: “Edison elektiriği bulmakla insanlığa hizmet etmiştir, bunun mükafatını almayacak mı?”

Evet, dünyada almıştır alacağını. Ahirete gelince, eğer imanlı gitmemişse, bütün işleri boşa çıkarılmıştır, elbette alamayacaktır. İşte ayet: “İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini,amellerini Allah boşa çıkarır.”
Those who disbelieve [in the Oneness of Allâh, and in the Message of Prophet Muhammad SAW ], and hinder (men) from the Path of Allâh (Islâmic Monotheism), He will render their deeds vain[] .
(Muhammed:47-1.)

Akaid, İslam dininde inanılması ve kalben kabul edilmesi gereken iman esaslarını inceleyen bir ilim dalıdır. Konusu, bütün iman esaslarıdır. Amacı, insanın kalbine imanı yerleştirmek ve onu her türlü inançsızlık, inkar, şüphe ve tereddütlerden kurtararak, manen güçlü ve huzurlu bir şekilde dünya ve ahiret saadetine eriştirmektir.

Bilindiği gibi,
bireyleri inançlı, sağlam karakterli, ahlaklı, erdemli, yararlı, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı, çalışkan, üretken ve verimli insanlardan meydana gelen toplumlar da aynı şekilde inançlı, sağlıklı, mutlu, güçlü, çalışkan, üretken ve verimli olurlar.

Akaid’in kaynağı Kur’an ve mütevatir sünnettir. Elbette aklı da ihmal etmez. İman esaslarını açıklarken metodu, hem aklî, hem de naklî delilleri kullanmaktır.

İman; imanın 6 erkanı,şartı başta olmak üzere inanmak, tasdik etmektir. Buna göre iman, Hz. Muhammed(as.)in Allah katından bildirdiği dinî esas ve hükümlerin hak ve doğru olduğuna kesin olarak inanmak ve kalpten,gönülden benimseyip bağlanmaktır. Buna “icmâlî îman” diyoruz. Yani “toptan iman” veya “toplu îman”.

Tafsilî îman ise, başta îmanın 6(altı) şartı olmak üzere, sevgili Peygamberimiz (sav.)in Allah Teala katından bildirdiği, Kur’an ve mütevatir sünnetle sabit olan ve din açısından inanılması zorunlu bulunan bütün haber, esas ve hükümlerin her birine ayrı ayrı, Allah ve Peygamberinin isteğine uygun bir şekilde, kesin olarak inanmaktır.

Bu imanın hayatımıza sunduğu değer ve kazanımlar için “İmanın Kıymeti ve Korunması” adlı kitabımıza bakılabilir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin tespit,teşhisiyle söylemek gerekirse;"Kainatta en yüksek hakikat imandır. İmandan sonra namazdır." Gazetelerde, haberlerde bilerek bilmeyerek imanla alakayı kesmiş söylem ve eylemleri gördükçe içimiz parçalanıyor ve hala “asrın davası imandır “ diyoruz.

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali