03 Mayıs 2009

Erbakan'ın tarihi İran seyahati

Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın tarihi İran ziyaretinin ayrıntıları. Milli Gazete yazarı Mustafa Kurdaş'ın kaleminden okuyun...
Sene 1996... 54. Erbakan Hükümeti iş başında. Yani tamtamına 13 yıl öncesi... Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan olarak ilk yurt dışı seyahatine hazırlanıyor. Bakanlar, işadamları ve gazetecileri taşıyan uçağın ilk durağı İran...
 
Erbakan'ın uçağı İran'dan sonra Pakistan, Malezya, Endonezya ve Singapur'a inecek. Başbakan Erbakan'ın bu ilk seyahat güzergahı dünyada büyük yankı uyandırıyor. Öyle ki, seyahat programı açıklanır açıklanmaz Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'den ardı ardına açıklamalar gelmeye başlıyor. Anlaşılıyor ki; bu seyahat birilerini rahatsız ediyor. Özellikle de seyahatin ilk durağı olan İran, Beyaz Saray açıklamalarının merkezine oturuyor. Başbakan Erbakan'ın İran'a gitmemesi yönünde diplomatik temayülleri aşan hatta bir ülkenin iradesine ipotek koyma cüretine varan  tavsiye ve telkinler (!) birbirini izliyor. Beyaz Saray ve batılı ülkelerden gelen bu tuhaf tepkiler ve bu seyahatin yapılmaması için Türkiye'de oluşturulmak istenen kamuoyu çalışmaları Erbakan'ın Başbakanlığı'ndaki Türkiye'nin uluslararası arenaya 'Lider Ülke' olarak çıkmaya hazırlanmasından kaynaklanıyordu.

Evet, Erbakan ile birlikte Türkiye'de bütün ezberlerler bozulmuş ve Türkiye, senelerdir Batı çıkarlarına hizmete tutsak eden kelepçeden kurtulmuştu. Türkiye'nin yeni yol haritasında artık Beyaz Saray, Tel-Aviv ve Brüksel yoktu. Erbakan, Türkiye'nin batıya mahkum bir ülke olmadığını bu seyahatle herkese gösteriyor ve bütün dünyaya Anadolu'nun tarihi misyonunu da hatırlatıyordu bir bakıma. İngiliz The Independent gazetesi Erbakan'ın Türkiye'de Başbakan oluşunu 'Osmanlı'nın geri dönüşü' olarak okuyucularına manşetten duyurmuştu. Belki de bu seyahatin başta Amerika ve İsrail olmak üzere batı ülkelerini rahatsız etmesinin arka planında The Independent'in bu manşeti yatıyordu.

Bütün bunlardan anlaşılıyordu ki, Erbakan'ın İran ile başlayan seyahat programı küresel dengeleri değiştirecek 'yeni bir dünya' oluşumunun kapısını aralayacak bir amacı kapsıyordu. Nitekim; 'doğu' seyahatini 'Afrika' seyahati takip edecek ve bu seyahatler Çırağan Sarayı'nda D-8'lerin kuruluş sözleşmesinin imzalanmasıyla son bulacaktı. Türkiye, İran, Pakistan, Endonezya, Malezya, Bangladeş, Mısır ve Nijerya... 1 milyarlık nüfusu ve önemli bir pazar gücünü bir araya getiren D-8'ler, ilkelerini Abdülhamit'in sarayı Çırağan'da bütün dünyaya ilan ederken, sömürüye, savaşa, işgallere, tahakküme, zulme ve adaletsiz dünya sistemine karşı duruşunu da ortaya koyuyordu. Yeni bir küresel sesti bu... İnsanlığa gözyaşı, sömürü ve kandan başka bir şey vermeyen Washington ve Tel-Aviv merkezli dünya düzenine 'artık yeter' deyip, 'yeni bir dünya' isteyen yeni bir küresel haykırıştı bu...

Ve 13 yıl sonra... Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın siyasi yasağını ortadan kaldıran memnu hakların iadesinden bir gün sonra... Erbakan, bir hafta olarak öngörülen İran seyahatine ilişkin Ankara'da bir basın toplantısı düzenliyor. 13 yıl önceki heyecan basın toplantısının yapıldığı İlci Otel'in teras katını tam anlamıyla kapsıyor. Medyanın ilgisi yine dorukta. Erbakan'a odaklanan objektifler hiçbir kareyi kaçırmamanın tatlı telaşında. Erbakan 13 yıl önceki aynı heyecanla giriyor salona.

Foto muhabirlerinin patlayan flaşları eşliğinde grafiklerle dünyanın halihazır durumunu anlatmaya başlayan Erbakan, "Bulunduğumuz noktada dünya, ya ırkçı emperyalizmin kuvveti üstün tutan zihniyetinin esiri olarak bir zulüm dünyasına dönüşecek veya tarih boyunca ecdadımızın hakkı üstün tutan ve herkese hakkını veren bir saadet dünyası haline dönüşecektir" sözleriyle son İran seyahatinin kodlarını da veriyordu: Yeni Bir Dünya...  Erbakan, İran seyahatine verdiği önemi bir gazetecinin sağlıkla ilgili sorusuna verdiği cevapla da teyit ediyor; İran'a sağlıkçı iki yardımcı ve bir bavul dolusu ilaçla gideceğini açıklıyordu. "İnsanlık bu durumdayken nasıl olur da yerimizde oturabiliriz.  İnsanlık için yapılacak bir şey varsa, gerekirse sürünerek de olsa gidip onu yapmak gerekir" sözleri ise Erbakan'ın kırk yıldır adım adım gerçekleştirmeye çalıştığı 'Yeni Bir Dünya' projesine olan inancına ve kararlılığına  ayna tutuyordu.

İlci Otel'in teras katındaki bu atmosfer, bizim de heyecanımıza heyecan katıyordu. Tarihi Tahran seyahatinin biran evvel başlaması için kameraman arkadaşım Mehmet Fatih Akdoğan ile birlikte sabırsızlanıyorduk adeta. 13 yıl önce de yaşamıştım bu heyecanı. Millî Gazete'den Ekrem Kızıltaş, Ferhat Koç ve Ali Murat Güven ile birlikte Başbakan Erbakan'ın İran ziyaretine şahitlik etmiştik. Fakat bu kez Erbakan başbakan değildi... Peki ama Erbakan İran'da nasıl karşılanacak, nasıl ağırlanacak, kimlerle görüşecekti? Bu görüşmeler nasıl bir atmosferde gerçekleşecekti? Gazetecilik merakı ve heyecanı iyiden iyiye sarmıştı haliyeti ruhiyemizi. Bu heyecanı sadece biz tatmıyor, heyecan ve merak dalgası 13 kişilik heyette herkesi etkisi altına alıyordu.

Nihayet, Pazar sabahı yerel saatle 03.30'da İmam Humeyni Havaalanına iniyor uçağımız. Yaklaşık 2.5 saatlik yolculuktan sonra havaalanındaki karşılama telaşıyla yüzyüze geliyoruz. Davet sahibi İran Parlamentosu'nun çoğunluğuna destek veren iktidar partisinin genel başkanı Ayetullah Harrazi bey ve arkadaşları orda. Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu ile İran Dışişleri Bakanlığı Türkiye Masası yetkilileri de 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı havaalanında karşılıyor. Pasaport işlemleri yapılırken VİP salonunda da sohbet koyulaşıyor... Erbakan'ın tarihi İran seyahati daha havaalanındayken sıcak bir atmosferde başlıyor. Sonraki günlerde ise  Necmettin Erbakan'ı yoğun bir randevu ve görüşme trafiği bekliyor...

"Yeni Bir Dünya kurmak için geldim"

Şimdiye kadar sayısız yabancı konuğu misafir eden Tahran'ın en iyi oteli olarak bilinen İstiklal, bu kez Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı ağırlıyor. Yaz aylarında bile zirvesinde kar eksik olmayan dağların eteğindeki İstiklal Hotel, İran İslam inkılabını yaşamış  tarihi bir ağırbaşlılığa sahip. Şah döneminin Hilton'u, devrimden sonra İstiklal adını almış ve otel yeni ismiyle adeta devrimle sembolleşmiş.  Zira, İran'da 'Hilton' sömürge, 'İstiklal' ise bağımsızlık demek... Tahran'da bulunduğu süre içerisinde İstiklal Hotel'in 13'üncü katında 1335 nolu odada ikamet eden Erbakan'ı ziyaretinin daha başında çok önemli görüşmeler bekliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın tahsis ettiği makam aracına eşlik eden eskortlar şehir trafiğinde Erbakan için akıcı bir güzergah oluşturmaya çalışılırken, kavşaklarda da üst düzey protokol geçiş düzenlemeleri yapılıyor...

Hasretleri buluşturan kucaklaşma...

... Ve nihayet ilk görüşme durağına varıyoruz. Biraz sonra iki eski dost birbirinin elini sıkacak, birbiriyle kucaklaşacak. Göz göze geldikleri an her iki liderin yüzünde tebessüm oluşuveriyor. Kucaklaşma gecikmiyor. 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile İran eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani buluşması hasretleri de, hatıraları da yeniden buluşturuyordu adeta. Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani halihazırda İran İslam Cumhuriyeti Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Başkanlığı ve Tahran Cuma Namazı İmamlığı gibi önemli görevleri de yürütüyor. Fakat bu buluşmaya daha bir anlam katan ne Rafsancani'nin bugünkü bu önemli resmi görevleri  ne de eski Cumhurbaşkanı  oluşuydu. Anlama anlam, öneme önem katan şey Erbakan ve Rafsancani'nin yüzyılın en önemli fotoğraf kareleri arasına giren Çırağan Sarayın'daki D-8'lerin aile fotoğrafında yanyana durmalarıydı.

1997 Haziranında D-8'lerin kuruluş sözleşmesine imza atan iki liderin geçen 13 yıl aradan sonra bir araya gelmesi dünü ve bugünüyle D-8'lerin görüşmenin gündemine oturmasına yetmişti. Rafsancani, sohbete D-8 imza töreni için geldiği İstanbul'la ilgili hatıralarını anlatalarak başlıyordu. Övgü dolu sözlerinden İstanbul Boğazı ve Çırağan Sarayı'nın Rafsancani'nin hafızasında  derin iz bıraktığını anlıyoruz. Rafsancani, Erbakan'a 'D-8'lerin mimarı' diye hitap ediyor ve ekliyor: "D-8'leri kuran sekiz ülke eğer kararlı olup  gerçek bir işbirliği yaşasaydı İslam dünyası bugün bu halde olmazdı" .. Rafsancani, İran olarak kendilerinin D-8'lere büyük önem verdiklerini hatırlatmakla kalmıyor, Türkiye için  "Zatialinizin D-8'lerle başlatmış olduğu bu büyük harekete Türkiye de mutlaka devam edecektir" temennisini dile getiriyordu.

"Yeni Bir Dünya"yı kurmak için geldim...

Erbakan ise "D-8'ler nüfus itibariyle dünyada en büyük bloktur. Gerçek bir işbirliği ile dünyaya yön verebilecek bir güçtür. Yeter ki sahip çıkılsın, yeter ki kararlı durulsun" sözleriyle Rafsancani'yi teyit ediyordu. Erbakan, sloganlaştırdığı 'Yeni Bir Dünya' projesine ilişkin kararlılığınıysa şöyle anlatıyordu Rafsancaniye: "Tahran'a daha önce D-8'leri kurmak için gelmiştim. Şimdi ise 'Yeni Bir Dünya'yı kurmak için buradayım. Adalet ve barış için artık insanlığın kaybedecek vakti yoktur ve şimdi ciddi ve kararlı adımların atılması zamanıdır." Erbakan, Rafsancani'ye 'Yeni Dünya' projesini bütün detaylarıyla anlatırken zaman da su gibi akıp gidiyordu. Yeni Dünya'ya neden ihtiyaç vardı?  Yeni Dünya projesi ırkçı emperyalizme hizmet eden halihazır dünya sisteminde neleri, nasıl değiştirecekti? Yeni Dünya'nın kurulması için İran ve Türkiye birlikte neler yapmalıydı? D-8'ler Yeni Dünya için çekirdek olma işlevini nasıl üstlenecek ve yürütecekti?  Bütün bu sorular cevabını bulurken, bu tarihi görüşme için planlanan süre de uzadıkça uzuyordu. İnsanlığın sömürü ve zulme mahkum olmadığı ortak mesaj olarak beliriyor, Türkiye ve İran'ın bu konuda yapması gereken her şeyi ivedilikle yapması zarureti bu tarihi buluşmanın eylem yönünü yansıtıyordu. Rafsancani'nin Erbakan'ın kendisine hediye ettiği D-8 kitabını incelemesi ise fotoğraflaştırabildiğimiz en önemli anlardan birisi olmuştu.

Aynı kararlılık, aynı azim ve kalpten inanış...

Gün hızla akmaya devam ediyor.. Bu kez Erbakan için Hariciye'nin kapıları açılıyor. Dışişleri Bakanı Menuçehr Muttaki ağırlıyor 54. Hükümet Başbakanı'nı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu ve Fatih Erbakan eşlik ediyor yine..  Dışişleri'nin kabul heyetinde ise neredeyse hepsi tanıdık, bildik diplomatlar. Hemen hepsi bir dönem İran'ın Ankara büyükelçiliğinde görev yapmış isim.. Böyle olunca Erbakan Hoca'nın "Maşallah burası da bizim Dışişleri gibi" latifesi tam isabetle yerini buluyor. İran ile Türkiye arasındaki ilişkiler ve Ortadoğu'daki gelişmeler böylesine sıcak bir atmosferde cereyan ediyor. "D-8'lerden sonra şimdi sıra Yeni Bir Dünya'nın kurulmasında"  ifadeleriyle

sözlerine başlayan Erbakan, böylesine bir hedef için ciddi bir çalışmaya ihtiyaç olduğunun da altını çiziyor.. Erbakan anlatmaya devam ediyor... Türkiye-İran ilişkileri, Ortadoğu ve dünyadaki gelişmeler, D-8'ler ve Yeni Dünya projesi... Yapılanlar.. Yapılamayanlar.. Yapılması gerekenler... Erbakan'ın hedeflerini birkaç saate sığdırmak zor. Dışişleri Bakanı Muttaki, bu performans karşısında hayranlığını gizleyemiyor.. Erbakan'a kendisini 26 yıl önce tanıdığını hatırlatıyor; "Görüyorum ki, aynı kararlılık ve aynı azimdesiniz. 26 sene önceki performansınızla yola devam ediyorsunuz. İnsanlığa bir çıkış yolu gösteriyorsunuz ve ona kalpten inanıyorsunuz" diyordu.

Hatemi: İslam dünyası için çok önemli bir lidersiniz...

Dışişleri'nde öğle yemeği yendikten sonra bu kez şehrin bir diğer ucuna uzanıyor ve İran'ın önemli isimlerinden Hatemi ile görüşmeye geçiyoruz. İran eski Cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi, Erbakan'ı kapıda karşılıyor. Kabul salonu kalabalık.. Hatemi, Erbakan'ın İslam dünyası için çok önemli bir lider ve devlet adamı olduğunu ve fikirleriyle İslam dünyasına yol çizdiğini söylüyordu.. Hatemi,  "İran geziniz bizim için çok değerli. D-8'ler sizin eseriniz. İnanıyorum ki, bundan önceki seyahatinizde olduğu gibi bu seyahatiniz de Türkiye ile İran arasında çok güçlü köprüler kurulacaktır" sözleriyle de Erbakan'ın ziyaretine verdiği öneme atıfta bulunuyordu. Erbakan-Hatemi görüşmesi de iki saati aşmıştı...

Akşam vakti yaklaşıyor, ancak yapılacak görüşmeler sırada bekliyordu. Tahran Belediyesi'ndeyiz bu kez. Tahran Belediyesi Şehir Konseyi Başkanı Karman beyle görüşmeler başlıyor. Diğer görüşmelerden farklı olarak bu sefer şehircilik konusuna ve Tahran'da organize sanayi bölgesi kurulmasına ilişkin fikir teatisinde de bulunuluyor.

Tahran'da hava iyiden iyiye karardı artık. Bu kez evimize gidiyoruz. Gecikmeli de olsa,  Tahran Büyükelçimiz Selim Karaosmanoğlu'nun 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan onuruna vereceği yemeğe iştirak edeceğiz. Büyükelçilik Residence'ndaki üçbuçuk saatlik yemek, sohbet ve konaklamadan sonra geceyarısı İstiklal Hotel'e varıyoruz.

Sabahın erken saatlerinde başlayıp, geceyarısı son noktanın konduğu yoğun bir gün geçirmişti Erbakan. Rafsancani, Hatemi, Muttaki ile çok mühim görüşmeler yapılmış, Tahran Belediye Meclisi Konseyi ziyaret edilmiş ve Büyükelçilik'te yemek ve hasbihalde bulunulmuştu.

Şimdi dinlenme vakti.. Yarın da yoğun bir ziyaret ve görüşme trafiğnini tatlı telaşı yaşanacak çünkü..

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali