29 Nisan 2009

Seçim haritasından hangi parti ders çıkardı?

Yerel seçimlerin üstünden bir ay geçti, sandıktan çıkan Türkiye haritası gözümüzün önünde. Kıyı şeridinde CHP, Güneydoğu’da DTP, İç Anadolu’nun bir kısmında MHP, kalan Anadolu’nun tamamında AKP.
Şu ana kadar hangi parti seçimden ders çıkardı?
CHP oylarında ‘hareket’ yaratan Kemal Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin ikilisinin, ilk MYK (Merkez Yürütme Kurulu) toplantısı öncesinde seçim harcamalarındaki ‘artış’ nedeniyle sorgulanacaklarını okuduğumda ilk tepkim, ‘eski tas-eksi hamam’a devam olmuştu.
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile karşılaştık geçenlerde. Hırsında, iddiasında en ufacık bir azalma olmamış.
“İstanbul’da oy alamadığımız yerlerin analizini yaptık” diyor.
22 Temmuz genel seçimde, İstanbul’dan CHP’ye 1 milyon 250 bin oy çıkmışken, 29 Mart yerel seçimde oyu 2 milyon 600 bin oldu.
Gürsel Tekin, “6 ilçede az oy aldık” diye başladı ve yaptıkları analize göre niye az oy aldıklarını sıraladı:
* Birinci faktör, ‘2B’. “Ben eskiden CHP’ye, ANAP’a oy verirdim” diyenler arasında yıllardır tapu bekleyenler var.
* İkinci faktör, gettolaşmış yerlerde tüm camilerde Kılıçdaroğlu aleyhinde bildiriler dağıtıldı. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde de değil. Kılıçdaroğlu için ‘Alevidir, Kürttür’ bildirileri, Saadet adayı Mehmet Bekaroğlu için de ‘eski komünisttir, solcudur’ bildirileri. Diyanet İşleri önlem alsın diye rapor yazacağım. Umarım gereğini yapar, yapmazsa olayı büyüteceğim. Camiler ibadet alanıdır, bir partinin arka bahçesi değildir.
* Üçüncü faktör, sosyal yardım adı altında insanların oylarını satın alacak noktaya getirdiler.
Gürsel Tekin şunu da anlatıyor:
“Bizim yoksulluk projemiz var, biliyorsunuz. Yoksullara 600 TL vereceğimizi beyan etmişti Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi bu projeyi Kadir Topbaş’a götüreceğim.”
Seçim sürecinde Gürsel Tekin’in imzasını taşıyan ‘halkevi projesi’ ilgi toplamıştı. İstanbul’un dört bir yanına yayacaklarını anlatıyor.
Bir de ‘sosyal barış’ projesini hayata geçirecek:
“İstanbul’da sadece ekonomik yoksunluk yok, sosyal yoksunluk da var. İstanbul nüfusunun 5.5 milyonu akşam 7 olduğunda, evine kapanıyor.
Niçin? 300 bin nüfuslu ilçe de bile tiyatro, sinema salonu yok.
Türbanlı genç kızın sevgilisi olmaz mı? Sultanbeyli’den Kadıköy’e gitmek zorunda, çünkü ilçesinde gidebileceği yer yok.”
Gürsel Tekin sohbetimizde sık sık ‘toplumsal barış’ vurgusunu yapıyordu.
“Toplumsal barışı yaratamazsak, çok ciddi sıkıntılar yaşarız.
Denize kıyısı olanlar bir partinin, karalar bir partinin olmaz. Seçimden çıkan Türkiye haritasına bakıp, tüm partiler kendini gözden geçirmeli, çekidüzen vermeli” diyor.

50 bin gönüllü
İş alemindeki tanıdıklardan sık duymaya başladım şu sözleri: “Gürsel Tekin ile daha önce tanışmadım. Ulaşsam da, gönüllü bir şeyler yapsam.”
Tabii ki bundan, Başbakan Erdoğan’ın artan ‘hiddeti’ de rol oynuyor. Ünlü bir işadamının “Babamdan böyle fırça yememiştim” dediğini duydum.
Sandıklardan çıkan tabloyu hatırlatayım: Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 37, il genel meclisinde CHP’nin oyu yüzde 34’tü. Demek ki üç puanlık bir kesim, CHP’yi değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemiş, seçimde.
Bir işadamı da “Gürsel Tekin-Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde nefes aldık” diyordu, bir sohbetimizde.
Gürsel Tekin de duyuyormuş, benzer sözleri. Gülümsüyor. “İlk kez herkes ‘bir şey yapmalı’ noktasına geldi. 50 binin üzerinde genç ve kadın gönüllümüz oldu” diyor. Hedefi sosyal demokrat kadın, sosyal demokrat genç hareketini yaratmak.”

Sawyer’dan ÇYDD’ye
Lost dizisi hayranları iyi bilir Sawyer’ı. Ergenekon mağduru Türkan Saylan hocaya Sawyer da dolaylı olsa da destek verdi. Magnum reklamında oynayan Sawyer’ın (Josh Holloway) filmdeki kıyafetleri açık artırmayla satıldı, geliri Çağdağş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) bağışlandı.

Çokuluslu dev, yerli malını önerdi
Krizin etkilerini azaltmak için iş dünyasında, ‘ithal girdilerin’ maliyetinin düşürülmesi tartışılıyor bir süredir.
Yerli malı tartışmasında en son ‘şirketin menşesi yabancı olsa da Türkiye’de üretim yapanların’ da ‘yerli’ olduğu vurgusu getirilmişti.
Unilever Türkiye, Orta Asya, Kafkasya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca da, yerli malı tartışmasında taraf oldu. Omo, Rinso, Yumoş, Cif, Domestos, Dove, Axe, Clear, Rexona, becel, Sana, Lipton, Algida gibi dünya çapında markaların sahibi Unilever’in Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, bakın ne diyor:
“Yüksek kurlarla cazibesini kaybetmeye başlayan ithal alımlarımızı bir kez daha gözden geçirip, yerli hammadde ve ara malı arayışını hızlandırmalıyız.”
Türkiye’nin krizi daha çabuk atlatması için yapılması gerekenleri sıralayan İzzet Karaca, şu önerilerde bulunuyor:
“Dış para ile ilgisi olmayan alışverişte, yabancı para kullanımına son verilmelidir. Örneğin gayrimenkulde dolarla alım satımın mantıklı bir izahı yoktur. Yabancı para birimiyle çalışmak yabancı para ihtiyacını artırmaktadır.
Ürün fiyatlarını her türlü maliyet artışına rağmen, dayanabilecek en düşük seviyelerde tutmalı, meydana gelecek kâr kaybını en az seviyeye indirmek için ciddi tasarruf tedbirlerine gitmeliyiz. Tasarruf tedbirlerini alırken, personel azaltılmaması konusuna gereken hassasiyet gösterilmelidir.

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali