allah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
allah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

04 Haziran 2010

Ahireti inkar

Sedat Şeranahiretinkar
Ahiretin gerçekliği konusu, insanın psikolojik muhtevasında ve dış dünyada bulunan bunca delile rağmen yine de bazılarınca inkâr edilmektedir. Kur'an-ı Kerim, inkâr sebeplerinin başında dünya sevgisini zikreder. Ölümsüz âlemin nimetlerine nispetle son derece değersiz olan dünya nimetlerinin hemen ele geçirilebilir olması, onları cazip hale getirmiştir. Bu cazibeye kapılan gönüller, fani hayatı ebedi hayata tercih ederler.
Genellikle mal ve makam sahibi insanların oluşturduğu bu tipler, dünya hayatının çekici görünümüne aldanır, servetlerine, toplumdaki siyasi ve sosyal mevkilerine güvenerek mağrur olurlar. Hatta bu anlayış giderek onlarda bir inanç haline dönüşür. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulaşmayı inkâr eden ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz kişiler: 'Bu sadece sizin gibi bir insandır; sizin yediğinizi yer, sizin içtiğinizden içer. Gerçekten sizin gibi bir beşere itaat ederseniz, herhalde ziyan edersiniz. Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde mutlak surette sizin (kabirden) çıkarılacağınızı mı vaat ediyor? Bu size vaat edilen (öldükten sonra dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak. Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz (kimimiz) yaşarız, bir daha diriltilecek de değiliz. Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir, biz ona inanmıyoruz' dediler." (Mü'minun / 33-38)
Ahirete inanmayanların tatmin edici hiçbir delillerinin bulunmadığını, bu konudaki iddialarının bir kuruntudan ibaret olduğunu şu ayette veciz bir şekilde ifade edilmektedir: "Hâlbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez. Onun için sen bizi anlamaktan yüz çeviren kimselere yüz verme. İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir. O hidayette olanı da çok iyi bilir." (Yunus / 36)
Birçok ayette Allah'a imanla ahirete iman beraber zikredildiği gibi ahireti inkâr edenlerin Allah'ı da inkâr durumuna düştükleri ifade edilir: "Allah'a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarfedenler de (ahirette azaba duçar olurlar). Şeytan bir kimseye arkadaş olursa, ne kötü bir arkadaştır o!" (Nisa / 38)
"(Resulüm! Kafirlerin seni yalanlamalarına) şaşırıyorsan, asıl şaşılacak şey onların: "Biz toprak olduğumuz zaman yeniden mi yaratılacağız?" demeleridir. İşte onlar, Rablerini inkâr edenlerdir. İşte onlar (kıyamet gününde) boyunlarında tasmalar bulunanlardır. Ve onlar ateş ehlidir. Onlar orada ebedi kalacaklardır." (Ra'd / 5)
Kur'an-ı Kerim ahireti inkâr eden bazı tipleri de kibirli, katı yürekli olarak tasvir eder. Maddi hazlara düşkün ve bayağı arzularını tatmin için kalbini karartan, kibirli, mütecaviz, merhametsiz, yetimi itip kakan, fakire bizzat yardımcı olmadığı gibi başkaları nezdinde de bu konu için gayret göstermeyen kimse, din gününü; yani ahireti inkâr eder.
Kısa bir dünya hayatından sonra ölümle her şeyin son bulduğunu iddia etmek, insan ruhunu sonu belirsiz bunalımlara sürükler. Düşünen kafa ve duyan gönüllerin bunu kabullenmesi kolay değildir.
"Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar. İşte bunlar, azabı en ağır olanlardır; ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır." (Neml / 4-5)

26 Mayıs 2010

İslami Şiirler....

ALLAH
Bizleri ve Evreni yaratan yüce Allah
Onun elçisi Hz Muhammed Resulullah
Dinimiz İslam, kitabımız Kurandır
Allah rızkımızı veren, bizi doyurandır

Allah vardır, birdir, ezelidi, ebedidir
Allah gizli açık her şeyi görür bilir
Herşeye gücü yeter, gücü  sonsuzdur  
Kitabımız Kuran bize kılavuzdur

Kalpler Allahı zikirle huzur bulur
Ona inanan, güvenen mesut olur
La ilahe illallah demenin sevabı çoktur
Allahtan başka tapacak ilah yoktur

Allah esirgeyen bağışlayandır
Bizi kurtaracak olan imandır
Biz  ancak Allaha ibadet ederiz
Sadece ondan  yardım dileriz

Allah  peygamberler gönderdi
Hz Muhammed son peygamberdi
Kuran bizim kutsal kitabımız
Onunla aydınlanır hayatımız

Rabbimiz Allah, dinimiz İslamdır             
Ahiret yurdunda ebedi hayat vardır
Hesap gününde büyük mahkeme kurulur
İyilik, kötülük orada karşılığını bulur

Doğmamış, doğurulmamış dengi yoktur
Esmaı Hüsna, en güzel isimler onundur
Odur mülkün ve din gününün maliki
Allah bize yeter, onu gibi vekil var mı ki

Dünya hayatı bizim için imtihan yeri
Sonsuz ahiret hayatı var ondan geri
Allah vardır birdir diye iman ederiz
Kurana inanıp gösterdiği yolda gideriz

Allah Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim
Her işte deriz Bismillahirrahmanirrahim
Müminler Onun sonsuz kudretine dayanır
Onun ismi ile yatar, onun ismi ile uyanır

Allaha inanmaktır müminin şiarı
İnanıp inanmamak insanını kararı
İnsan bedeni ve evrenin yaratılışı
Düşünmek kuvvetlendirir inanışı

Topraktan her türlü  yiyeceği çıkaran odur
Tohumun yetişmesi için tek istediği sudur
Karada denizde tüm canlılara o rızık verir
Ahirette her insan onun huzuruna gelir

Dünyamız Evrende küçük bir gezegen
İnsanoğluna denmiş burada yer beğen
Her nefes alışımız gerçek bir mucizedir
Yeryüzündeki her nimet hep bizedir

İnsanoğlu bir sineği bile yaratamaz
Allahın izni olmadan bir adım atamaz
Böyleyken Allah'a nasıl nankörlük eder
Resullahın değil şeytanın yolundan gider

  
Allahım bizleri İslam yolundan ayırma
Sevabımızı artır, bize günah yazdırma
Senin yarattıklarının hepsini severiz
Allahım sen ne güzel yaratmışsın deriz

Gece yıldızlara hayranlıkla bakarız
Koca Evrende biz ne küçük kalırız
Tefekkür etmek en büyük ibadet
Düşünerek hep Allahı an, yadet

           ………………….. 

 İSLAMIN ŞARTLARI

İslam' ın beş şartı var
Bunlara uyan bahtiyar
Eğer müslümansa kişi
Bunlara uymaktır işi

Bunlardan birincisi
Şehadet Kelimesi
Ben şahitlik ederim
Tek Yaratıcı Allah derim
Allahtan başka ilah yok
Gerçi batıl dinler çok

Hz Muhammed son peygamber
Önceki dinler ondan verdi haber
O Allahın kulu ve peygamberi
Gönlümüzdedir onun yeri

İkinci şart beş vakit namaz
En güzel ibadet ve niyaz
Üçüncü şart oruç tutmak
Olu mu fakirleri unutmak

Dördünci şart zekat
Vermenin tadını tat
Servetini Allah verdi
Önüne nimetleri serdi
Malının kırkta birini ver
Fakir de bir ekmek yer
Son şart Hacca gitmek 
Kabeyi ziyaret etmek
…………………

KUR'AN-I KERİM 

Dinimizin kutsal kitabı
Allahın insanlara hitabı
Uyarıcı ve yol gösterici
Ahiretten haber verici

Yaradanımız Allahın sözü
İki cihan saadetinin özü
Cebrail ile  vahyedildi
Peygamberimize geldi

Peygamberimiz Hz Muhammed
Allah elçisi, Alemlere rahmet
İnsanlara İslama çağırdı
Çoğu  bu çağrıya sağırdı


Kuran 23 yılda tamamlandı
Müminler  ona gönülden inandı
1400 senedir Kuran okunuyor
Okunması kalplere dokunuyor

Kuran okuyanın kalbi nurlanır
Manasını  anlayan gafletten uyanır
İslam dininin kutsal kitabı Kuran
Yolunu şaşırır ondan uzak duran

.........................................

                      

NAMAZ
Namaz  Yaratanın huzuruna durmaktır
Alemlerin Rabbi ile  diyalog kurmaktır
Müminin  miracı, Allaha yakarmasıdır
İslamın şartının şuuruna varmasıdır

Müslüman günde 5 vakit namaz kılacak
Ahirette ilk sorgumuz namazdan olacak
Namaz  müminin Allaha sığınması
Rabbi zikrederek gider kalbin pası

Huşu ile kılınan namaz bize huzur verir
Katılaşan kalp yumuşar mum gibi erir
Dünya hırsı ve telaşından uzaklaştırır
İmanın hazzı  ile Allaha yaklaştırır

Yönünü Kabeye dönerek  mümin
Allahı zikirle kalbini eder tatmin
Yaratılanları sever yaratandan ötürü
Kalbinde kalmazkötülüğün hiçbir türü

Sabah namazına kalkan kişi
Kısmeti artar, iyi gider her işi
Evrendeki nizamı tefekkür eder
Onda kalmaz hiçbir üzüntü  keder

Camilerde cemaatle kılınan namaz
Toplumu kaynaştırır,ayrılık komaz
Müminlerin kardeşliği burada görülür
Aralarında dayanışma,sevgi bağı örülür

Namaz İslam dinin direği denmiştir
Beş vakit Namaz kılan nefsini yenmiştir
Namazı Allahı görüyor gibi huşu ile kılmalı
Gönlümüzde huzurda olmanın sevinci olmalı



              ÖLÜM


Fani dünyada ölüm var
Herkes sırasını savar
Ölüm ayrılık ve acıdır
Arkadan ağlar dost ayar

Ölümden ötesi karanlık mezar
Melekler yaşarken amelleri yazar
Cenaze namazında kaç dostun olur
Kabrini garip iki amele kazar

Hayatta hayırlı işler yaptınsa
Dünyada kalıcı eser bıraktınsa
Ölüm senin için kurtuluştur
Kabrin nur olur imanı tatsınsa

Ölüm fani alemden ebediyete uçuş
Sanmayınız ki ölüm bir yok oluş
Yaradanın yeryüzündeki halifesi
İnsan ölümle cennete giden kuş

Hayat bize armağan, iyi yaşansın
Ölüm uzakta değil, belki son şansın
Ölüm hatırlamak hırsları gemler
İyilik yap ki seni alem hayırla ansın

…………………………………………..

                     SON   PEYGAMBER

 Fahri Kainat, Alemlerin övüncü, son peygamber
 Kutsal kitaplar geleceğinden veriyordu haber
 Daha çocukluğunda Muhammedülemin idin
 Güvenilir, doğru, örnek insan olarak bilinirdin

 Yetim olarak büyüyüp 40 yaşına gelmişti
 Cebrail ile Allahın vahyi kendine erişti
 Son peygamber olarak Allahın dinini yaydı
 Ondan önce insanlık cehalet ve karanlıktaydı
    
 622 yılında Müslümanlar Medine'ye hicret ettiler
 Ensar ve Muhacirler birbirlerine dost ve kardeştiler
 Müşriklerle Bedir, Uhut, Hendek savaşları yapıldı
 Mekke'nin fethi ile İslam galip olup hızla yayıldı

 Şefaat makamı, Makamı Mahmud sadece sana verildi
 Miraçta Cemallulllah ve öte alemler sana gösterildi
 Rabbimiz sen olmasaydın alemleri yaratmazdım buyurdu
 İlk müslüman sahabeler zamanın yıldızları oluyordu.
           
 Bedevi Araplardan örnek bir toplum meydana getirdin
 Fakirler ve mazlumlara sahip çıktın, acılarını dindirdin
 23 yıllık tebliğden sonra terki dünya ile kalpleri yaktın         
 Kuranı ve sünnetini biz ümmetine emanet bıraktın

Veda hutbesi 14 asır önceki İnsan hakları beyannamesi

Ki ondan evvel insan hakkının okunmuyordu esamesi

Allaha kul, sana layık ümmet olmak en büyük nimet
Rabbim bizlere bu şerefi ve onun şefaatini nasip et
 .............................................

EVRENDEKİ DÜZEN

Evrendeki düzene ahenge insan oluyor hayran
Güneşin doğuşu, batışı veriyor mu sana heyecan
Ağaçların çiçek açması,leyleğin aynı bacaya konması
Ne yazık kiminin bunları basit doğa vakası sanması

Her biri yörüngesinde dolanır milyarlarca seyyare
Mesafeler ışık yılı, kağnı bile sayılmaz teyyare
Karada denizde her canlı nasıl  rızkını buluyor
Çiçekler nasıl zamanında açıyor ve soluyor

Evrendeki harika nizam bize hatırlatır yaradanı
Düşün yaradılış gayeni,ahireti, boş sanma meydanı 
Evrene ibretle bak, tabiat kitabını bir oku doğruca
Bunları yaratan var, aklınla varırsın bu sonuca

Vücudumuz nasıl bir harika düşündünüz mü sizler
Kalbin vücuda kan pompalar ciğerlerin kan temizler
Beyin bir harika ki bilgisayar onun bir kötü taklidi
Anla tesadüf diyerek çözülmez bu nizamın kilidi

Milyarlarca insanın siması, parmak izi farklı
Düşünmek lazım bunda nasıl bir sır saklı
Planlı yaradılış var, tesadüf yok kâinatta
Kendiliğinden oluş diyerek diretme bu inatta

Yeni doğan her bir yavruya baktıkça insan şaşıyor
Anasının memesindeki sütü  biliyor, ona ulaşıyor
Her canlıya yaşaması için gerekli organ verilmiş
Neslinin devamı için kendine lazım olanı bilmiş


Akıllı planlı yaradılıştan başka izah akla yatmaz
Tesadüf, tabiat zırvalarını  akıllı kimse yutmaz
Gel kardeşim inadı bırak, aklının yolunu tut
Yaradılış gerçeğini kabul et, tesadüfü unut

Evrendeki düzene insan hayranlık duyar
Bunu düşünen anlar bir yüce yaratan var
Canlılar arasındaki yardımlaşmaya bak
Her birinin rızkı tam verilir muhakkak

Recep Karagöl

..

29 Haziran 2009

Esma-ül Hüsna- Allah'ın 99 İsmi

Esma-ül Hüsna- Allah'ın 99 İsmi
Allah'ın İsimleriTümünü Yasla
Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir. Allahü teâlânın Tirmizi’de bildirilen 99 ismi şunlardır:

1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı. Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah.

Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez. Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir.

2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.

3- Er-Rahîm: Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden.

4- El-Melik: Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.

5- El-Kuddûs: Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan.

6- Es-Selâm: Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran. Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden.

7- El-Mü’min: Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren.

8- El-Müheymin: Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan.

9- El-Azîz: İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen.

10- El-Cebbâr: Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen.

11- El-Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok.

12- El-Hâlık: Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden.

13- El-Bâri: Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan.

14- El-Musavvir: Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan.

15- El-Gaffâr: Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan.

16- El-Kahhâr: Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim.

17- El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden.

18- Er-Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.

19- El-Fettâh: Her türlü sıkıntıları gideren.

20- El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen.

21- El-Kâbıd: Dilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan.

22- El-Bâsıt: Dilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren.

23- El-Hâfıd: Kâfir ve facirleri alçaltan.

24- Er-Râfi: Şeref verip yükselten.

25- El-Mu’ız: Dilediğini aziz eden.

26- El-Müzil: Dilediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden.

27- Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden.

28- El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören.

29- El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi.

30- El-Adl: Mutlak adil, yerli yerinde yapan.

31- El-Lâtîf: Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan.

32- El-Habîr: Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan.

33- El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi.

34- El-Azîm: Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.

35- El-Gafûr: Affı, mağfireti bol.

36- Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren.

37- El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce.

38- El-Kebîr: Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.

39- El-Hafîz: Her şeyi koruyucu olan.

40- El-Mukît: Rızıkları yaratan.

41- El-Hasîb: Kulların hesabını en iyi gören.

42- El-Celîl: Celal ve azamet sahibi olan.

43- El-Kerîm: Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.

44- Er-Rakîb: Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran.

45- El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden.

46- El-Vâsi: Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.

47- El-Hakîm: Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.

48- El-Vedûd: İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan.

49- El-Mecîd: Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan.

50- El-Bâis: Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen.

51- Eş-Şehîd: Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan.

52- El-Hak: Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.

53- El-Vekîl: Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.

54- El-Kaviyy: Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.

55- El-Metîn: Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü.

56- El-Veliyy: Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden.

57- El-Hamîd: Her türlü hamd ve senaya layık olan.

58- El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.

59- El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan.

60- El-Muîd: Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.

61- El-Muhyî: İhya eden, yarattıklarına can veren.

62- El-Mümît: Her canlıya ölümü tattıran.

63- El-Hayy: Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan.

64- El-Kayyûm: Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan.

65- El-Vâcid: Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan.

66- El-Macîd: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan.

67- El-Vâhid: Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.

68- Es-Samed: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.

69- El-Kâdir: Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.

70- El-Muktedir: Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.

71- El-Mukaddim: Dilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan.

72- El-Muahhir: Dilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan.

73- El-Evvel: Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.

74- El-Âhir: Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.

75- Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen.

76- El-Bâtın: Aklın tasavvurundan gizli olan.

77- El-Vâlî: Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan.

78- El-Müteâlî: Son derece yüce olan.

79- El-Berr: İyilik ve ihsanı bol olan.

80- Et-Tevvâb: Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.

81- El-Müntekım: Asilerin, zalimlerin cezasını veren.

82- El-Afüvv: Affı çok olan, günahları mağfiret eden.

83- Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli.

84- Mâlik-ül Mülk: Mülkün, her varlığın sahibi.

85- Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.

86- El-Muksit: Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden, her işi birbirine uygun yapan.

87- El-Câmi: İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan.

88- El-Ganiyy: İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan.

89- El-Mugnî: Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.

90- El-Mâni: Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.

91- Ed-Dârr: Elem, zarar verenleri yaratan.

92- En-Nâfi: Fayda veren şeyleri yaratan.

93- En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.

94- El-Hâdî: Hidayet veren.

95- El-Bedî: Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan).

96- El-Bâkî: Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.

97- El-Vâris: Her şeyin asıl sahibi olan.

98- Er-Reşîd: İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.

99- Es-Sabûr: Ceza vermede, acele etmeyen.



11 Haziran 2009

Peygamberlere İndirilen Kutsal Kitaplar


Peygamberlere İndirilen Kutsal Kitaplar

İlahî kitaplar ALLAH kelamı olmak bakımından aralarında farklılık bulunmamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar.

a) Suhuf

Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, dar bir çevrede, küçük topluluklara, ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşmuş kü*çük kitap ve risalelere denilir. Kur'an-ı Kerîm'de Hz. İbrahim ve Musa’ya indi*rilen sayfalardan bahseden iki ayet vardır (en-Necm 53/36-37; el-A'la 87/14-19). Bunun dışında Kur'an'da ve mütevatir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Ebü Zer'den rivayet edilen bir zayıf hadise göre sayfaların sayısı 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir. Hz.Adem’e 10 sayfa, Hz.Şit’e 50 sayfa, Hz.İdris’e 30 sayfa, Hz.İbrahim’e 10 sayfa (bk. Süyütî, ed-Dürrü'l-mensür, VIII, 489; Alüsî, Rühu'l-meani, XV, 141-142). Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbir şey yoktur.

Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ve evrensel mesajlar içeren ilahî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an olmak üzere dört tanedir.

b) Tevrat

Tevrat İbranîce bir kelime olup "kanun, şeriat ve öğreti" anlamlarına gelir. Hz. Musa’ya indirilmiştir. Esfar-ı Hamse ve şeriat kitabı da denilen Tevrat, Ahd-i Atîk veya Ahd-i Kadîm'in (Eski Ahit) ilk ve en önemli bölümünü teşkil eder. Tevrat'ın aslının ALLAH kelamı ve peygamberine indirdiği kutsal bir kitabı olduğuna inanmak her müslümana farz olup, bunu inkar etmek kişiyi küfre düşürür. Çünkü Kur'an-ı Kerîm'de Tevrat'ın ALLAH'ın kutsal kitaplarından biri olduğu açıklanmıştır: "Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik..." (el-Maide 5/44).

Tevrat Hz. Musa aracılığıyla İsrailoğulları'na gönderilmiştir. Ancak onlar tarihte yaşadıkları kötü olaylar, maruz kaldıkları sürgünler ve esaretler sebebiyle Tevrat'ın ALLAH'tan gelen şeklini koruyamamışlardır. Tevrat'ın asıl nüshası kaybolunca, yahudi din bilginleri tarafından kaleme alınan Tevrat nüshaları ortaya çıkmıştır. Bugün elde mevcut olan Tevrat nüshaları çeşitli müdahalelere maruz kalmış, dolayısıyla ilahî kitap olma özelliğini önemli ölçüde yitirmiştir.

c) Zebur

Kelime olarak "yazılı şey ve kitap" anlamına gelen Zebur, Hz. Davud'a indirilmiş olan ilahî kitabın adıdır. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyurulur:

"...Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davud'a da Zebur'u, verdik" (el-İsra 17/55).

Zebur, ilahî kitapların en küçüğü olup, yeni dinî hükümler getirmemiştir. Bugün elde mevcut olan Zebur nüshaları, lirik söyleyiş ve ilahîlerden, ALLAH'a övgü ve hikmetli sözlerden ve birtakım nasihatlardan meydana gelmiştir. Eski Ahid'de yer alan Mezmurlar'ın bir kısmının Hz. Davud'a verilen Zebur olduğu kabul edilmektedir.

d) İncil

İncil kelime olarak "müjde" anlamına gelir. Hz. İsa aracılığıyla İsrailoğulları'na indirilmiştir: "Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygam*berlerin izleri üzerinde, Meryem oğlu İsa’yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat’ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik" (el-Maide 5/46).

İncil’e, ALLAH'tan Hz. İsa’ya indirildiği şekliyle inanmak imanın gereklerindendir. Fakat bugün İncil'in orijinal metni de diğer bozulmuş kitaplar gibi elde yoktur. Bozulmuş ve insanlar tarafından müdahaleye maruz kalmış şekli vardır. İncil Ahd-i Cedîd (Yeni Ahit) denilen Hristiyan kutsal kitabının ilk bölümünü teşkil eder.

Bir müslümana önceki kutsal kitaplarda bulunan bir hususun haber verilmesi durumunda eğer bu husus, Kur'an ve sahih hadislerdeki bilgilere uygunsa kabul edilir; değilse reddedilir. Ayet ve hadislerde hiç bahsedilmiyor ve İslam'ın temel prensiplerine de zıt düşmüyorsa Hz. Peygamber'in şu tavsiyesi doğrultusunda hareket edilir: "Ehl-i kitabı tasdik de etmeyin, tekzip de (yalanlamayın). Biz ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim'e indirilene inandık deyin" (Buharî, "Tefsîr", süre: 2/11; "İ'tisam", 25).

e) Kur'an

ALLAH tarafından gönderilen ilahî kitapların sonuncusu olan Kur'an-ı Kerîm, son peygamber Hz. Muhammed'e indirilmiştir. Sözlükte "toplamak, okumak, bir araya getirmek" anlamına gelen Kur'an terim olarak şöyle tarif edilir:

"Hz. Peygamber'e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz'den bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı ilahî kelamdır". Bu tarifte bazı hususlar göze çarpmaktadır: "Peygambere indirilen" derken Hz. Muhammed kastedilmektedir. "Tevatür yoluyla nakledilmiş olan" derken, her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkansız gördüğü bir topluluk tarafından nakledildiği ve nesilden nesile böyle geçtiği için onun, ALLAH'a ait oluşunun kesinliği ifade edilmektedir. "Okunmasıyla ibadet edilen" derken de, okumanın ibadet olduğuna, namaz ibadetinde vahyedilen metnin okunması gerektiğine ve Kur’an tercümelerinin namazda okunmasının caiz ve geçerli olmadığına işaret edilmektedir.

Kur'an'ın Nüzulü

Kur'an-ı Kerîm, ALLAH Teala'dan Hz. Peygamber'e Cebrail aracılığıyla ve vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenebilmesi, kısa zamanda etrafa yayılması, manasının kolaylıkla anlaşılması, zihinlerde ve akıllarda derece derece bir gelişme ve alıştırma sağlaması, inançların ve değer yargılarının yavaş yavaş güçlenip kökleşmesi vb. sebeplerle, o bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık 25 senede, bölümler halinde indirilmiştir. Yüce ALLAH Kur'an'ın bir defada toptan indirilmeyişinin sebebini şöyle açıklamaktadır:

"İnkar edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu tane tane okuduk" (el-Furkan 25/32)

Ayetler doğrudan doğruya indiği gibi, çoğunlukla meydana gelen bir olayın hemen sonrasında olayı çözümlemek ve sorulan soruları cevaplamak için inerdi ki, ayetin inmesine sebep olan olay veya soruya "sebeb-i nüzul" (iniş sebebi) denilir.

Kur'an-ı Kerîm kendisinin, bir ayette ramazan ayında, bir başka ayette mübarek bir gecede, bir diğerinde de Kadir gecesinde inmeye başladığını haber vermektedir (bk. el-Bakara 2/185; ed-Duhan 44/1-3; el-Kadr 97/1). Kadir gecesinin ramazan ayında mübarek bir gece olduğu göz önünde tutulursa, ayetler arasında bir çelişkinin de bulunmadığı anlaşılacaktır.

--

20 Mayıs 2009

Belkide birdaha çekilemeyecek anlık fotoğrafllar-Gerçekten Muhteşem

BEBEK

ANLAYIS

SESSIZLIK

ASK ICIN

GOZYASI

YUZ

KALP

YENICAMI

ILETISIM

URFA'DA DIRILIS

ALLAH

GUVEN

YE KURKUM YE

PAMUK PRENSES

KELEBEK VADISI

SU

KEDI

KUTSAL BALIKLAR

HILAL

NAMAZ

MAVI DOSTLUK

FINALE DOGRU

TUZ GOLUNDE GUN BATIMI

TSUNAMI GIBI...

MAVI

ISTE OLUDENIZ

KEFKEN PEMBE KAYALAR

DOKUNMAYIN KEYFIME

UCACAKSIN

OLUDENIZ - FETHIYE

TATILCI

GUNBATIMI SILUETLERI

1 ATIS 1 YTL

YILDIZLAR

INEBOLU EVLERI

PAMUK

PATLAMA ANI

OSS

YASAMAK

MEZARLIK

OZGURLUK

NOHUT

KURU

BISIKLET

SIGARA

ESARETIN BEDELI

GOLGE

SIGARA ICILMEZ

BURSA ULUCAMI

SAKLAMBAC

PERSPEKTIF

OK YILANI

SU YILANI

YAZIN RENKLERI

ACILIN ULEYNN

HAAAM

KARAGOL YAYLASI

SARIKIZ

DIKENLI KELER

YUMURTA

DARAGACI

INTIHAR SUSU

MUZIK

SERENDER

Sizde Beğendiğiniz e-postaları, kendi eserlerinizi, ilanlarınızı veya bizimle paylaşmak istediklerinizi naturelist@gmail.com mail adresine yollayabilirsiniz..

Reklammatik'le Reklam İzle sen de kazan!

Hostinginizi Alın Bir Villa Sahibi Olun

SüperTeklif'e üye ol, sen de kazan!

Hz.Muhammed_Tolstoy_Gizlenen_Kitap İNDİRR

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali