13 Temmuz 2010

Şehid Olanlar Allah'ın Sevgili Kullarıdır..- 2

2.BÖLÜM

Firavn, başcasus ve Yahudi ajan Salome'nin getirdiği raporlarla sarayda Musa'nın taraftarları olduğuna kani olmuştu. Şehirdeki asilerden(!) çok, saraydakilere yoğunlaşması gerektiğine karar verip bu yönde güvendiği adamlarına talimatlar verdi. Sonra da geniş koridorlardan geçip aile fertlerinin odalarının olduğu bölüme yöneldi. Koridor başlarındaki nöbetçiler onu askerce selamlıyor, sivil görevliler iki büklüm olup tazim ediyor, korkudan olsa gerek yüzüne bakmamaya özen gösteriyorlardı. Hiçbirine aldırış etmeyen Firavn ise eşi Asiye'nin aklına uyup Musa'yı zamanında öldürmeyişine veryansın ediyordu. Daha kendi odasının olduğu koridor başında görülmüştü ki; uşakları altından yapılmış kapısının çift kanadını açıp rükû halinde kenara çekildiler. Koşar adım odasına girerken yüzlerine bakmaksızın ama acele ses tonuyla "Tez kızımı ve eşim Asiye'yi çağırın" dedi. Tüm uşaklar yek seda "Emredersiniz Efendi Hazretleri" derken altın kapının bir kanadını bir uşak, diğerini bir başka uşak rükû hallerini bozmaksızın kapadılar.

Firavn kızı ve Asiye Hatunu beklerken boydan boya camlı pencerenin önüne geçip Mısır ülkesini seyre başladı. Bir eli sakalında, diğer eli sakalını sıvazlayan elinin dirseği altında düşünüyor, alması gereken tedbirleri gözden geçiriyordu. İş ciddiydi… O ülkenin varoşlarındaki hücre evlerle meşgulken Musa'nın taraftarları sarayına sızmış en gizli dehlizleri deşifre olmuştu. Musa birkaç adamıyla kıyafet değiştirip bu dehlizlerden saraya girer, bal gibi de kendisine suikast yapabilirdi..! Buna bile gerek yok her kimse saraydaki asiler, yemeğine/şarabına zehir koyabilirlerdi. Titredi birden..! Düşünmesi bile korkunçtu… Artık düşünmüyor, vehim kuşunu beynindeki her bir damara konduruyordu... İşin en kötü yanı, saraydaki Musa taraftarlarının tüm bilgileri Musa'ya ulaştırıyor olmalarıydı. Böylelikle Musa gerekli tedbirleri ondan hep bir adım önde alıyordu. Demek ki; ilk iş saraydaki asileri bulup yok etmeliydi.

Düşüncelerini içeri giren şımarık bir kız dağıttı. "Babacığım" diye içeri dalan Firavunun şımarık kızıydı bu. Arkasında onlarca nedimeyle dalmıştı odaya. Nedimeler yerlere kapanıp selamlarken Firavn "Defolun" diye höykürüp kovdu hepsini. Nedimeler panikle odadan çıkışırken Asiye Hatun odaya yalnız girdi. Aslında onu da hizmetçi ve nedimeleri vardı ama o yanında gezdirtmezdi. Onun girmesiyle odadaki Firavn kibri ve genç kızın şımarıklığı asalete, terbiyeye boğuldu. "Beni istemişsiniz" dedi. Firavn önce ikisini de zümrüt ve yakutlarla bezenmiş sedire oturttu. Sonra da Yahudi ajan Salome ve saray başcasusunun anlattıklarını, sarayda Musa'ya inanan hainler(!) olduğunu, işin ciddiyet ve tehlikesini uzun uzun anlatıp tavsiyelerde bulundu.

Endişelendi Asiye. Endişelenmekte de haklıydı; çünkü kocasının saraydaki dindaşlarını elegeçirmesi halinde neler yapabileceğini herkesten iyi o biliyordu. Duygularını bastırmaya çalışarak Firavunu can kulağıyla dinledi. Zira ne kadar bilgiye sahip oldukları önemliydi. Bir an Firavunun yanılıyor olduğu veya fazla büyütmemesi yönünde cümleler kurmaya çalıştı ama vazgeçti. Firavn şüphelenebilirdi. Hem Musa (as) peygamber olduğundan beri Firavn kendisini suçlar, zamanında öldürtmediği ve evlatlık aldığı için iğneli sözler sarf ederdi. Bu yüzden sadece "Haklısınız. Çok dikkatli olmalıyız. Bu saray bile emniyetli değil" dedi. Firavn bu sözleri duymaktan hoşnut olsa da Asiye Hatun müminler olarak dikkatli olmaları gerektiğini kinaye etmişti.

Firavn meramını anlattığına kani olup son uyarıları da yaptıktan sonra odadan çıktı. Asiye Hatun da vakit kaybetmeden odadan çıkmıştı ki kendisini bir manga asker karşıladı. Haliyle şaşırdı. Azarlayan bir tonla manga komutanına "ne münasebet" dedi. Manga komutanı büyük bir saygıyla "Firavn Efendimiz kesin talimat verdi. Bir an yanınızdan ayrılmayacak sizi koruyacağız." Kocasının sözünün kendi sözünde daha çok geçeceğini bildiğinden üstelemedi. Maşita Sultanın odasına gidecekti. Vazgeçti, kendi odasına gitti. Nedimesine Maşita Sultanı çağırmasını söyledi.

Maşita Sultan az sonra odasındaydı. Koridorlardaki güvenlik tedbirlerinin arttırılışı onun da dikkatini çekmişti. Bu sebeple odaya girer girmez bir kraliçeden çok Müslüman kardeş samimiyetiyle "Neler oluyor hanımefendi?" diye sordu.

Asiye Hatun ile saraydaki Müslümanlar baş başa kaldıklarında piramit hiyerarşisinden öte iman sıcaklığıyla samimi diyalog kurar, başkalarının yanında saray bürokrasisini uygularlardı. Zaten sarayda bir elin parmaklarından az mümin vardı. Bunlar; Asiye Hatun, Firavn ailesinden biri, Firavunun haznedarı Hızkıl ve Hızkıl'ın eşi Maşita Sultan…(1)

Asiye, Maşita'nın sorusuna içten ama üzüntülü bir tebessümle cevap verdi önce. Ardından direk konuya girdi; "Firavn sarayda Musa Kelimullaha inananların olduğunu öğrenmiş."

Maşita: "Nee!" diyerek korkuyla elini avucunun içiyle kapadı kendi sesini kesmek istercesine…. Şok olmuştu çünkü.

Onun korkusunu gidermek için, "Yoo, Yoo! Kimler olduğunu bilmiyor. Sadece birilerinin PTAH (2) dehlizini kullandığının bilgisi kendisine ulaşmış. Kesin bilgileri yok ama 'dehlizler kullanılıyorsa bu saraydan birilerinin işidir' diyor. Şu şeytan başcasus da onu bu konuda ikna etmiş" dedi Asiye Hatun.

Maşita: İyi ama dehlizleri kullandığımızı nerden öğrenmişler. Girip çıkarken görselerdi bizi o an yakalarlardı.

Asiye Hatun: Nerden olacak. Yahudi hain Salome birimizi dehlize kadar takip etmeyi başarmış. Gerçi o dehlizi bilmiyor ama "Musa'nın evlerinden çıkan birini falan yere kadar takip ettim" deyince başcasus işkillenmiş. İrdeleyince de Ptah dehlizinin kullanıldığını anlamış.

Maşita: O kadar dedik Salomeyi birkaç genç kendini feda edip sustursun diye...

Asiye Hatun: İyi ama tanımadığımız bir hain tanıdığımız bir hainden daha çok zarar verir...

Maşita: Nasıl yani?

Asiye Hatun: Salome susturulsaydı yerini başka biri dolduracaktı. Şehirdeki kardeşlerimiz onu tanıdığı için tedbirlerini alabiliyor. Tanımadığına karşı nasıl tedbir alacaksın peki?

Maşita: O da doğru ya.. Peki, bundan sonra ne yapacağız?

Asiye Hatun: Bu iş soğuyuncaya kadar ne olursa olsun dehlizleri kullanmayacağız. Firavn bahsetmedi ama dehlizlere adamlarını mutlaka yerleştirmiştir. Suçüstü yapmak isteyecektir. İlk fırsatta şehirdeki kardeşlere son gelişmeleri iletiriz. Sarayda tek gezemem artık. Gördüğün gibi sözde beni korumak için bir manga asker her yerde arkamda olacak. Biz de saray işleri hariç bir araya gelmemeye özen gösterelim. Sen şimdi git eşin Hızkıl ve diğer kardeşe de durumu anlat.

Maşita hemen Hanımefendi deyip doğrulacakken Asiye bir şey hatırlamışçasına, "Bak Maşita bizi neyin beklediğini bilmemiz lazım. Allah imanlarımızı sınayacaktır. Firavn gün gelir de her şeyi öğrenirse sadece bize değil, değer verdiğimiz her şeye kıyar. Bütün bir Mısır halkı onun tahtındaki bir çivi kadar değerli değildir. Biz yerlerin, göklerin Rabbine, Efendiler Efendisine iman ettik. Bu imandan kimse bizi çeviremesin.

Maşita: (Ağlamaklı) Hanımım ben sadece Allah'ın kuluyum. Musa'nın Allah'ın kelimi olduğuna şehadet ederim. Ne siz, ne eşim, ne yavrularım, dünyadaki hiçbir şey Musa'dan, Musa'nın dininden, Musa'nın Rabbinden daha nazdar değildir. Benim tek korkum bu iman üzere ölememektir. Dindaşlarım en onulmaz belalara müptela iken inşallah kendimden korkmam. Şu piramitlerin inşasında heder olan canlar bile tek başına beni firavuni düzenden beri tutmaya yeter.

Asiye Hatun: Allah sana merhamet etsin. Hadi şimdi git, dedikten sonra Maşita odadan çıktı.

Şirk ile kokuşmuş bir sarayda 4 Mümin bataklıktaki 4 gül, zifiri gecedeki 4 nurlu yıldız idi. Fazla değil sayılı 3–5 gün sonra Maşita yüreğinden dökülen iman sedasını şehadetle tastikleyecek, geniş günde var, darda yoklara kadın başına haykıracaktı "Firavuni düzenlere sessiz kalanlar heyy! İzzet ve şeref, ar ve namus daha dün konuştuğunuz şehadet iklimini kapıya dayanınca, vurunca can evinden teneffüs etmektir bahadırca"

Dipnotlar :
1-İbn-i abbas ( ibn-i kesir)
2-Artist ve madencileri tanrısı
3-Faydalanılan diğer kaynaklar:
A-İbn-i Kesir
B-Hz. Adem'den Son Peygambere Peygamberler Tarihi- Ahmet Cemil Akıncı


Kaynak...: Ziya Çevlik (inzar Dergisi 39. Sayı

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali