Psikoloji üzerine doktora yapmış olan ve şimdi de sinirbilimi üzerine çalışan Dr. Nebal el-Anbar müslüman oldu.
Fransa’da yaşayan Suudi doktor kadın, Fransız bir profesörün İslam’ı seçmesine vesile oldu.
Psikoloji üzerine doktora yapmış olan ve şimdi de sinirbilimi üzerine çalışan Dr. Nebal el-Anbar Paris’te 10 yıldan beri çalışıyor.
Dinine sıkı sıkıya bağlı bir Müslüman kadın olan Nebal, İslam’ı iş arkadaşları arasında yaymak için de elinden geleni yapıyor. Boş kaldığı tüm zamanlarda Kur’an ayetlerinin fotokopilerini alıp gayr-i müslim arkadaşlarına dağıtan Dr. Nebal, onlarında kendisine merakla sorular sorduğunu da bildiriyor.
Çabaların ilk meyvesi
Nebal’in Fransız iş arkadaşlarından 48 yaşındaki Prof. Dardennes Roland da Riyad’a yaptığı bir seyahatte uğradığı Davet Merkezi’nde Müslüman oldu.
Paris Descartes Üniversitesi’nde Psikiyatri dalında profesör olan Dr. Dardennes – şimdiki ismiyle Şerif – Engelli Araştırmaları Prens Selman Merkezi’nin düzenlediği tıbbi bir konferansta İslam’la nasıl şereflendiğini anlattı.
Medya İslam'a karşı önyargılı
Önceleri sadece Fransız gazetelerindeki önyargılı şiddet haberlerinden İslam hakkında fikir sahibi olduğunu belirten Şerif, Dr. Nebal ile tanıştıktan ve onun dinine olan güçlü imanını, ibadetlerini ve günlük yaşantısını gördükten sonra ise yanlı medyanın yazıp çizdiklerinin ona hiçbir anlam ifade etmediğini söyledi.
Medyanın her toplumda görülebilecek aşırı uçları ve onarlın yaptığı şiddet eylemlerini merkeze alarak İslam hakkında yanlış görüşler beyan etmesini artık kabul edilemez bulduğunu ifade eden Profesör Şerif, Müslüman olma sürecinde ise Dr. Nebal’in iş yoğunluğunda bile ibadetlerinden geri kalmamasının kendisine İslam’ı daha tarafsız öğrenme konusunda ilham kaynağı olduğunu belirtti.
İslam’ın batıda maneviyattan yoksun bir siyasi hareket olarak gösterildiğini kaydeden Prof. Şerif, Dr. Nebal gibi insanların ise bunu çürüttüğünü söyledi ve İslami yaşam tarzının – günlük beş vakit namaz, Kur’an okumak ve Ramazan’da oruç tutmak – kendisini hem etkilediğini hem de İslam’a girmesine vesile olduğunu belirtti.
Ayrıca Suudi Arabistan’da insanların cemaatle namaz kılarken gösterdiği kibarlık ve tevazunun da kendisini çok etkilediğini belirten Şerif, daha önce Müslümanların günlük ibadetler yaptığını bilmediğini ve bu ibadetlerin hem derin bir maneviyat içermesi hem de günlük hayatla bu kadar irtibatlı olabilmesinin ise kendisini oldukça şaşırttığını ifade etti.
İslam’a geçmeden bir gün önceki gecede hissettiklerini anlatacak kelime bulamadığını söyleyen Şerif, en büyük korkusunun ise - neyse ki bunun doğru olmadığı kendisine daha sonra öğretilmiş - İslam’a geçmeden önce Kur’an’ı orjinal metninden okuma zorunluluğu olduğunu ifade etti.
Şimdi sıra ailesinde
Hıristiyan bir ailede doğan Şerif’in şimdiki arzusu ise Japon annesi, Fransız babası, 12 ve 15 yaşlarındaki kızlarına İslam’ı anlatmak. Şerif’in anlattığına göre, babası farklı dinler üzerinde çalışma yapmış birisi ve İslam hakkında sahip olduğu önyargıları kendisiyle mantıklı bir şekilde tartışıldığında bir kenara bırakabilecek bir mizaca sahip. Profesör, bu yüzden babasına İslam’ın gizemli ve manevi yönlerini anlatmak için sabırsızlandığını söylüyor.
'İnsanlık denizinde küçük bir damla'
Prof. Şerif’in Mekke yolculuğu ise tam anlamıyla eşsizmiş. Daha önce de Kabe hakkında belgeseller izlediğini, dolayısıyla belli bir fikre sahip olduğunu belirten Şerif, ancak hac tecrübesini bilfiil yaşamanın ise hepsinden çok daha farklı bir deneyim olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:
‘Kabe’nin yanındayken kendimi insanlık denizinin küçük bir damlası gibi hissettim.’
http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=5360
____________________________________________________________________________________________
KERPİÇ EVLER İÇİN GELDİ MÜSLÜMAN OLDU
Malatya'ya kerpiç evlerle ilgili bir araştırma yapmak üzere gelen ABD'li üniversite öğrencisi genç, gittiği bir camide imamın İslam'ı anlatması sonucu Müslüman oldu.
ABD'li genç Austin Hawkins (22), yaptığı açıklamada, University Of British Columbia'da mimarlık eğitimi aldığını, Malatya'ya kerpiç evlerle ilgili bir araştırma yapmak üzere geldiğini belirtti. Austin Hawkins, 3 gün önce gittiği Battalgazi ilçesindeki Ak Minare Camisi'nin imamı Gazi İşler'in kendisine İslam'ı anlattığını ve bunun üzerine, çok etkilenerek Müslüman olduğunu belirtti.
Hawkins, şöyle konuştu:
''Malatya'ya geldiğimden bu yana araştırdığım evler, mimarı yapı ve toplum içinde İslam'ın yansımalarını görüyordum. Memleketimde de İslam'ı kabul etmiş insanlar var. Fakat İslam'ın detaylarını bu kadar bize bildirecek kimse yoktu. İslam Türkiye'de ve Malatya'da hem sanata yansımış hem topluma yansımış. Bir taraftan da beni etkileyen Hazreti Muhammed, son peygamber. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçti. Müslümanlar arasında daha önceki peygamberlere de hürmet var.''
Malatya'nın ilk yerleşim yeri de olan Battalgazi ilçesine gittiğini ifade eden Hawkins, şöyle konuştu:
''Bu ilçede bütün tarihi mekanları gezmedim. Sadece Gazi hoca ile tanıştığım Ak Minare Camisi'ne gittim. Gazi hocayı dikkatli, açık, net, sıcak kanlı gördüm.
Daha önce herhangi bir dine inanmıyordum, Allah'a inancım da yoktu, ancak belleğimin altında ve yüreğimde bir ışık yanıp sönüyordu, onu arıyordum. İslam'ı kabul ettim.''
Ramazan ayının insanı yeniden yapılandırdığını belirten Hawkins, ''İnsan ne kadar mutlu oluyor. Arkadaşlarınla birlikte iftarda yiyorsun, içiyorsun. Birliktelik oluşuyor'' dedi.
Ak Minare Camisi'nin imamı Gazi İşler de 3 gün önce ikindi namazından sonra camiye gelen Austin Hawkins'i bir misafir olarak gördüğünü ve ilgilendiğini belirtti. AA
http://www.cafesiyaset.com/haber/20090830/Kerpic-evler-icin-geldi-musluman-oldu.php
_________________________________________________________________________________________________________________________________
Müslüman oldu Avrupa'yı salladıHak ve iyiliği ararken İslam'la şereflenen Dr. Lina Larsen, Avrupa Müslümanlarının ilk müftüsü oldu.
Hıristiyan olarak doğdu. Pek çok batılı gibi İslam adında bir dini ne duydu ne de okudu. Belirli bir zaman sonrasında, yenir bir din arayışına girdi. İstediği karşılıksız hoşgörü, rahmet ve hayırda bulunmayı öğütleyen bir dindi. Batıda toplumunda insanlığın öldüğü düşüncesiyle yenidünyalara yolculuklar yaptı. Hak ve iyiliği ararken İslam'la şereflendi.
"İSLAMI SEÇMEMDE EN BÜYÜK ROL KOMŞUMUN"
Dr. Lina Larsen İslam'ı nasıl seçtiğini şöyle anlatıyor: “Aynı sokakta oturduğumuz bir Müslüman komşumuz vardı. İnsanlara iyilikler yapar, onları insani düşüncelere ve ilişkilere sevk ederdi. Bir gün ona, ‘ Seni bu tür insanlara yardım etmeye sevk eden güç nedir?'diye sordum.‘ Dinim bana bunu emrediyor' cevabını alınca İslam dinini araştırmaya başladım. Henüz 28 yaşlarında bir gençtim. Kuran-ı ve Peygamber (s.v)'in hadislerini okuduğum ilk gün bu dine girmem gerektiğini düşündüm. Böylelikle de Müslüman oldum.”
DÜNYADA İLK OLACAK BİR BAŞARI ÖRNEĞİ
Kendisini İslami bilgilere adayıp İslam dinini iyi bir şekilde öğrendi. Müslüman olduktan sonra dünyada ilk olabilecek bir başarıya imza atarak, Norveç İslam Meclis başkanlığını yapan Larsen, ayrıca Avrupa'da Müslümanların ilk kadın müftüsü unvanını da aldı.
"SEBEP NE OLURSA OLSUN BAŞÖRTÜSÜ ÇIKARTILMAMALI"
Larsen, ne olursa olsun başörtüsünün çıkarılmasına karşı olduğunu ifade ederek, “Mümin kadını diğerlerinden ayıran özellik” olarak nitelendiriyor. Müslüman olduktan sonra başörtüsünü hiç çıkarmadığını belirten Larsen bazılarının zor durumda kalındığında başörtüsünün çıkarılabileceği yönünde verdikleri fetvalara da inanmadığını vurguladı.
BAŞÖRTÜSÜ TAKMAYANLARLA BAŞÖRTÜSÜ DİYALOGU
Dr. Larsen'i ön plana çıkaran bir başka gelişme ise, “Başörtüsü Takmayanlarla Başörtüsü Diyalogu” isimli kitabının gördüğü yoğun ilgi oldu. Norveç ve Avrupa'nın genelinde 5 milyon satan kitap, ayrıca birçok dile de tercüme edildi. Kitap ayrıca, Avrupa'da yayımlanan İslami içerikli kitaplar arasında ilk sıradaki yerini aldı. Norveç televizyon ve radyoları haftalık “İslam nedir?” isimli programı hazırlayıp sunması için Dr. Larsen'e sürekli davetlerde bulunuyor.
http://www.livehaber.com/haber.asp?id=16554
____________________________________________________________________________________________________________________________________--
Doğum gününde Müslüman oldu
Türkiye'ye gelen Ukraynalı turist doğum gününde Müslüman oldu.
Ukraynalı 37 yaşındaki Tatıana Lipatova, tatil için geldiği Düzce'nin Akçakoca İlçesi'nde doğum gününde Müslüman oldu.
Denpropetrovsk kentinde oturan ve özel bir şirkette personel şefi olarak çalışan Lipatova, 19 Temmuz'a tatil için Akçakoca'ya geldi. Oturduğu adığı kentteki Türk aileler nedeniyle daha önce İslam dinine ilgi duyan Lipatova, Akçakoca'da Müslüman olmaya karar verdi. İlçe Müftülüğü'ne başvuran Lipatova, müftü Hasan Erdoğan ile birlikte Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. Daha önce Ortodoks Hristiyan olan Lipatova, ülkesine döner dönmez Atatürk'ün annesinin ismi olan Zübeyde ismi ve `secde etmek' anlamına gelen `Tanay' soyadını almak için gerekli başvuruları yapacağını söyledi.
Ülkesine 13 Eylül'de döneceğini belirten Lipatova, daha çok Müslüman'ın yaşadığı Baxehisaray kasabasına taşınacağını söyledi. Ukrayna'da tanıdığı Türk aileler olduğunu ve onlar sayesinde İslam dinine ilgi duyduğunu anlatan Lipatova, "Burada da araştırma yaptım, kitaplar okudum ve Müslüman olmaya karar verdim. Özellikle doğum günümü seçtim. Böylece Müslüman olarak yeniden doğdum. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Müslümanlığı daha içten yaşamak istiyorum" dedi.
Lipatova'ya, Müslüman olduğuna dair hazırlanan İhtida Belgesi ile birlikte Kuran-ı Kerim de hediye eden Akçakoca Müftüsü Hasan Erdoğan ise, son 1 yılda 4 yabancı uyruklu kişinin Müslüman olduğunu söyledi.
http://www.haber3.com/dogum-gununde-musluman-oldu---500105h.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder