27 Eylül 2009

Silah Biyolojik Olunca Mermisi GDO ve Virüs Oluyor

SİLAH  BİYOLOJİK  OLUNCA  MERMİSİ  GENETİĞİ  DEĞİŞTİRİLMİŞ  ORGANİZMA ( GDO )  VE  VİRÜS 
 
Önce  kene  çıktı  ortaya. Bir  yapıştı  pir  yapıştı. Bulaştırdığı  Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)  ile  her  yaz  kayıplar  vermemize  neden  oldu. Türkiye  başta  olmak  üzere  Afrika, Asya, Balkanlar  ve  Ortadoğu’da  30’dan  fazla  ülkeyi  tehdit  eden  bu  hastalığın  tedavisi  henüz  bilinmiyor  ve  bu  da  demek  oluyor  ki  kayıplar  daha  da  olacak. Sonra  kuş  gribi  tuttu  yakamızdan. Tavuk, yumurta yiyemez  olduk. İtlaf  çukurlarında  canlı canlı  yaktılar  zavallı  hayvanları. Yok  kuş  sürüleriyle  yayıldı, yok  ekolojik  dengeden  kaynaklandı …. Ve  sonra  domuz  gribi  havası  esmeye  başladı. Ülkemizde  pek  sık  rastlanılmasa  da  mikrop  çok  büyük  bir  tehdit  oluşturuyor. Ve  nihayet  şimdi  de  Genetiği  Değiştirilmiş  Organizmalar ( GDO )  ile  hedef  tahtasındayız. Hükümetimizin  genetiği  değiştirilmiş  bitkilerin  satın  alınmasına  kapıyı  aralaması, halkımızı  gelecek  korkusuyla  karşı  karşıya  bıraktı. İnşallah bu  kadarıyla  kalır  her  şey. Yeni  virüsler  ve  mikroplar  çıkmaz  pusularından.

Verimli  topraklarımıza  sahip  olmak, sıcak  denizlerimize  ulaşmak, madenlerimizi  sömürmek  ve  gücümüzü  kullanmak  asırlardan  beri  diğer  devletlerin  ağzının  suyunu  akıttığı  bir  gerçektir. Bunun  için  nice  savaşlar  yapıldı  ve nice  şehitler  verildi. Ancak  göğüs  göğüse  çarpışmak  eskilerde  kaldı. Şimdi  şeytan  gibi  arkadan  yaklaşıyor  bu  eli  kanlı  güçler. Laboratuarlarda  geliştirilen  bakteri, virüs, mikrobik  toksinler  vb.  biyolojik  ajanlar,  gönderildiği  ülkenin  insanlarını  hastalıktan  kırıp  geçiriyor.

Kırım  Kongo  Kanamalı  Ateşi ( KKKA ), Kuş  gribi , Domuz  gribi  vb  son  dönemlerde  bir  takım  biyolojik  silahlarla  ülkemizin  çökertilmeye  çalışıldığı  iddiaları  kol  geziyor. Artık  bu  iddialara  kimimiz  inanıyoruz  kimimiz  inanmıyoruz.
 
1925  Cenevre  Protokolüne  göre  biyolojik  ve  kimyasal  silah  kullanımı  tüm  Dünya’da  yasak. Ancak  iddialara  göre  en  az  17  ülkenin  elinde  bu  tür  silahları  var  ve  hatta  zaman  zaman  da   kullanmaktan  çekinmiyorlar.

Ülkemizi vurmak için emperyalist güçlerin silah  kolleksiyonlarından  biri  de  GDO’lar. Hükümetimizin  genetiği  değiştirilmiş  bitkilerin  üretimine  ve  pazarlanmasına  kapıyı  aralaması, halkımıza  gelecekte  geri  dönüşü  imkansız  felaketler  yol  açacaktır. Çünkü  bu  tasarı  kesinleşirse  bioteknoloji  şirketleri ,  “Ürün  çeşitliliği  artıyor, tarım  ilacına  gerek  kalmıyor, gıdanın  besleyiciliği  artıyor, tarıma  yapılamayan  alanlarda  bile  uygulanabiliyor, ürün  verimi  10  kat  artıyor “  vb.  yalanlarıyla  çiftçilerimize  GDO’ lu  tohumları  daha  rahat  satacak  ve verimli  topraklarımıza  bazı  özellikleri  değiştirilen  bu  bitkiler  ekilecek. Peki  sonra  ne  olacak?

İnsanlara etkileri  ; Allerjik  hastalıklar  ortaya  çıkacak, hastalıklara  vücudun  direnci  zayıflayacak, insanlar daha kolay hasta olacak  ve  en  önemlisi  insanları  kısırlaştıracak.

Doğaya etkileri     ; Organik  tarım  tehdit  edilecek, uzaklığı  ne  olursa  olsun  rüzgarlar  ve  tozlaşma  yoluyla  organik  bitkilerin  genetiğini  değiştirecek. GDO’ lu  tohumlarla   tarım  yapılan  alanlardaki  haşereleri  yiyen  kuşların  türü  tükenecek.

Sanki  verimliliği  arttırmak  ve  tarımsal  mücadele  ilaçlarının  kullanımını  azaltmaya  yönelik  başka  teknoloji  kalmadı  mı  ki  ille  de  GDO’ lu  tohumlar???

GDO’ lu  tohumları  onlar  üretiyor, biz  de  satın  alıyoruz

GDO’ lu  tohumların  ekimi  25  ülkede  125  milyon  hektarlık  alanda  yapılıyor. En  son  Mısır  da  bu  ülkeler  arasına  katıldı. Şimdi  ülkemiz  de  bu  yolda  koşturulmaya  çalışılıyor. Durum  o  kadar  trajikomik  ki; organik  pamuk, mısır  ve  yağlı  tohumlarımızı  ABD  ve  İsrail’e  satıyoruz, tarımsal  verimlilik  yalanlarına  inanarak  onlardan  GDO’ lu  tohumları  almak  için  can  atıyoruz. Hatta  İsrail’e  bu  iş  için  milyonlarca  dolar  ödüyoruz. Tazmanya  bile  GDO  projesini iptal  etti, Yunanistan  ABD’ nin  ürettiği  GDO’ lu  mısırların  alım  yasağını  2  yıl  uzattı. Japonya, Güney  Kore, Yeni  Zelanda  ile  çok  sayıda  AB  ülkesi  ve  bazı  Afrika  ülkelerinde  GDO’lu  ürünler  yasaklandı  veya  çok  katı  sınırlamalar  getirildi.


“ Ürün  çeşitliliği  artıyormuş, tarım  ilacına  gerek  kalmıyormuş, gıdanın  besleyiciliği  artıyormuş, tarıma  uygun  olmayan  alanlarda  bile  uygulanabiliyormuş, ürün  verimi  10  kat  artıyormuş. “  vb.  iddialara  rağmen  isimlerini  saydığımız  bu  ülkeler, GDO’ lu  tohumları  neden  topraklarına sokmuyorlar?

      
GDO’ lu  tohumlar  sadece  bir  hasat  dönemi  için  kullanılıyor .Üstelik  ertesi  yıl  tozlaşmalarla  beraber  yabani  otlar  daha  da  fazlalaşıyor. Böylece  benim  çiftçim, her  yıl  yeni  tohum  ve  yabani  otları  ilaçlamak  için  de  ilaç  almak  zorunda  bırakılıyor. Bir  nevi  tohum  ve  ilaç  şirketlerinin  köleleri  haline  getiriliyor.
 
GDO’ lu  besin  yiyene  yanında  kanser  bedava

Her  ne  kadar  GDO’ ların  insan  üzerindeki  etkileri  tam  olarak  kamuoyuna  açıklanmasa  da, hayvanlar  üzerinde  derin  tahribatlara  yol  açtığı  kanıtlanmıştır. İskoç  bir  bilim  adamı  genetiği  değiştirilmiş  patates  ile  beslediği  farelerin  tamamının  iç  organlarında  küçülme, sindirim  sistemlerinde  bozukluk, bağışıklık sisteminde çökme  ve  kısırlık  olduğunu  gözlemlemiş.

Rus  bir bilim  adamı  da  genetiği  değiştirilmiş  soya  ile  beslediği  farelerin  tamamında  yine  aynı  korkunç  tablo  ile  karşılaşmış. İnsanların  sonunun  farelere  benzemeyeceği  teminatını  kim  verebilir? Toz  kondurulmasa  da  kanıtlar  ortada. GDO’lar  doğrudan  olmasa  da  dolaylı  yoldan  kansere  neden  oluyor. Sunileşmiş  yiyeceklerin  ülkemize  sokulup  daha  ucuza  satılması  ve   vatandaşın  bilgilendirilmemesi  nedeniyle  ülkemizde  kanser  vakaları  sürekli  artış  gösteriyor. Bu  da  takriben  son  9 – 10  yıl.
 
Bir  düşünün  her  yıl  150  bin yeni  kanser  vakasıyla  yavaş  yavaş  öldürülüyor  insanlarımız. Baş  satıcımız  İsrail, bir  köşeden  sevinerek  bakıyor  halimize. O  sevinmesinde  kim  sevinsin. GDO’ lu  tohum  satarak  para  kazanıyor, onunla  beslenen  insanlarımız  kanser  oluyor, kanserli  hastalara  ilaç  satarak  yine  para  kazanıyor.
 
Tarım  Bakanlığımız  GDO’ lu  ürünlerin  bebek  mamalarında  ve  çocuk  gıda  ürünlerinde  kullanımını  yasaklayarak  yüreklere  su  serpmeye  çalışsa  da  gerçekler  kabak  gibi  ortada. Madem  ki  sağlık  açısından  bir  tehlike  yok, o  halde  neden  yasaklıyorsun? Sınırlama  değil  kesin  çözüm, yani  bu  GDO’ lu  tohumları  ülke  sınırlarına  bile  sokmamak  gerekiyor. Ama  nerede  o  basiret. Türkiye’ nin  Ulusal  Güvenlik  Yasası  olmadığı  için  denetlenmeyen  GDO’ lu  ürünler, 1600  çeşit  besin  maddesinin  içine  sokuluyor. Hükümet  ise  birilerine  şirin  görünmek  adına  GDO’lu  ürünlerin  alımını  kolaylaştırmak  için  hazırlanan  tasarıyı  meclisten  çıkarmak  için  taklalar üstüne  taklalar  atıyor. Alıntı


--
MLM Future
Alışveriş yaparak para kazanma yolu
http://www.sivas.mlm-future.com
------------------------------------------
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali