24 Haziran 2010

Ahir zamanın dehşetli Fitnesi...

Üsâme bin Zeyd radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne (sebebi) bırakmadım." (Buhârî, Müslim, Tirmizî, İbnu Mâce)
Kur'ân-ı Kerîm'de de belirtildiği üzere insan bazı dünya zevk ve nimetlerine düşkün olarak yaratılmıştır. Bunlardan biri, belki de birincisi iki cinsin birbirine olan meylidir. "Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, …düşkünlük insanlara çekici kılındı…" (Âl-i İmrân: 14)
Bunun hikmeti insan neslinin çoğalması ve devamıdır. Ancak bu ilginin ölçülü kullanılmaması, her iki taraf için de tehlike doğurur. Bu nedenle Efendimiz aleyhissalatu vesselam, hadîs-i şerîfte bu tehlikeye erkeklerin dikkatini çekmekte, kadınlar konusunda dikkatli ve uyanık olmalarını istemektedir.
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "…Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır." (Müslim, Tirmizî, İbnu Mâce)
Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz aleyissalatu vesselam, umûmî anlamda kadınlardan sakınıp korunmayı tavsiye etmiştir. Kadınlardan sakınmanın tavsiye edilmiş olması, erkek ve kadının şehevî arzularının, birbirlerine karşı olan meyil ve yönelişlerinin, her türlü gayrı meşrû ve haram ilişkilerden arındırılması gâyesine yöneliktir. Çünkü toplumdaki nizamın ve düzenin sağlanması, annesi ve babası belli sağlıklı nesiller yetiştirilmesi, aile hayatının mutluluğu ve sürekliliği, kadın erkek ilişkilerinin ahlâkî bir temel üzerine bina edilmesine bağlıdır.
Kadınlar da tıpkı dünya gibi çekicidir. Birçok kavganın, kan dökmenin, belâ ve musibetlere uğramanın sebeplerinden biri de kadın erkek ilişkilerindeki dengesizliktir. Nitekim günümüz dünyasında, hatta içinde yaşadığımız toplumda dahi bu durumu yakından müşahede ediyoruz. Bu sebeple, İslâm dini kadın erkek ilişkilerinin temel kurallarını, zaman içinde değiştirilmesi söz konusu olmayan Kur'an ve Sünnet'e dayandırmıştır. Bir mü'minin itikad ve inancı gereği, Allah ve Resulünün koymuş olduğu bu kuralların dışına çıkması söz konusu olamaz.
Göğü yükseltip dengeyi koyan Allah Teâlâ elbetteki insanı başıboş bırakmaz. Kendisini bekleyen tehlikeleri, kaçırmaması gereken menfaatleri; esfel-i safiline götürecek kötü huy ve davranışları, a'lay-ı illiyine çıkaracak güzel hasletleri ve yapması gereken vazifeleri Resulleri vasıtası ile kendisine bildirir. Sonra da imtihan sırrı gereği onu serbest bırakır.
İşte bundan dolayıdır ki burada Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam kadınlara karşı uyanık davranmayı ve "takvâ"ya yönelik olan tehlikede "kadın"ın önemli bir yeri olduğunu hatırlatmakta, hatta İsrailoğulları'ndaki ilk fitnenin kadınlar sebebiyle ortaya çıktığını da örnek göstermekle geçmiş milletlerin başına gelen olaylardan ders alınmasının gerekliliğine işaret ederek konuya ait hassâsiyeti iyice vurgulamaktadır. (Riyazussalihin terceme ve şerhi)
Ancak günümüzde kadın öyle kullanıldı, öyle istismar edildi ki, alınıp satılan bir mal, bir eğlence aracı olduğu cahiliye devrindeki halini fersahlarla geride bıraktı. Maalesef İslam âlemi de ziyadesi ile bundan nasibini almıştır.
Üstad Bediüzzaman rahimehullah günümüzde kadının içine düştüğü bu durumu, oluşturduğu fitne ateşini ve bu duruma bir son vermenin zaruriyetini o güçlü ifadeleri ile dile getirip şunları söylemiştir:
"Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmıştır. Yuvalarına dönmeleri gerekir."
"Mimsiz medeniyet, kadın taifesini yuvalardan uçurmuş, hürmetlerini kırmış ve çok ucuz bir eşya yapmıştır. İslâm şeriatı onları merhameten eski yuvalarına davet eder.
Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı ailededir. Süsü temizlik, görkemi güzel ahlak, güzelliği masum olmak, mükemmelliği şefkat ve eğlencesi evlâdıdır."
"Bunca ifsat sebeplerine karşı, (kadının) demir sebat kararı lâzımdır, tâ dayansın."
"Bir kardeş meclisine güzel karı girdikçe, riya ile rekabet, haset ile bencillik damarlarını hareketlendirir. Yatmış olan hevesat birden bire uyanır."
"Kadın taifesinde açıklığın serbest oluşu, beşerde birden bire kötü ahlakın meydana çıkmasına neden olmuştur." (Lemeat)
"Bir zaman Eskişehir hapishanesinin penceresinde oturmuştum. Karşısında bulunan Lise mektebinin büyük kızları onun avlusunda gülerek raks ederken, onları, o dünya cennetinde cehennem hurileri hükmünde gördüm. Fakat birden elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Onların gülmeleri, elim ağlamaları suretini aldı. Ondan bu gelen hakikat inkişaf etti. Yani, elli sene sonraki hallerini manevî ve hayalî bir sinema ile gördüm ki: O gülen altmış kızdan ellisi kabirde azap çekiyorlar, toprak olmuşlar. Ve on tanesi, yetmiş yaşında çirkinleşmiş, herkesin nefretini bakışlarını celbediyorlar. Ben de onlara ağladım." (Gençlik Rehberi)
"Ahirzaman fitnesinin mahiyeti bana göründü ki, o fitnenin en dehşetlisi ve cazibedarı, kadınların yüzsüz yüzünden çıkıyor. İnsanın seçme iradesini elinden alıp, pervane gibi sefahet ateşine atıyor. Ve bir dakika dünya hayatını, senelerle ebedi hayata tercih ettiriyor.
Ben bir gün sokağa bakarken, o fitnenin tesirli bir numunesini hissettim. Gençlere çok acıdım. Dedim: 'Bu biçareler kendilerini, bu mıknatıs gibi cezp edici fitnenin ateşinden kurtaramazlar'
Âhirzamanın fitnesinde en dehşetli rolü oynayan kadın taifesi ve onların fitnesi olduğu hadisin rivayetlerinden anlaşılıyor. Evet, nasıl ki tarihlerde, eski zamanlarda 'amazonlar' namında gayet silâhşor kadınlardan mürekkep bir askeri taife olarak harika harpler yaptıkları naklediliyor. Aynen öyle de:
Bu zamanda zındıka sapıklığı, İslâmiyet'e karşı muharebesinde, nefs-i emmarenin plânıyla, şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhâne yolunu genişlettirmeye çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını büyük günahlarla yaralıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar. Birkaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennemin odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakati kaybettiği için, yaratılış itibarı ile çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasip kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına belâ bulur. Hatta bu hâlin neticesi olarak, o âhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği, hadisin rivayetinden anlaşılıyor.
Madem hakikat budur. Ve madem her güzel, güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse mânen ziyadeleşir. Şükredilmezse değişir, çirkinleşir. Elbette aklı varsa, güzellik ve cemalini; günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak ve o nimeti, nankörlük ile azaba sebep olacak bir surete çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak. Ve o fâni, beş on senelik güzelliği kalıcı kılmak için, meşrû bir tarzda kullanmak ile o nimete şükredecek. Yoksa ihtiyarlıkta uzun zaman soğuk muameleye (kovulmaya) mâruz kalıp, ümitsizce ağlayacak.
Eğer İslam terbiyesi dairesinde, Kur'an adabı süsüyle o cemâl güzelleştirilse; o fâni güzellik, mânen bâki kalacağı ve Cennette hûrilerin güzelliğinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadiste kat'iyetle sabittir. Eğer o güzelin zerre miktar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak... (İman Küfür Müvazeneleri)
Hadis-i şerifte ayrıca bazı problemli kadınlara da işaret edilmekte, huysuzlukları sebebiyle onların erkekleri zor durumda bırakacakları belirtilmektedir.
Ayet-i kerimede de buyruluyor ki:
"Ey imân edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah da çok bağışlayan, çok esirgeyendir" (Tegâbun: 14)
Malını ve canını Allah yoluna adayan bazı mü'minleri, eşleri ve çocukları, daha çok duygularına hitap etmek suretiyle bu davranıştan vazgeçirebilirler. "Sen gidersen biz ne yaparız? Tehlikeli işlere girme!" diyebilirler. "Paranı boş yere harcama, çoluğunu çocuğunu düşün" diyerek erkeğin hayır yapmasına engel olabilirler. Sahip olduklarından daha fazlasını istemek suretiyle kocalarını gayri meşrû kazanmaya sevk edip günaha itebilirler.
Rivayet edildiğine göre ashâb-ı kirâm devrinde bazı sahabelerin eşleri ve çocukları, "Eğer gidecek olursan biz sensiz ne yaparız?" bahânesiyle onların hicret etmesini geciktirmişlerdi. Bu gecikme yüzünden ne büyük mânevî kayıplara uğradıklarını anlayan o sahabeler, hanımlarını ve çocuklarını cezalandırmaya kalkınca, onları daha hoşgörülü davranmaya ve affetmeye dâvet eden yukarıdaki âyet-i kerîme nâzil olmuştu. İşte kadınların erkekler için tehlike olacağı yönlerden biri de budur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kadınlar fitne unsurlarından biridir. Bunun sebebi, kadının yaratılışındaki çekicilik, kadın ve erkeğe verilen şehvet hissidir. Bu sebeple İslâm, kadın erkek ilişkilerinin düzenlenmesini esas almıştır.
2. Erkekler, dikkatli olmadıkları takdirde, daha çok kadınlar sebebiyle günaha girerler.
3. Bir erkek Allah'ın ve Peygamber'in buyruğunu ihmal edecek kadar bir kadına bağlanmamalıdır.
4. Kadın, erkekleri günaha sokan suç aracı olmaktan ve "en zararlı varlık" yaftasını almaktan şiddetle sakınmalıdır.
Allah celle celaluh İslam âlemini ahirzamanın dehşetli fitnesinden muhafaza buyursun! Âmin!

Kaynak Ve Yazar A.Kuddus Yalçın (inzar Dergisi 68. Sayı)

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali