Hz. Aişe (radiyallahu anha) validemizden şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah sallallhu aleyhi ve selem dövme yapmak ve yaptırmaktan, saça saç eklemek ve ekletmekten, kaş (veya yüzden) kıl almak ve aldırmaktan nehy etmiştir." (Nesaî) İbn-i Abbas radiyallahu anhuma'dan rivayet edilmiştir. Dedi ki: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Allah saçına saç ekleyen ve ekleten kadına, kaşını (veya yüzündeki tüylerini alan ve aldıran kadına ve hastalık olmaksızın dövme yaptıran kadına lanet etmiştir." (Ebu Davud) Abdullah bin Mes'ûd (Radiyallahu anh)'dan rivayet edilmiştir:"Allah dövme yapan ve yaptıran kadınlara, yüzden kıl yolan ve yolduran kadınlara, güzellik için diş törpülettiren kadınlara, Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet etmiştir." Bu söz, Esed oğulları (kabilesi)'nden Ümmü Ya'kûb denilen bir ka¬dının kulağına gitmişti. Bu kadın, (o sırada) Kur'an okuyordu. Hemen Abdullah bin Mesuda gelip (ona): "Senden benim (kulağım)a gelen bu söz de ne? Sen dövme yapan¬ ve yaptıran kadınlara, yüzden kıl yolduran kadınlara, güzellik için diş törpületen kadınlara, Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet okumuşsun!" dedi. Abdullah bin Mes'ûd: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in lanet ettiklerine ben neden lanet etmeyecekmişim. Hem bu, Allah'ın Kitabı'nda da var" dedi. Kadın: "Doğrusu ben mushafın iki kapağı arasındakileri okudum. Fakat böyle bir şey bulamadım' dedi. Abdullah bin Mes'ûd: "Gerçekten Kur'an-ı okudunsa, mutlaka bulmuşsundur. Yüce Al¬lah, 'Peygamber size neyi getirmişse onu alın! Size neyi yasakladı ise hemen (ondan) vazgeçin' buyurdu" dedi. Bunun üzerine kadın: Şüphesiz ben şimdi senin hanımının üzerinde bundan bir şey görürüm dedi. Abdullah bin Mes'ûd: "Git de bak!" dedi. Bunun üzerine kadın, Abdullah bin Mesudun hanımının yanına girdi. Fakat (onda bununla ilgili) bir şey göremedi. Abdullah bin Mes'ûd'un yanına gelip: "Bir şey göremedim" dedi. Abdullah bin Mes'ûd: "Bana bak! Böyle bir şey onda olsaydı, onunla bir arada olamazdık" diye cevap verdi. (Altı hadis imamı) İslam ulemasının cumhuru bu hadislere dayanarak kaş almanın ve aldırmanın haram olduğuna hükmetmişlerdir. Zira birinci hadiste bundan nehy (yasaklama) ve diğerlerinde ise bunu yapanlara lanet vardır. O halde Müslüman bir kadın böyle bir işe bulaşmaktan kesinlikle uzak duracaktır. Zira lanete uğramak, zahiren şeytan aleyhi-l la'ne ile aynı akıbete uğramak demektir. Aynı şekilde yüzden kıl almak da haramdır. Zira o da hadis-i şerifin Arapça ibaresinde geçen "names" yani "kıl alma" kapsamına dâhildir. Cumhur böyle kabul etmiştir. Bazı âlimler, cumhurun hilafına; "evli kadının kocasının izni ile sadece kocası için süslenmek amacıyla ve yabancı erkeklerin görmemesi şartıyla mekruh olduğunu" söylemişlerse de yukarıdaki hadis-i şeriflerin mutlak ifadelerinin genel olduğu açıktır. Bunun yanında İslam âlimleri eğer yüzdeki kıllar fazla ve kadını çirkin gösteriyorsa, kaşları anormal bir şekilde uzuyor, yüzündeki kıllar bıyık ve sakal şeklini alıyorsa, bunun aldırılmasında bir beis görmemişlerdir. İmam Taberi diyor ki; Ebu İshak'ın hanımı Hz. Aişe'nin yanına gelir. Hz. Aişe'den "Bir kadın kocası için, alnından kılları alırsa bir sakınca var mıdır?" diye sormuş. Hz. Aişe; "Kadın, kocası için yapabildiği kadar yüzündeki fazla şeyleri temizlesin" demiştir. … Hikmeti sonsuz olan Yüce Allah celle celaluh, aileler oluşsun ve karı-koca arasındaki birliktelik devam edip varlığını sürdürsün ve böylece nesiller meydana gelsin diye kadın ve erkek arasında bir temayül yaratmıştır. Erkekte kadının yapısına karşı bir düşkünlük, kadında ise kendini erkeğe beğendirme arzusunu yaratmıştır. Bu temayül ve arzunun neticesinde bir araya gelip beraber hayat sürdürebilmek için bazı kural ve şartlar tayin etmiş ve bazı yasaklar koymuştur. Nesiller karışmasın, düzen ve denge bozulmasın diye zinayı haram kılmış ve zina meydana gelmesin diye zinaya götüren bütün yolları da haram kılarak kapatmıştır. Bu nedenle kaşları aldırıp inceltmeyi ve yüzdeki kılları almayı ve aldırmayı da haram kılmıştır. Zira bu, süslenmede Allah Teâlâ'nın yaratılış şeklini bozacak kadar aşırıya kaçmaktır, Allah Teâlâ'nın verdiği güzellikle iktifa etmemektir. Hem bunu yapanların çoğu yüzlerini namahrem erkeklerden gizlemeyen kadınlar ve kızlardır ki bu sebeple erkeklerin daha çabuk fitneye düşmelerine neden olurlar. Yüce İslam dini kadına, erkeklerin fitne aracı olma gibi deni' bir vazife değil, aksine annelik, insan neslinin birinci derecedeki eğiticisi, terbiyecisi ve aile şerefinin muhafızı gibi hürmete şayan büyük vazife ve yüksek mertebe vermiştir. Ancak insana ve insanlığa düşmanlığı meslek edinen şeytan ve yandaşları, Allah-u Teâlâ'nın bütün hükümlerine karşı çıktıkları gibi özellikle kadın-erkek ilişkileri konusunda haramların çiğnenmesi ve onlarla amel edilmemesi için var güçleri ile ve planlı olarak çalışmışlar/çalışıyorlar. Bu planlı ve asırlarca süren uğraşları neticesinde kadın: - Yuvasından dışarı çıkarılmış, - Açılıp saçılmış, - Acayip kılık ve kıyafetlere sokulmuş, - Tüm erkeklerin kötü nazarlarına sunulmuş, - Ticaretin reklam aracı olmuş ve kısacası - İnsanî tüm değerlerden tamamen soyutlanmıştır. Tüm bunlar; "kadının özgürlüğü", "eşitlik" ve "kadın hakları" gibi süslü ifadeler kullanılarak yapılmış ve İslam'dan habersiz olan fert ve toplumlara kabul ettirilmiştir. Ama olay sadece bununla sınırlı kalmamış, belki tüm İslam âlemini de kuşatmıştır. Zaten asıl hedefleri de bu idi. Bu facianın en üzücü tarafı ise; gayr-ı Müslim kadınların, Müslüman ümmî kadınların, İslam dışı eğitim alan kızlar ve kadınların dışında; bu haramın ve lanetlik ahlakın, İslamî şuura sahip ailelerde yetişmiş, İslami eğitim almış, İslamî şuur edindiğini ve kendini iyice yetiştirdiğini iddia eden veya öyle bilinen hatta İslam'ın kadın davetçisi vasfını alarak İslami sohbetler yapan kızlar ve kadınlar arasında da yayılmasıdır. Anlaşılan o ki biz de kadınlar üzerine sistemli çalışan İslam düşmanı komitelerden iyice ders almış ve aldığımız dersin pratiğini yapmışız. Ya da iç içe yaşadığımız İslam dışı adet ve ahlaka sahip kişilerden etkilenmiş, onların rengine bürünmüş veya dumanlarının isi bize de bulaşmıştır. Tabi bunun devamı da gelecektir hiç şüphesiz! Nasıl mı? Ayetleri, hadisleri te'vil ederiz, bazı hadislerin sahih olmadığını söyleriz, büyük imamların, müçtehitlerin ve âlimlerin sözlerine ya "Aslında şöyle demek istemiş" gibi uygun bir mana vererek niyetini belirler ya da "O da bir insandı" deyip yanıldığını ileri sürerek yaptığımızın aslında İslam'a uygun olduğunu ispatlarız! Fakat mesele bu kadar basit değil. İslam'ın ilk nesli davetçilerinden, inen Kur'an ayetlerini korkmadan, mertçe ve yüksek sesle Mekke müşriklerinin yüzüne haykırıp bunun üzerine Ebucehil'in vurduğu bir tokatla kulağı yırtılan, büyük sahabe ve gerçek Müslüman Hazret-i Abdullah bin Mes'ud radiyallahu anh, bunu yapanlara: "Allah lanet etsin!" diyor ve itiraz eden kadına da: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in lanet ettiklerine ben neden lanet etmeyecekmişim" diye cevap veriyor. "Ben şimdi senin hanımında bunlardan birini görürüm" diyen kadın sonunda: "Gidip baktım fakat bir şey göremedim" deyince o büyük zat: "Böyle bir şey onda olsaydı, onunla bir arada olamazdık." diye cevap veriyor. Ve böylesi durumlarda İslamî tavrın nasıl olması gerektiğini bizlere gösteriyor. İşte gerçek mü'min! İşte gerçek erkek! Allah'ım bizlere İbn-i Mes'ud radiyallahu anh ve diğer sahabelerin (Allah hepsinden razı olsun) imanı gibi bir iman, İslam prensiplerine bağlılık ve kararlılık ver. Hadislerden anladıklarımız: - Herhangi bir hastalık olmaksızın dövme yamak ve yaptırmak haramdır. - Kadınların saça saç eklemeleri haramdır, - Kaş almaları ve aldırmaları haramdır, - Yüzden kıl yolmaları ve yoldurmaları haramdır, - Güzellik maksadıyla dişleri törpülemeleri haramdır. - Müslüman bir erkek hanımına bunları yaptırmamalıdır. - Müslüman bir baba kızlarına bunları yaptırmamalıdır. - Müslüman bir davetçinin evinde -örnek olabilmesi için- bunlardan hiçbir şeyin bulunmaması gerekir. Abdulkuddus YALÇIN |
Kaynak Ve Yazar A.Kuddus Yalçın (inzar Dergisi 69. Sayı) |
BRONŞİT
-
BRONŞİT 1- Şalgam suyunu balla için.2- Meyan kökü. papatya kaynatılıp
içilir.3- Hardal tozu balla karıştırılıp macun yapılır. Yemek sonraları
1'er kaşık yu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder