17 Haziran 2009

İslâm'da Adab-ı Muaşeret


İslâm’da Adab-ı Muaşeret
Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü, açık kalpli olmak.

Herkesle güzel şekilde görüşmek, insanlara eziyet vermekten kaçınmak.

İnsanların eziyetlerine katlanmak, kötülüğe karşı iyilik yapmak.

Dargınlığa hemen son vermek.

Dargınların arasını düzeltmeye çalışmak.

İnsanların kusurlarını araştırmamak ve yaymamak, aksine örtmeye çalışmak.

Dostları arkalarından savunmak.

İnsanların kalplerini kötü zandan korumak için sakıncalı yerlerden uzak durmak.

Değişik halk kesimleri ile makamlarına göre sohbet edip ilişki kurmak.

Yaşlılara hürmet, çocuklara, düşkünlere merhamet ve şefkat göstermek.

Hayırsever olmak, yardım etmek, arka çıkmak.

Selâm vermek.

El sıkışmak (musafaha).

Teşmitte bulunmak; aksıran için hayır ve bereket istemek.

Toplantılarda temiz bulunmak ve edebe uygun davranmak.

Dostları ziyaret etmek.

Davetlere icabet etmek.

Saygı için ayağa kalkmak.

Değerli zatların ellerini öpmek.

Komşuluk haklarını gözetmek.

Hastaları ziyaret etmek.

Cenazeleri teşyi etmek (uğurlamak).

Müslümanların mezarlarını ziyaret etmek.
Adab-ı Muaşereti Öğreten Sure


Müminlerin şanına ve adına layık olan edep ve terbiye esaslarını ihtiva etmesi münasebetiyle Hucurat suresi, bazı müfessirler tarafından “ahlâk ve adab suresi” olarak nitelendirilir.

Hucurat suresi, toplum hayatında Müslüman ferdin davranışlarını düzenlemeye dair ahlâkî hükümleri içerir. Sure, Allah Tealâ’nın dinine, Rasulü’ne (sav), O’nun yanında konuşma adabına, dedikodulara kulak asmamaya, duyulan haberi tahkik etmeye, küskünlerin arasını bulmaya, alay ve hakaret etmemeye,suizandan sakınmaya, gıybetten kaçınmaya, tecessüs etmemeye, yani gizli halleri araştırmamaya dair ayetlerden oluşur.

Hucurat suresi, insanın Allah’a ve Rasulüne (sav) itaat ve teslimiyetinden aile yaşamında uyulması gereken kurallara, yalan söylemenin çirkinliğinden birey ve toplumsal yaşama sirayet eden temizlik ve titizliğe, israf konusundan müslümanlar arasındaki selamlaşma, doğru iletişim ve yeme içme adabına kadar hayatın her alanında en ince ayrıntısına kadar uyulması gereken görgü kuralları getirmiştir.

Hucurât SURESİ
Diyanet Vakfı Meali

Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. *

2. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. *

3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.

4. (Resulüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir. *

5. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

6. Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. *

7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.

8. Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah alimdir, hakimdir.

9. Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.

10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.

11. Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir. *

12. Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. *

13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. *

14. Bedeviler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. *

15. Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.

16. De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

17. Onlar İslam'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur.

18. Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali