31 Mayıs 2010

İsrail ile savaş çıkarmı?


Sonunda ne yaptı etti İsrail kendini vurdu. Bir devlet hiç bu kadar sorumsuz davranabilir mi? Nedir bu yapılanlar, neyin hesabıdır?.

Aslında bunlar hep korkunun vermiş olduğu rahatsızlıklardır. İsrailde biliyor kendisinin bulunduğu toprakların ona ait olmadığını. Birgün bu hesabı verceğini o da biliyor. Bu pisikoloji ile salgırdan bir tavır içerisinde sağa sola saldırıyor. Bu emanetçilik duygusu onların en hassas olgusudur. Bu yaptıkları ise bunun dışa vurumudur.
Bırakın devleti hangi insan ağır yaralı kontrolü altındaki kişilere kelepçe takabilir? Bunu hastalıklı İsrail Devletinden ve halkından başka kimse yapmaz. Bu aslında tedavis çok güç bir hastalıktır. 

Aslında bu olayla İsrail tüm meşruluğunu yitirmiştir. Artık bir devlet değil terörist bir grup olduğunu ispat etmiştir.Tüm uluslararası hukuku çiğnemiş ve tüm ulus devletlere karşı isyan bayrağını çekmiştir. İsrail artık bu yapmış olduğu hukuksuzluğu temizleyemeyecek kadar pisliğin içine batmıştır. Bundan sonra ekonomik olarak da çok büyük zarar çekecektir. Yalnız İsrail devleti değil onunla hareket eden Mısır devleti de bu tepkilerden üzerine düşeni alacaktır. Tariha kara bir leke olarak geçeceklerdir. Bundan sonraki İsrail nesilleride bu kara lekeyle yaşamak zorunda kalacaklardır. Çünkü artık İsrail bir devlet değil terörist bir grup olarak kalacaktır.


İsrail ile ilişkiler koptu mu?

İsrail'in insani yardım gemisine saldırması Türkiye İsrail ilişkilerini nasıl etkileyecek? Kriz savaşa mı dönüşecek? Yapılan milyar dolarlık ticari anlaşmalar çöpe mi gidecek?

Türkiye bugün güne iki olayın sarsıntısıyla başladı. İlk haber gece İskenderun'dan geldi. Hatay'ın İskenderun ilçesinde Deniz İkmal Destek Komutanlığına teröristlerce roketatarla düzenlenen, 6 askerin şehit olduğu ve 7 askerin de yaralandığı saldırının, nöbet değişimi sırasında meydana geldiği bildirildi. Modernevler Mahallesi'nde bulunan Deniz İkmal Destek Komutanlığına saat 00.40 sıralarında teröristler tarafından yapılan roketatarlı saldırının, nöbet değişimi için askerleri taşıyan araca yönelik düzenlendiği belirtildi. Şehit haberi gün içinde 7 olarak duyuruldu...

Ardından sabaha karşı dünya kamuoyunun yakından takip ettiği insani yardım konvoyundan kötü haber geldi. İsrail, Gazze'ye insani yardım götüren konvoydaki Türk gemisi Mavi Marmara'ya İsrail sınırının 70 mil açıklarında uluslararası karasularında saldırdı. İçinde yardım malzemesi ve 700 civarı gönüllünün bulunduğu silahsız gemiye yapılan baskında kimi kaynaklara göre en az 2 kişi öldü 30 kişi de yaralandı. İsrailli kaynaklara göre ise ölü sayısı kimi yerde 10, kimi yerde 16, kimi yerde ise 20 olarak telaffuz ediliyor.

Bu saldırı Davos kriziyle gerilen, "alçak koltuk" kriziyle tırmanan Türkiye-İsrail ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Başbakanlık'ta kriz masası oluşturuldu. İsrail'in Türkiye Büyükelçisi acil olarak Başbakanlığa çağrıldı. Hükümet yetkilileri olayı şiddetle kınadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Latin Amerika gezisini yarıda kesiti. Dışişleri Bakanı da Birleşmiş Milletler'e çağrıda bulunmak üzere New York'a gitti.

Peki Türkiye-İsrail ilişkileri bundan sonra nasıl olur? Gece meydana gelen iki saldırı birbiriyle bağlantılı mı? Kriz savaşa mı dönüşecek? Yapılan milyar dolarlık ticari anlaşmalar çöpe mi gidecek? Uzmanlara sorduk...

İSRAİL İLE TİCARİ İLİŞKİLERİN BOYUTU


Gazze'ye yardım götüren gemilere yaptığı saldırının ardından tüm gözlerin üzerine çevrildiği İsrail'le Türkiye arasındaki en önemli işbirliği, savunma sanayisi alanında.

Savunma sanayi göz önüne alındığında iki ülke arasındaki ticaret dengesi İsrail lehine gelişiyor. Türkiye İsrail'den yüksek teknoloji gerektiren savunma sanayisi ürünleri alırken, İsrail Türkiye'den, daha çok askeri bot, üniforma benzeri malzemeler satın alıyor. İsrail Türkiye'nin savunma sanayi alanında önemli ortakları arasında yer alıyor.

-İKİLİ SEKTÖREL İLİŞKİLER-

Her iki ülkenin üstünlükleri karşılaştırıldığında ve ekonomilerin tamamlayıcı özellikleri ile coğrafi yakınlığın sağladığı avantajlar göz önüne alındığında, Türkiye ile İsrail arasında son derece geniş ekonomik işbirliği olanakları mevcut.

Ancak, Türkiye-İsrail ilişkilerinin önündeki en büyük engel, İsrail-Filistin sorunu olarak görülüyor. Özellikle İsrail ile planlanan uzun vadeli yatırımlar, bölgedeki savaş ve bunun getirdiği istikrarsızlık nedeniyle olumsuz yönde etkileniyor.

-İKİ ÜLKE DIŞ TİCARETİ-

Mayıs 1997'de iki ülke arasında Serbest Ticaret Anlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle, yaklaşık 200 ürüne uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılmasının ardından, gerek ihracat gerek ithalatta dikkate değer bir artış kaydedildi.

Türkiye, geçen yıl İsrail'e 1 milyar 528 milyon 370 bin dolarlık ihracat gerçekleştirirken, 1 milyar 70 milyon 128 bin dolarlık da ithalat yaptı. Bu yılın dört ayında ise İsrail'e 415 milyon 979 bin dolarlık ihracat, 695 milyon 406 bin dolarlık da ithalat yaptı.

Türkiye'nin İsrail'e ihraç ettiği başlıca ürünler arasında. demir-çelik, otomotiv ve yan sanayi, petrol ve petrol ürünleri, elektrikli makina ve cihazlar, dokumacılık ürünleri, kimyasallar, hazırgiyim, metal eşya bulunuyor.

Türkiye, İsrail'den ise kimyasallar, petrol ve petrol ürünleri, maden cevherleri ve döküntüleri, elektriksiz makinalar, dokumacılık ürünleri ve kağıt-karton ve kağıt, karton esaslı mamuller ile metal eşya ithal ediyor.

İsrail ile karşılaştırıldığında Türkiye'de nispeten ucuz işgücü olması ve gerek AB gerekse BDT ülkelerine coğrafi yakınlığı nedeniyle Türkiye'de başta tekstil olmak üzere ortak yatırımlar, sınai alanda önemli işbirliği fırsatları sunuyor.

Türk müteahhitlik firmalarının İsrail'de bugüne kadar üstlendikleri projelerin toplam değeri yaklaşık 583 milyon dolar seviyesinde bulunuyor.

-İKİ ÜLKE ARASINDAKİ ANLAŞMA VE PROTOKOLLER-

Türkiye ve İsrail arasında 14 Mart 1996 tarihinde Serbest Ticaret Alanı Anlaşması imzalanırken, Ticari, Ekonomik, Sınai, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Anlaşması, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, Gümrük İdarelerinin Karşılıklı Yardımlaşmasına İlişkin Anlaşma, Türkiye–İsrail Karma Ekonomik Komisyon Dönem Mutabakat Zabıtları, imzalanan anlaşmalar arasında bulunuyor.

Bu arada, İsrail'e ihraç edilecek gıda ürünlerinde Museviliğe uygunluğu belgeleyen koşer sertifikası aranırken, söz konusu sertifikaların temininde karşılaşılan sorunlar zaman zaman İsrail'e yönelik ihracatı olumsuz etkiliyor.

Türkiye'den İsrail'e yapılan ihracatta ağırlıklı olarak deniz yolu kullanılırken, özellikle soğuk havalı konteynerlerin temin edilmesinde karşılaşılan güçlükler nedeniyle, bu ülkeye yönelik bozulabilir ürün ihracatı arzu edilen düzeye ulaşamıyor.

İSRAİL SALDIRACAKTI, SALDIRDI
Sabah Gazetesi Yazarı Hasan Bülent Kahraman:


"Türkiye'nin İsrail ile ilişkiler çok iyiydi. Davos zirvesinden sonra bozulma trendine girdi. İsrail bu yardım gemisinin Gazze'ye girmesine izin vermeyecekti. İnsani yardım gemisine izin verse kendi koyduğu ambargo delinecekti ve bunun sonu gelmeyecekti. Zaten geminin girmesine izin vermeyeceğini ve gerekirse saldıracağını duyurmuştu. Önemli konu İsrail bu açıklamayı yaparken Türkiye tarafından herhangi bir diplomatik girişimin olup olmadığı. İsrail başka türlü davranamazdı. Vuracağım dedikten sonra vurmaması beklenemezdi.

İsrail ile ilişkilerin bu noktaya gelmesi büyük şanssızlık. İsrail lobileriyle tüm dünyada çok etkili bir ülke. Birleşmiş Milletler'den bir şey yapması çok beklenemez. Aramızda büyük ticari ilişkiler var. Türkiye önemli bir silah alıcısı. Türkiye silah alımlarını durduracak bir hamle yapmazsa İsrail Türkiye devletiyle ilişkilerini bozmak istemez.

HER DEVLET HER DEVLETİN DÜŞMANIDIR HEM DE DOSTUDUR

İskenderun'daki saldırılarla İsrail'in bir bağlantısı var mı bilemeyiz ama şunu unutmamak lazım; her devlet her devletin dostudur, aynı zamanda düşmanıdır. PKK bölgedeki halkların Türkiye'ye karşı rahatlıkla kullanabileceği bir taştır. İsrail gibi daima militarizmden beslenen bir ülkenin PKK gibi bir kaynağı kullanmış olması şaşırtmaz. Bundan sonra PKK saldırılarının artıp artmayacağını iyi gözlemlemek gerek."

İSRAİL HÜKÜMETİNDE USAME BİN LADİN'DEN DAHA RADİKAL BAKANLAR VAR
USAK (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) Başkanı Sedat Laçiner:

"İsrail ile ilişkiler 2006'da Lübnan olaylarında gerilmeye başladı. Davos kriziyle zirve yaptı. İsrail tarihinin en sert en sağcı hükümetine sahip. Hükümette Usame Bin Ladin'i aratmayacak radikallikte bakanlar var. İsrail hükümetinde Türkiye hükümetine karşı ayrı bir nefret var. Türkiye büyükelçisini düşük koltuğa oturtmak bu nefretin en önemli göstergesiydi.

İsrail gemiye bilinçli olarak saldırdı. Bundan sonra önemli olan uluslararası kamuoyunun nasıl tepki vereceği. Ama maalesef Yahudi lobisi dünyanın her tarafında oldukça etkin.

Türkiye'nin bundan sonra önünde bir kaç seçenek var. Elçiliğini kapatabilir, diplomatik ilişkilerini kesebilir, İsrail'i uluslararası kuruluşlara şikayet edebilir (İsrail uluslararası karasularını ihlal etti ve bir yerde haydutluk yaptı. Somalili korsanlara yapılan onlara da yapılmalı), ticari ilişkilerini kesebilir. Ama bu henüz bir savaş nedeni değil.

Türkiye İsrail'in en önemli ticari partnerlerinden biri. Aramızda milyarlarca dolarlık silah anlaşması var. İsrail kedine ciddi zarar veren bir işe girişti. Ticari partner olarak Türkiye'yi kaybetmek istemeyecektir ama İsrail'de bu hükümet olduğu sürece ilişkiler iflah olmaz.

PKK MİLİTANLARINI MOSSAD EĞİTİYOR İDDİASI

Dün gece İskenderun'da yapılan saldırıyla, İsrail'in yardım gemisine saldırmasının bağlantısı var mı bilemeyiz ama Akdeniz'de biri PKK biri İsrail tarafından yapılan iki saldırının bir kaç saat aralıklarla gerçekleşmiş olması dikkat çekici. Bir kaç yıl önce PKK'lılara Kandil'de canlı bomba eğitiminin İsrail gizli servisi Mossad tarafından verildiği bilgisi Türk istihbarat servislerince doğrulanmıştı."

Yaralılar Bile Kelepçeliydi

Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yapılan operasyonun ardından, helikopterlerle Tel Aviv'e getirilen yaralılar, İsrailli askerler tarafından ambulanslara taşındı.

*FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

İsrail yardım gemilerine düzenlediği saldırıda yaralanan 10 kadar eylemcinin, Petah Tikva kentine götürüldüğü bildirildi. Yaralıların burada Rabin Sağlık Merkezi tedavi altına alınacağı kaydedildi.

Yaralıların sevkiyat sırasında ellerinde plastik kelepçeler olduğu görüldü. 


Mynet Anketi ise, halkın çoğunluğunun İsrail ile bir savaş yapılmasını istediğini ortaya çıkarıyor. İşte anket haberi, 

İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan gemilere düzenlediği kanlı operasyon başta Türkiye olmak üzere bir çok ülkede tepkiyle karşılandı. Politika kulislerinde İsrail'in yaptığı bu orantısız operasyonun karşılıksız kalmayacağı ve muhakkak bir yaptırım uygulanacağı konuşulurken Mynet Haber Servisi olarak düzenlediğimiz Türkiye İsrail'e karşı nasıl tavır almalı? anketiyle halkın nabzını tuttuk.
'İsrail ile savaşalım', 'tüm ticari ilişkiler sona erdirelim' ve 'diplomatik yollardan baskı yaratalım' şıklarından oluşan ankette 90 bine yakın okuyucu oy kullandı. Anketin sonuçları ise İsrail'e yönelik  öfkeyi gözler önüne serdi. "Diplomatik yollardan baskı yaratalım" şıkkına oy verenler yüzde 1'i bile bulmazken, oylarını "İsrail'le savaşalım" yönünde kullananlar ise yüzde 79'u buldu. "Ticari ilişkileri bitirelim" şıkkı ise yüzde 21 oy aldı.

--
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

Bilecik Bozüyük Belediyesi İtfaiye Eri Alım İlanı

BOZÜYÜK BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN

Bozüyük Belediye Başkanlığı bünyesinde 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak istihdam edilmek üzere, 21.10.2006 tarih ve 26326 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Belediye İtfaiye Yönetmeliğinin 15, 16 ve 17. maddeleri ile 11.04.2007 tarih ve 26490 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Belediye İtfaiye Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte belirtilen hükümler çerçevesinde Başkanlığımızda münhal bulunan aşağıda sınıfı, unvanı, derecesi, âdeti, KPSS taban puanı ve türü belirtilen İtfaiye Eri kadrolarına; 2008 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) girmiş ve Belediyemiz sınav komisyonunca belirlenen aşağıdaki taban puanlarına göre Belediyemize müracaat eden adaylar arasından, en yüksek puandan başlamak üzere kadro ve öğrenim durumları itibariyle ilan edilen sayıların 3’ er katı aday belirlenerek sözlü sınava çağırılacaktır.

Sınıfı Kadro Unvanı Derecesi Adedi Taban Puan KPSS Puan Türü Eğitim Durumu
GİH İtfaiye Eri 9 3 73 KPSSP94 Lise veya Dengi Okul Mezunu Olmak.

İTFAİYE ERLİĞİNE BAŞVURU ŞARTLARI

İtfaiye erliğine başvuruda bulunmak için 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesindeki genel şartların yanı sıra;

1) Sağlık açısından kapalı mekân, dar alan ve yükseklik gibi fobisi olmamak kaydıyla itfaiye teşkilatının çalışma şartlarına uygun olmak,

2) Tartılma ve ölçülme aç karnına, soyunuk ve çıplak ayakla olmak kaydıyla erkeklerde en az 1.67 m, kadınlarda en az 1.60 m boyunda olmak ve boyun 1 m den fazla olan kısmı ile kilosu arasında ( +,-) 10 kg. dan fazla fark olmamak, (Adayların Sağlık Kuruluşlarından onaylattıkları boy kilo tespit formu başvuru sırasında istenecektir.)

3) İtfaiye Eri sınavının yapılacağı 22.06.2010 günü itibariyle 30 yaşını (22.06.1980 ve sonrası doğumlu olanlar) doldurmamış olmak,

4) Her hangi bir kamu kurum ve kuruluşunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde daha önce çalışmış veya halen çalışıyor olmamak, şartları aranır.

BAŞVURU SÜRESİ VE YERİ:

Başvuru süresi 07.06.2010 tarihinde başlayacak ve 08.06.2010 tarihi mesai bitiminde sona erecektir. Başvurular; Bozüyük Belediye Başkanlığı İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğüne şahsen başvuru yapılacaktır. Posta ve e-mail yolu ile yapılan müracaatlar kabul edilmeyecektir.

BAŞVURU SIRASINDA İSTENİLECEK BELGELER :

1) Aday tarafından doldurulacak olan Başvuru Formu (Boş Başvuru Formu örneği ve Boy-Kilo tespit formu) Belediyemizden temin edilecek veya www.bozuyuk.bel.tr adresinden indirilecektir.)

2) Adayların Sağlık Kuruluşlarından onaylattıkları boy kilo tespit formu

3) 2008 Yılı KPSS Sonuç Belgesi örneği (aslı ibraz edilecektir.)

4) Nüfus Cüzdanı fotokopisi (T.C. Vatandaşlık Nosu olan)

5) Öğrenim durumlarını gösterir belge fotokopisi (aslı ibraz edilecektir.)

6) 2 adet yeni çekilmiş vesikalık fotoğraf ( 1 adedi Başvuru Formuna yapıştırılacaktır.)

7) Muvazzaf Askerlik Hizmetini yapmış, Tecilli yada muaf olmak.

GİRİŞ BELGESİ FORMU

Sınava çağrılan adaylar sınav giriş belgelerini 16–17 Haziran 2010 tarihlerinde Belediyemiz İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğünden bizzat kendileri temin edeceklerdir.

SINAV YERİ VE ZAMANI:

Sınav Bozüyük Belediye Başkanlığı İtfaiye Müdürlüğü Saraycık Cad. No:59 Bozüyük adresinde 22.06.2010 günü saat 09:30 da yapılacaktır.

SINAV ŞEKLİ VE DEĞERLENDİRME

1) Sözlü sınav mülakat şeklinde yapılır. Sözlü sınavda değerlendirme, komisyon başkanı ve üyelerinin 100 üzerinden ayrı ayrı takdir edecekleri notların toplamının ortalaması alınarak yapılır.

2) Sözlü sınav komisyonu, sınava giren adayları dayanıklılık testi dâhil olmak üzere, İtfaiye Yönetmeliği ve bu ilanda belirlenen atanma için öngörülen genel ve özel şartları taşıyıp taşımadıkları açısından değerlendirir.

3) Başarı notu sözlü sınavda alınan nottur. Sözlü Sınav Komisyonu, sınav sonuçlarını sözlü sınavda en yüksek not alandan başlayarak sıralandırmak suretiyle bir liste haline getirip imzalar. Sözlü sınavda başarılı olabilmek için 100 üzerinden en az 70 puan almak gerekir.

4) Sınav ilanında belirtilen kadro sayısı kadar aday, komisyonca belirlenen sözlü sınav listesindeki başarı sıralamasına göre liste halinde belediyemiz www.bozuyuk.bel.tr Internet adresinde ilan edilir. Sınavı kazanmış olanların atanması için gerekli belgeler ve işlemler ile bunların belediyeye teslimi için tanınan süre de belediyemiz internet sitesinde belirtilir.

5) Sınav ilanında belirtilen kadro sayısının yarısı kadar yedek başarı listesi ilan edilir. Sınavı kazanan adaylardan süresi içinde başvurmayanların yerine birinci yedekten başlayarak yedek başarı listesindeki sıraya göre aday çağrılır.

SÖZLÜ SINAV KONULARI :

1) Belediye İtfaiye Yönetmeliğinin 16.maddesinin 5. bendi gereği sözlü sınava giren adayları dayanıklılık testi dâhil olmak üzere, bu yönetmelikte atanma için öngörülen genel ve özel şartları taşıyıp taşımadıkları açısından değerlendirmesi,

2) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası,

3) Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi,

4) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,

5) Mahalli İdarelerle ilgili temel mevzuattan oluşacaktır.

(NOT: sözlü sınava girmeye hak kazanan adayların yanlarında dayanıklılık testi için eşofman ve spor ayakkabısı getirmeleri gerekmektedir.)

--
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

28 Mayıs 2010

Mindin.me;Kişisel markalaşma yolculuğunuzda yardımcı bir uygulama



Merhaba, yazı yayımlama sıklığımın azaldığının farkındayım. 4 ay kadar önce işten ayrılmam ve devamında gelen bir girişim projesinin yoğunluğu diyelim bahane olarak. Fakat Marka Sizsiniz için de bazı yenilikler düşünmüyor değilim ilerleyen zamanlarda. Bu yazıda yeni projemizi ve kişisel marka yönetimi ile birebir bağlantısından bahsedeceğim.

İnsan; unutan, atlayan, yanlış hatırlayan, düşünce seyahatlerinde kaybolan, kategoriler yaratarak, etiketler belirleyerek düşüncelerine hükmedemeyen bir yaratık aslında. Hem bunların tümünü düzgün yapmak için potansiyeli en yüksek bir varlık, hem de çorba yaparak her konuyu birbirine karıştırabilen bir varlık. Bu nedenle bir şeyleri sürekli hatırlaması, bir şeylerin kendisine sürekli hatırlatılması ve zamanını en verimli şekilde kullanması için disipline edilmesi gerekiyor.

Bildiğiniz gibi uzun zamandır kişisel markalaşma süreci ile ilgili insana ve hayata dair bir çok şey paylaştım. Aslında bu paylaşımlarımın tümünden çıkardığım en önemli sonuçlardan biri şu idi. Teknolojiye gömülmüş, bilgisayar ve mobil cihazlar hayatımızı istila etmişçesine yaşadığımız şu hayatta bize öyle dijital uygulamalar gerekiyor ki sürekli fayda sağlasın.

Outlooklarda mailler, notlar, görevler. Google’da notlar mailler. Cep telefonlarınsa SMS’ler. Cepte, çantada, not defterleri, post-it ler ve defterlerde de içinden çıklamayacak halde dağınık notlar. Ve tabi ki bu arada yoğun iş stresiyle bu şekilde devam eden bir kısırdöngü. Bu durumu düzeltmek için herkesin bir asistan tutamayacağı kesin, eş dost da bir yere kadar hatırlatır size notlarınızı ya da söyler bilmeniz gerekenleri. İşte biz de tüm bu dışımızda, içimizde, özelimizde, işimizde, genelimizde devam eden düşünce-bilgi-not trafiğini yönetmek için bir uygulama geliştirelim dedik ve geliştirdik KüpYazılım firması ile. Hatta BETA testine açtık. Yüzlerce kullanıcı kullanmaya başladı bile. Adı Mindin.me, Webrazzi’deki başlığa göre Aklınızdakileri yönetmek için bir araç.


Mindin.me, kişisel ve kariyer yaşamınızla ilgili düşündüğünüz, aklınıza gelen, yapmayı planladığınız, sizin için önemli olan her şeyi not alabileceğiniz fonksiyonlar bütünü. Tüm notlarınızı etiketleyerek kayıt yapabilir ve hızlıca ulaşabilirsiniz. Zihninizin arşivi sürekli elinizin altında artık. İster mobil cihazlardan, ister masaüstü bilgisayarlarınızdan. Herhangi bir notunuzu anında düzeltebilir ya da başka birine gönderebilir ya da kayıt tipini, etiketini değiştirebilirsiniz. Değişik filtreleme işlemleri ile uzun listeler daha kullanılabilir hale gelecek. Aklınızda olanı yazın, etiketleyin ve bir kayıt tipi butonuna basarak kaydedin ve listeden takip edin düzeltin. Hızı ve pratikliği sizi şaşırtacak.

Şimdi diyeceksiniz ki bunun kişisel marka yönetimi için ne faydası var? Şu şekilde;

1- Tüm notlarınızı, yapılacaklar listenizi, hedflerinizi, hatılamak istediklerinizi v.s. iş ve özel yaşam modlarında kaydederek her birini farklı farklı ya da hepsini birden görebileceksiniz.

2- Şu anda 5 farklı kayıt tipi var; Not, Yapılacak, Etkinlik, Kontak, Web adres kayıt. Düşündüğünüz, hatırladığınız, hatırlamak ve arşivlemek istediğinizi her bilgiyi hızlıca yazarak, etiketleyerek kaydedebileceksiniz.

3- Bu notları anında başka kişilere e-mail olarak iletebilirsiniz. İlerleyen fazlarda kullanıcılar arası “paylaşım” fonksiyonu da eklenecek.

4- Binlerce, on binlerce notunuz olabilir. Fakat bunları filtreleyerek sorgulayabilmek için gün bazında, hafta bazında, etiket bazında, kayıt tipi bazında, favori notlar olarak ve tamamlandı v.s. gibi kriter seçimleri ile uzun listeleri daha verimli şekilde kısaltabileceksiniz.

5- Kişisel özelliklerinizle ilgili, hedeflerinizle ilgili, SWOT analizinden çıkan sonuçlarınızla ilgili, hobilerinizle ilgili, kendinizi tanıma-tanımlama adına çıkardığınız sonuçlarla ilgili, sosyal ağınıza dahil ettiğiniz-etmek istediğiniz kişilerle ilgili v.s. tüm notlarınızı etiketleyerek kaydedebilirsiniz.

6- İsterseniz sadece kişisel markalaşma etiketi altında yukarıda yazdığım beş fonksiyonu kullanabilrsiniz.

7- Hatırlatma aracını kullanarak bu notları kendinize sürekli hatırlatabilirsiniz.

Bu gibi bir çok özelliği ile kişisel markanızı geliştirmek adına verimli kullanabileceğiniz bir aplikasyon. Amacım; Mindin.me üzerinde sadece kişisel markalaşma yol haritasına özel kullanılabilecek bir uygulama geliştirmek aynı altyapıyı kullanarak.“Dünyada bir çok örneği varken neden Mindin.me’yi kullanayım ki” diyebilirsiniz. Ama bu cümleyi birkaç kullanımdan sonra tekrar değerlendirmenizi rica edeceğim. Sayfalarca gezmeden, aklınıza gelen önemli şeyleri bu kadar hızlı not alabileceğiniz ve aynı syafa üzerinde bu kadar işlemi yapabileceğiniz başka uygulama bulabilirseniz onu kulanı derim.

BETA kullanıcısı olmak ve programı denemek isterseniz lütfen info@mindin.me adresine BETA konulu bir mail atınız. Ya da Mindin.me web anasayfadan beta kullanıcı kaydı yaptırabilrisiniz. Gelen davet mailindeki linki tıklayarak ve şifrenizi belirleyerek login olabilirsiniz. Keyifle kullanmanızı dilerim. Keyfinizi kaçıran eksikler ve hatalar fark ederseniz lütfen feedback formundan ya da info mail adresinden bize iletin.

Saygılarımla.

--
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

27 Mayıs 2010

Tarımsal Danışmanlık Destek Başvuruları Başladı

Tarımsal Danışmanlık hizmeti alan çiftçilere daha öncedende bir bakanlar kurulu ile açıklanan 2010 yılında ödenmesi planlanan destekleme tebliği 27.05.2010 tarihli ve 27593 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğre girdi. Bu tebliğ kapsamında Tarımsal Danışmanlık sertifikasına sahip Tarım Danışmaları ile sözleşme imzalayan çifçilere 130 günün sonunda 500 TL destek ödenecek.
Söz konusu tebliğin hükümleri ise şöyle;
Tarımsal işletmeler;

a) Bünyelerinde danışman istihdam eden üretici örgütleri ve ziraat odaları,

b) Tarımsal danışmanlık dernekleri/vakıfları,

c) Tarımsal danışmanlık şirketleri,

ç) Serbest tarım danışmanları.




--
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

Belden sıkma pardösüler, avuç içi eşarplar..

Kasım Tiryaki
28 şubat dışardan, para pul içeriden vurdu.
Bazen seksenli, doksanlı yılları özlüyorum. Lise ve üniversiteye talim ettiğim zamana tekabül eden yılları yani.
O yılları ama o yıllarda, hala uçup gitmemiş gençliğimi değil..
Saçma sapan lise müfredatını veya bir sömestrde kapısını ancak dört, beş kere açtığım kampusları da..   
O günün heyecanlı, azimli ve takva sahibi insanları tütüyor burnumda.
Ha bre okuyan gençleri, dolu dolu sohbetleri, tarih dolu, bilgi dolu konferans ve seminerleri özlüyorum..
Şiir gecelerini.
Kimsenin, dini kendi saçma sapan yaşayışıyla tevil etmeye kalkışmadığı zamanları..
'Şekilci olmayın!' diye diye Müslüman'ın kızını, erkeğini halden hale sokan şekilsizlerin, bu günün 'ucubelerini' hazırlayan melanetlerin türemediği çağları..
O yıllarda 'hayat iman ve cihattı' yalnızca.
Sade ve etkileyiciydi.
ABD adına, tüm emperyalistler adına 'Mardin Fetvasını' gürültüye getirmek için komisyonlar kurulmamıştı daha.
Alengirli ve akçeli işler daha patlamamıştı.
'Bir ideal sahibi olmak' kifayet ediyordu.
Onun için solcu, faşist fark etmez; bir tek 'davası olan' muteberdi insanların gözünde.
Herkes, mücadelesini verdiği fikrin 'yaftasını' taşımaktan gurur duyardı.
Yalnızca 'eyyamcılardı' insandan sayılmayanlar. 
İnkâr furyası hâlâ başlamamıştı.
Her gün yeni bir saza şarkı olmak yoktu.
'Hem öyleyim, hem böyle' sezonu daha açılmamıştı.
Yamukluk, 'her ortama ayak uydurma' övünülecek bir şey değildi.
..
Artık dünyaperestliğin muteber olduğu günlerdeyiz..
'Her yol uyar' aforizmasının dillere pelesenk olduğu zamanlarda..

'Hayat para ve makamdır'
Yeni trendin Müslüman camiayı getirdiği son noktaydı bu.
Ne mücahitlik kaldı, ne adam gibi sakal, ne eşarp, ne pardösü.
Hele 'bıyık bırakmak' İslami camia içinde kerih bir şey gibi algılanır oldu.
Mücahit, Enes, Şeyma, Esma, Talha gibi Ashap-ı hatırlatan, İslami kökleri işaret eden isimler yerlerini daha modernlere bıraktı.
Daha açık gözler, bu 'ağır' isimlerin ya başına ya sonuna modern/uyduruk isimler eklediler.
Böylece yeni trent, 28 Şubat ürküsünü de arkasına alıp, mücahitliğin mahiyeti kadar, onu çağrıştıran isimleri, sembolleri de büyük ölçüde sildi.  
Belden sıkma pardösüler, avuç içi eşarplar..
Kadınların hali pür melâli de aynı oldu.
Nerede o seksenli yıllarda ki çarşaf gibi başörtüler!
Nerede o, giyildiği zaman insanı içinde kaybeden pardösüler!
Artık sohbetten sohbete, kitaptan kitaba koşturan şuurlu kızların yerini, vizyon filmleri ve moda da son trendi kovalayan 'avareler' aldı.
Yeni moda tesettür de bu yeni jenerasyonun omuzlarında yükseldi.
Bu trent ilkti.
Bin dört yüz yıldır ilk: Ne yapsan, ne etsen tesettürlü sayılıyordun.
Tesettür, tesettür olalı böyle bir acayiplik görmemişti ya..
Artık kızlar başlarını bağlıyor ama makyajsız çıkmıyorlardı.
Eşarpları vardı ama avuç içi kadarlardı.
Başörtüsünü, pardösünün ön ve arkasından sarkıtmak arkaik bulunuyordu.
Kaldı ki, öyle bir şey isteseler de mevcut eşarplarla mümkün değildi.
Dünün mağduru, mücahit müteahhitlerin çocukları, artık ulu orta yerlerde mücahide sevgilileri ile kol kola gezip tozuyorlardı.
Artık onların da kendi içlerinde gericileri, ilericileri vardı.
Kadınla tokalaşmayana dudak bükülüyordu.
Ortama ayak uyduramayıp kızlı erkekli gezilerde, eğlencelerde görünmek istemeyenler dışlanıyordu.
Bazıları, bazılarına giyiminden, tavır ve hareketlerinden dolayı yobaz muamelesi çekiyordu.
Bir yaman çelişki yaşanıyordu ki hafazanallah.
'Hayat iman ve cihattır', 'mülk Allah'ındır' çıkmalarını hiç bir araba, dükkan veya evde rastlamak imkansızdı artık.
İman ve cihat kesmez olmuştu mustazafları.
Para onları, tek kelimeyle, bozmuştu.
Dünün, mağdur ama mağrur kesiminin üzerinde odaklandığı iki nokta kalmıştı.
Bir; 'Müslüman iyi giyinmeli' mottosu.
İki; 'Müslüman'a zengin olmayı yasaklayan bir ayet yok' aforizması.
Kendini, giyinmeye ve para biriktirmeye fetva devşirmek için paralayan yepyeni bir kitle var artık.
kasimtiryaki@timeturk.com

26 Mayıs 2010

İslami Şiirler....

ALLAH
Bizleri ve Evreni yaratan yüce Allah
Onun elçisi Hz Muhammed Resulullah
Dinimiz İslam, kitabımız Kurandır
Allah rızkımızı veren, bizi doyurandır

Allah vardır, birdir, ezelidi, ebedidir
Allah gizli açık her şeyi görür bilir
Herşeye gücü yeter, gücü  sonsuzdur  
Kitabımız Kuran bize kılavuzdur

Kalpler Allahı zikirle huzur bulur
Ona inanan, güvenen mesut olur
La ilahe illallah demenin sevabı çoktur
Allahtan başka tapacak ilah yoktur

Allah esirgeyen bağışlayandır
Bizi kurtaracak olan imandır
Biz  ancak Allaha ibadet ederiz
Sadece ondan  yardım dileriz

Allah  peygamberler gönderdi
Hz Muhammed son peygamberdi
Kuran bizim kutsal kitabımız
Onunla aydınlanır hayatımız

Rabbimiz Allah, dinimiz İslamdır             
Ahiret yurdunda ebedi hayat vardır
Hesap gününde büyük mahkeme kurulur
İyilik, kötülük orada karşılığını bulur

Doğmamış, doğurulmamış dengi yoktur
Esmaı Hüsna, en güzel isimler onundur
Odur mülkün ve din gününün maliki
Allah bize yeter, onu gibi vekil var mı ki

Dünya hayatı bizim için imtihan yeri
Sonsuz ahiret hayatı var ondan geri
Allah vardır birdir diye iman ederiz
Kurana inanıp gösterdiği yolda gideriz

Allah Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim
Her işte deriz Bismillahirrahmanirrahim
Müminler Onun sonsuz kudretine dayanır
Onun ismi ile yatar, onun ismi ile uyanır

Allaha inanmaktır müminin şiarı
İnanıp inanmamak insanını kararı
İnsan bedeni ve evrenin yaratılışı
Düşünmek kuvvetlendirir inanışı

Topraktan her türlü  yiyeceği çıkaran odur
Tohumun yetişmesi için tek istediği sudur
Karada denizde tüm canlılara o rızık verir
Ahirette her insan onun huzuruna gelir

Dünyamız Evrende küçük bir gezegen
İnsanoğluna denmiş burada yer beğen
Her nefes alışımız gerçek bir mucizedir
Yeryüzündeki her nimet hep bizedir

İnsanoğlu bir sineği bile yaratamaz
Allahın izni olmadan bir adım atamaz
Böyleyken Allah'a nasıl nankörlük eder
Resullahın değil şeytanın yolundan gider

  
Allahım bizleri İslam yolundan ayırma
Sevabımızı artır, bize günah yazdırma
Senin yarattıklarının hepsini severiz
Allahım sen ne güzel yaratmışsın deriz

Gece yıldızlara hayranlıkla bakarız
Koca Evrende biz ne küçük kalırız
Tefekkür etmek en büyük ibadet
Düşünerek hep Allahı an, yadet

           ………………….. 

 İSLAMIN ŞARTLARI

İslam' ın beş şartı var
Bunlara uyan bahtiyar
Eğer müslümansa kişi
Bunlara uymaktır işi

Bunlardan birincisi
Şehadet Kelimesi
Ben şahitlik ederim
Tek Yaratıcı Allah derim
Allahtan başka ilah yok
Gerçi batıl dinler çok

Hz Muhammed son peygamber
Önceki dinler ondan verdi haber
O Allahın kulu ve peygamberi
Gönlümüzdedir onun yeri

İkinci şart beş vakit namaz
En güzel ibadet ve niyaz
Üçüncü şart oruç tutmak
Olu mu fakirleri unutmak

Dördünci şart zekat
Vermenin tadını tat
Servetini Allah verdi
Önüne nimetleri serdi
Malının kırkta birini ver
Fakir de bir ekmek yer
Son şart Hacca gitmek 
Kabeyi ziyaret etmek
…………………

KUR'AN-I KERİM 

Dinimizin kutsal kitabı
Allahın insanlara hitabı
Uyarıcı ve yol gösterici
Ahiretten haber verici

Yaradanımız Allahın sözü
İki cihan saadetinin özü
Cebrail ile  vahyedildi
Peygamberimize geldi

Peygamberimiz Hz Muhammed
Allah elçisi, Alemlere rahmet
İnsanlara İslama çağırdı
Çoğu  bu çağrıya sağırdı


Kuran 23 yılda tamamlandı
Müminler  ona gönülden inandı
1400 senedir Kuran okunuyor
Okunması kalplere dokunuyor

Kuran okuyanın kalbi nurlanır
Manasını  anlayan gafletten uyanır
İslam dininin kutsal kitabı Kuran
Yolunu şaşırır ondan uzak duran

.........................................

                      

NAMAZ
Namaz  Yaratanın huzuruna durmaktır
Alemlerin Rabbi ile  diyalog kurmaktır
Müminin  miracı, Allaha yakarmasıdır
İslamın şartının şuuruna varmasıdır

Müslüman günde 5 vakit namaz kılacak
Ahirette ilk sorgumuz namazdan olacak
Namaz  müminin Allaha sığınması
Rabbi zikrederek gider kalbin pası

Huşu ile kılınan namaz bize huzur verir
Katılaşan kalp yumuşar mum gibi erir
Dünya hırsı ve telaşından uzaklaştırır
İmanın hazzı  ile Allaha yaklaştırır

Yönünü Kabeye dönerek  mümin
Allahı zikirle kalbini eder tatmin
Yaratılanları sever yaratandan ötürü
Kalbinde kalmazkötülüğün hiçbir türü

Sabah namazına kalkan kişi
Kısmeti artar, iyi gider her işi
Evrendeki nizamı tefekkür eder
Onda kalmaz hiçbir üzüntü  keder

Camilerde cemaatle kılınan namaz
Toplumu kaynaştırır,ayrılık komaz
Müminlerin kardeşliği burada görülür
Aralarında dayanışma,sevgi bağı örülür

Namaz İslam dinin direği denmiştir
Beş vakit Namaz kılan nefsini yenmiştir
Namazı Allahı görüyor gibi huşu ile kılmalı
Gönlümüzde huzurda olmanın sevinci olmalı



              ÖLÜM


Fani dünyada ölüm var
Herkes sırasını savar
Ölüm ayrılık ve acıdır
Arkadan ağlar dost ayar

Ölümden ötesi karanlık mezar
Melekler yaşarken amelleri yazar
Cenaze namazında kaç dostun olur
Kabrini garip iki amele kazar

Hayatta hayırlı işler yaptınsa
Dünyada kalıcı eser bıraktınsa
Ölüm senin için kurtuluştur
Kabrin nur olur imanı tatsınsa

Ölüm fani alemden ebediyete uçuş
Sanmayınız ki ölüm bir yok oluş
Yaradanın yeryüzündeki halifesi
İnsan ölümle cennete giden kuş

Hayat bize armağan, iyi yaşansın
Ölüm uzakta değil, belki son şansın
Ölüm hatırlamak hırsları gemler
İyilik yap ki seni alem hayırla ansın

…………………………………………..

                     SON   PEYGAMBER

 Fahri Kainat, Alemlerin övüncü, son peygamber
 Kutsal kitaplar geleceğinden veriyordu haber
 Daha çocukluğunda Muhammedülemin idin
 Güvenilir, doğru, örnek insan olarak bilinirdin

 Yetim olarak büyüyüp 40 yaşına gelmişti
 Cebrail ile Allahın vahyi kendine erişti
 Son peygamber olarak Allahın dinini yaydı
 Ondan önce insanlık cehalet ve karanlıktaydı
    
 622 yılında Müslümanlar Medine'ye hicret ettiler
 Ensar ve Muhacirler birbirlerine dost ve kardeştiler
 Müşriklerle Bedir, Uhut, Hendek savaşları yapıldı
 Mekke'nin fethi ile İslam galip olup hızla yayıldı

 Şefaat makamı, Makamı Mahmud sadece sana verildi
 Miraçta Cemallulllah ve öte alemler sana gösterildi
 Rabbimiz sen olmasaydın alemleri yaratmazdım buyurdu
 İlk müslüman sahabeler zamanın yıldızları oluyordu.
           
 Bedevi Araplardan örnek bir toplum meydana getirdin
 Fakirler ve mazlumlara sahip çıktın, acılarını dindirdin
 23 yıllık tebliğden sonra terki dünya ile kalpleri yaktın         
 Kuranı ve sünnetini biz ümmetine emanet bıraktın

Veda hutbesi 14 asır önceki İnsan hakları beyannamesi

Ki ondan evvel insan hakkının okunmuyordu esamesi

Allaha kul, sana layık ümmet olmak en büyük nimet
Rabbim bizlere bu şerefi ve onun şefaatini nasip et
 .............................................

EVRENDEKİ DÜZEN

Evrendeki düzene ahenge insan oluyor hayran
Güneşin doğuşu, batışı veriyor mu sana heyecan
Ağaçların çiçek açması,leyleğin aynı bacaya konması
Ne yazık kiminin bunları basit doğa vakası sanması

Her biri yörüngesinde dolanır milyarlarca seyyare
Mesafeler ışık yılı, kağnı bile sayılmaz teyyare
Karada denizde her canlı nasıl  rızkını buluyor
Çiçekler nasıl zamanında açıyor ve soluyor

Evrendeki harika nizam bize hatırlatır yaradanı
Düşün yaradılış gayeni,ahireti, boş sanma meydanı 
Evrene ibretle bak, tabiat kitabını bir oku doğruca
Bunları yaratan var, aklınla varırsın bu sonuca

Vücudumuz nasıl bir harika düşündünüz mü sizler
Kalbin vücuda kan pompalar ciğerlerin kan temizler
Beyin bir harika ki bilgisayar onun bir kötü taklidi
Anla tesadüf diyerek çözülmez bu nizamın kilidi

Milyarlarca insanın siması, parmak izi farklı
Düşünmek lazım bunda nasıl bir sır saklı
Planlı yaradılış var, tesadüf yok kâinatta
Kendiliğinden oluş diyerek diretme bu inatta

Yeni doğan her bir yavruya baktıkça insan şaşıyor
Anasının memesindeki sütü  biliyor, ona ulaşıyor
Her canlıya yaşaması için gerekli organ verilmiş
Neslinin devamı için kendine lazım olanı bilmiş


Akıllı planlı yaradılıştan başka izah akla yatmaz
Tesadüf, tabiat zırvalarını  akıllı kimse yutmaz
Gel kardeşim inadı bırak, aklının yolunu tut
Yaradılış gerçeğini kabul et, tesadüfü unut

Evrendeki düzene insan hayranlık duyar
Bunu düşünen anlar bir yüce yaratan var
Canlılar arasındaki yardımlaşmaya bak
Her birinin rızkı tam verilir muhakkak

Recep Karagöl

..

Siyonist İsrail Yok Olmalıdır

"mazlumderSiyonizm ile Mücadelede Yeni Stratejiler"adı altında düzenlenen panelde konuşan siyonist karşıtı Netürei Karta Üyesi Haham Ahron Kohen,  "nasıl olur bilmiyorum ama israil devletinin yok olmasını diliyorum" diye konuştu.


ŞÜKRÜ GÜNDÜZ / MEHMET ÖZCAN / İSTANBUL
IHRC(İslami İnsan Hakları Komisyonu) ve MAZLUMDER İstanbul Şubesi'nin birlikte düzenlediği  "Siyonizm ile Mücadelede Yeni Stratejiler" adlı panel Bayrampaşa Belediyesi Kültür salonunda yapıldı.  Panele siyonist israil karşıtı Yahudi din adamları da konuşmacı olarak katıldı. siyonist karşıtı Yahudiler, siyonist israilin orta doğuda sorunun ana kaynağı olduğunu ve yok olması gerektiğini söylediler.
BİZ SİYONİSTLERE KARŞIYIZ
saidfarjaniPanele İngiltere'den katılan Britanya Müslümanlar Birliği Politika Direktörü Said Ferjani, Yahudilerin hepsini bir tutmamak gerektiğini ifade etti.  Ferjani, "Yahudiler'i ikiye ayırmak gerekir. Bir tarafta katliam yapan siyonist Yahudiler, diğer tarafta bunları sevmeyen ve dinlerini yaşamaya çalışan dindar Yahudiler var. Biz bu iki grubu bir tutmamalıyız. Bizim karşı olduğumuz kişiler katliam yapan siyonistlerdir. İngiltere'de yaşayan Yahudiler Filistin'de Müslümanlara yapılan katliamı kabul etmiyorlar ve bunu protesto ediyorlar. siyonizm'e karşı çıkan dünyadaki bütün Yahudileri desteklemeliyiz ve onlarla ortak çalışmalıyız" dedi.
SİYONİZM İLE YAHUDİLİK BİRBİRİNDEN AYRIDIR
amrahcohenPanele İngiltere'den katılan Netürei Karta Üyesi Haham Ahron Kohen,  siyonizm herkesin bildiği gibi bir ideolojinin adıdır diyerek, "bu toplantının önemi Filistin'deki acıdan geliyor. Üzülerek söyleyebilirim ki siyonizm ile Yahudilerin aynı kategori de görülmesi bizi çok üzüyor" dedi. Kaynaklara bakıldığında siyonizm ile Yahudiliğin bir olmadığını, aynı düşünceyi paylaşmadığını ve herkesin bunu görebileceğini söyleyen Haham Kohen, "Yahudiler siyonizm çıktığından beridir ona karşı mücadele veriyor. Ve az da olsa bu gücün azımsanmaması gerekir" diye konuştu.
SİYONİSTLER HİÇBİR ZAMAN YAHUDİLERİ TEMSİL ETMEMİŞLERDİR
"siyonizm'in ana temelin de tüm haklara el koymak ve güç kullanmak olduğunu" belirten Haham Kohen,  "Filistinliler günlük hayatlarında siyonistler tarafından zor durumda bırakılmaktadırlar. siyonizm Filistin'e sadece kan ve gözyaşı getirmiştir. Ve siyonistler hiçbir zaman Yahudileri temsil etmemişlerdir" dedi.  Anti siyonizm ve Antisemitizm'in aynı şeyler olmadığının altını çizen Haham Kohen,  "siyonizm'in temel felsefesine baktığımızda tamamen Yahudiliği tahrif etmiştir. Batıl devletlere seslenmek istiyorum; biz şiddeti istemiyor ve şiddeti temsil etmiyoruz. Ortadoğu'da sorunun tek kaynağı siyonist israil'dir ve bu devlet ortadan kaldırılmalıdır. Nasıl olur bilmiyorum ama israil devletinin yok olmasını diliyorum. Ve istediğim siyonist israil'in yok olup Müslümanların ve Yahudilerin ortak ve özgür yaşayacağı bir Filistin devletinin kurulmasıdır" dedi.
ABD'NİN İSRAİL'İ DESTEKLEMESİ ŞEYTANİ BİR TUTUMDUR
yisroelPanele Amerika'dan katılan Neturei Karta Uluslararası sözcüsü Haham Yisroel Dowid Weiss ise,  siyonizm'in 62 yıldır çıktığını ama Yahudiliğin iki bin yıldır var olduğunu söyledi.  Amerikan'ın israil'i desteklemesinin şeytani bir tutum olduğunu dile getiren Haham Weiss, "İnsanlar başlarına bir afet geldiğinde bağrışıp çağrışıyorlar neden yardım gelmiyor diye. Oysa Gazze, yıllardır ambargo altında ve kimse buna ses çıkarmıyor" dedi. siyonist israil'in Gazze'ye yaptığı saldırıdan sonra Gazze'ye gittiğini söyleyen Haham Weiss sözlerini şöyle sürdürdü; Orada Filistinli bir aile ile tanıştım ve o ailenin 29 ferdi siyonistler tarafından katledilmişti. siyonistler bu savaşı bir din savaşı olduğunu iddia ediyorlar.  Ve bunu katliamlarını meşru göstermek için söylüyorlar. Allah'a, siyonist devleti biran önce ortadan kaldırması için dua edeceğiz ve etmeliyiz. Dünyaya şunu göstermeliyiz siyonistler şarlatanlardır. Biz Yahudiler daha önce olduğu gibi Müslümanların yönetimi altında yaşamak istiyoruz.
BU HAHAMLAR SİYONİZME KARŞIDIR
mesudProgramın organizatörlerinden olan ve programa İngiltere'den katılan İHRC başkanı Mossoud Shadjareh da kısa bir konuşma yaparak, "Edindiğim izlenimlere dayanarak şunu söylemek istiyorum. Bazı kişiler siyonistlere karşı olan Yahudileri de sevmiyorlar. Bu hem siyonistlere karşı olan dindar Yahudileri üzerken, siyonistlerin de işine geliyor ve siyonistler buna seviniyorlar" dedi. İslam'da birini tanımak için onunla yolculuk yapın deniliyor diyen Shadjareh, "ben de onlarla yolculuk yapan biri olarak bu Hahamlarla Gazze'ye gittim. Oradaki durumu gördükten sonra yanımızda ki Haham kendisinde bulunan israil pasaportunu yakarak yalnızca Filistin pasaportunu kullanmak istediğini söyledi. Bu hahamlar siyonistleri sevmedikleri ve protesto ettikleri için evleri yakılmak istendi, evlerinin camları kırıldı ve birçok defa saldırıya uğradılar. Onlar tüm bu baskılara ve tehditlere rağmen siyonizmle mücadelelerinden vazgeçmediler" diye konuştu.
SİYONİZM VE BATILI EMPERYALİZM KARDEŞTİR
Yahudi hahamlardan sonra somerfarukunsalözü alan MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal burada yaptığı konuşmada, "Yahudi zihninin nasıl siyonist bir zihine dönüştüğünü iyi anlamak lazım. siyonizm aslında yalıtılmış, katledilmiş, yaşam hakları ve inanç hakları ellerinden alınmış bir Yahudilik şeklidir" dedi. Ünsal, Batılı devletlerin israil'in yaptığı katliamları resmi düzeyde kınamamasının altında siyonizm ve Batılı emperyalizmin akrabalık ilişkisinin yatmakta olduğunu belirterek, bundan dolayı Gazze'de kadın ve çocukları öldüren israil'in, resmi düzeyde mahkûm edecek ve kınayacak bir karar alınamadığını dile getirdi. israil'in Lübnan'ı işgal ettiğinde, zamanın ABD başkanının israil için "Tahran'da ve Şam'da üretilen radikalizmi tıkayan ve Batı için yardımcı bir unsurdur" diye değerlendirmede bulunan Ünsal, "siyonizmi bunun için Batılı emperyalistlerden ayrı tutmamak lazım. Böyle bir durum olduğu için Batılı emperyalistler israil'in bu faşist ve ırkçı tavrını hiçbir zaman kınamaz" dedi.
Ünsal ayrıca israil'in Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'ye katılması ve Türkiye'nin veto hakkını kullanmamasının Türkiye'de büyük bir hayal kırıklığı yarattığını söyleyerek, "israil'in bu tür uluslar arası kuruluşlara katılması onu daha çok meşru gösterecektir. Türkiye de veto hakkını kullanmayarak israil'in meşrulaşmasına katkı sağlaması, son derece üzüntü vericidir" diye konuştu.

Artık ev telefonları da taşınabilecek

Göçebe (nomadik) numara alan vatandaşlar 0850 ile başlayan numaralarını ister Ankara'da, ister İstanbul'da isterse Hakkâri'de kullanabilecek. Bu uygulama ile ömür boyu kişiye veya kuruma özel numaraları kullanabilecek.

Hat bağlanması ve görüşme ücretleri, normal numaralarla aynı olacak.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Numaralandırma Yönetmeliği'yle Türk Telekom dışındaki sabit telefon işletmecilerine yeni alan kodları verilirken, bir tane de Türkiye'nin her yerinde kullanılacak göçebe alan kodu verildi.

0850 olarak belirlenen alan kodu ile vatandaşlar isterse, adres değişikliklerinde ev telefon numarasını değiştirmek zorunda kalmayacak. Böylece vatandaşlar, cep telefonlarında olduğu gibi kendileri istemediği sürece , ömür boyu tek bir ev telefonu numarası kullanabilecek.

--
İlan Grubu

2010 Hac Kura Sonuçları Açıklandı

Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Dairesince açıklamış olduğu bilgilere göre Hac Kura Sonuçları 26 Mayıs 2010 günü saat 11'de başlanacak. Yalnız sonuçların internetten açıklanması ise aynı gün saat 21:00'den itibaren Hac Dairesi Başkanlığının sitesinde yayınlacaktır. Sonuçlara BURADAN ulaşabilirsiniz. Herkesin O mübarek beldeleri görmesi temennisi ile dua ediyoruz. İslamİlmihali.net olarak Kura sonucunda isimleri açıklanan Hacı Adaylarımıza şimdiden Allah Kabul etsin diyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Dairesi Başkanlığının yapmış olduğu açıklama ise şöyle;

--
İlan Grubu
http://groups.google.com.tr/group/ilangrubu/subscribe?hl=tr

25 Mayıs 2010

Oto Koltuğu Çocuklar İçin Zorunlu Oldu Talep Arttı

Türkiye'de 1 Haziran'dan itibaren araçlarda çocuk koltuğu bulundurma zorunluluğu gelmesi talep patlamasına sebep oldu.

Yasanın yürürlüğe girmesine sayılı günler kala firmaların stoklarında bebek koltuğu kalmadığı belirtiliyor. Birçok firma bayilerine koltuk göndermek için süre istiyor. Talebin artmasıyla fiyatlar da önemli oranda yükseldi. En düşüğü 49 TL olan koltuklar kalite ve kumaş türlerine göre bin 300 liraya kadar yükseldi. Firma sahipleri satışların yüzde 80 oranında arttığına dikkat çekiyor. Koltuk pazarının bu düzenleme ile yüzde 60 oranında büyümesi bekleniyor.

Horasan Çeyiz, Bebe Giyim ve Bebe Mobilyaları firmasının sahibi Tan İnce, vatandaşın cezalı duruma düşmemek için pahalı ucuz demeden koltuk aldığını belirtti. Geçen yıl sezon boyunca yapılan koltuk satışının bu yıl birkaç ayda yapıldığını kaydeden Tan İnce, şu bilgileri verdi: "Şu an yurtdışından koltuk ithal eden firmaların stoklarında mal kalmadı. Ay sonu itibarıyla gümrüklerde binlerce yeni koltuk olacak. Biz ithalatçı firmalardan siparişlerimizi 15-20 gün sonrasına alabiliyoruz. Vatandaşın ciddi talebi var. Yasal düzenlemeye uymayanlara ciddi cezalar kesilecek. Can taşıyacağı için araç sahipleri koltuk alıyor. Firma olarak Konya'da 300 koltuk satmıştık, bu sene daha sezonun yarısındayız ve bu sayının çok üzerine çıktık." Koltuk fiyatlarının da taleple birlikte yükseldiğine vurgu yapan Tan İnce, "Kumaş ve kalitesine göre fiyatlar değişiyor. 0-12 aylık bebeklerin koltukları 49 TL'den başlıyor 100 liraya çıkıyor. 1-5 yaş gruplarında ise 130 TL'den bin 200 liraya kadar yükseliyor." diye konuştu.

Çocuk koltukları ölümleri azaltıyor
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, doğumdan itibaren çocuk oto güvenlik koltuğu kullanımının zorunlu olduğu gelişmiş ülkelerde trafik kazalarında çocuk ölüm oranının yüzde 3 civarında olduğu belirtiliyor. Bu oranın koltuğun yasal zorunluluk olmadığı ülkelerde yüzde 46'lara kadar çıktığı kaydediliyor. Yetkililer, koltukların doğru kullanılması halinde kaza sırasında ölümleri yüzde 71 oranında azalttığına vurgu yapıyor.

Boyu 135 santimetrenin, ağırlığı da 36 kilogramın altındaki (12 yaş) çocukları kapsayan oto çocuk koltuğu bulundurma zorunluluğuna uymayanlara, polis ekipleri tarafından 55 TL'den başlayan para cezaları kesilecek. Uygulama taksi, dolmuş, servis gibi şehiriçi ve şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanılan tüm araçları da kapsayacak.AYDIN HIZLIC/ ZAMAN

Araçlarda Bulunan Çocuk Koltuğu Kullanımı Hakkında

Çocuk Koruma Sistemleri

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2001 yılında tüm kazalar içinde ölümlü ve yaralanmalı kazalara karışan 0-15 yaş arası çocukların toplam sayısı 7413'tür. Bu sayı ölümlü ve yaralamalı kazaya karışan toplam yolcuların (sürücüler hariç) % 16.03'ünü oluşturmaktadır. Bu çocukların %32.23'ü 0-5 yaş arasındadır.

Bu ölüm ve yaralanmaların bir çoğunun çocuk koltuğu ve emniyet kemeri kullanarak önlenmesi mümkündür. Bununla birlikte birçok ebeveyn koruma sistemlerini yanlış kullanarak çocuklarını riske atmaktadırlar. Uzmanlar çocuk koltuklarının % 80-90'ının, araçlara yanlış monte edildiklerini veya yanlış kullanıldığını düşünmektedir.

Bebekler, yeni yürümeye başlamış çocuklar ve diğer çocuklar fizyolojik olarak yetişkinlerden çok farklıdır. Gençler bile sadece büyümüş çocuklardır. Çünkü boyları ve iskelet yapıları tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle emniyet kemerleri araç çocuk koltukları gibi yeterli ve tam anlamıyla bir koruma sağlayamazlar. Çocuk koltukları gerekli korumayı sağlayacak ekstra yapılarla tasarlanmıştır.

Çocuk koruma sistemleri hızlı çarpma etkisi esnasında "kademeli yavaşlama"yı sağlar. Doğru monte edilmiş çocuk koruma sistemleri, çarpma sonrası aracın durmasıyla, aracın mevcut hızıyla ilerleyen çocuğun bedeninin de durmasını sağlar ve başka nesnelere (insana, zemine veya diğer araçlara) olabilecek teması da engeller.

Araç çocuk koltukları, çarpma etkisini vücudun belli bir kısmına yönlendirmeyip, bu etkiyi vücudun daha güçlü bölgelerine (kalça kemiği, sırt ve omuz) dağıtarak çarpma etkisini azaltma işlevini görür.

Çocuk koruma sistemlerini karmaşık bulan bazı ebeveynler, bu sistemlerin çocuklarını sıkacağını ve rahatsız edeceğini öne sürmektedirler. Aşağıda da göreceğiniz gibi, modern çocuk koruma sistemleri basit ve çocukların hoşlanacağı şekilde dizayn edilmiş ve maksimum korumayı sağlayacak niteliktedir.

Çocuklar eğer küçük yaşlardan itibaren araç çocuk koltuğuna alışmışlarsa, büyümelerine oranla çocuk koltuğundan daha çok hoşlanmaktadırlar. Kendi özel koltuklarında bulunmak onlara inanılmaz haz vermektedir. Bu nedenle çocuk koruma sistemleri aleyhine ileri sürülen görüşler tutarsız ve yalnızca basit bahanelerdir.

Çocuk Koruma Sistemi Çeşitleri

Bebek Koltukları (1 yaşına ve 8-9 kg'a kadar olan çocuklar için): Bebek koltukları doğumdan 8-9 kg ve 1 yaşına kadar olan çocuklar için dizayn edilmiştir ve araçlara arkaya bakacak şekilde monte edilir. Bebek koltuğunun arkaya bakmasının nedeni kazalarda hassas kafa ve boyun yapısına sahip olan bebeğin daha iyi korunması içindir. Çünkü kaza anındaki çarpma etkisi bebeğin kafa ve boyun kısmına göre daha güçlü olan arka kısmına yöneltilecektir. Koltuk aynı zamanda bebeğin kafasının öne çarpmaması için ön tarafa tam dayanmamalıdır. Bu koltuklar bebeklerin kendi kendine hareket edebileceği döneme kadar kullanılmalıdır.

Hareketli Çocuk Koltukları (0-4 yaş grubu ve 0-16 kg'a kadar olan çocuklar için): 8-9 kg'mı geçen çocukların arkaya dönük veya öne bakacak şekilde taşınabilmelerini sağlayacak hareket kabiliyetine sahiptir. Bu koltuklardan bazıları 1 yaşının altındaki çocuklar için arakaya bakar durumda da kullanılmaktadır. Bu tür koltuklarda çocuklar 9 kg'dan 18 kg'a ve 4 yaşına kadar öne bakacak şekilde oturmalıdır. Daha sonra bir üst düzey koruma sistemi kullanılması önerilmektedir.

Destek Koltukları
(4-8 yaş grubu ve 28-30 kg'a kadar olan çocuklar için): Bu koltuklar 4 yaşından büyük ve 28-30 kg'a kadar olan çocuklardan boy ve kilo olarak hareketli koltukları kullanamayacak ve henüz emniyet kemeri de kullanmaya hazır olmayanlar için geliştirilmiştir. Destek koltukları yalnızca çocuğu korumakla kalmaz, kemerlerin rahatça takılıp kullanılmasını ve çocuğun camdan dışarısını seyredebilmesini de sağlar. Destek koltuğunda yalnızca iki noktalı kemer varsa koruyucular kullanılmalıdır. Destek koltukları, koruyucuların iki ve üç noktalı kemerlerle birlikte kullanılabileceği şekilde tasarlanmıştır. Arkası yüksek olan destek koltuklarının, hassas kafa ve boyun yapısını daha iyi koruduğu belirlenmiştir.

Emniyet Kemerleri:
Çocuğunuzun mümkün olduğunca daha uzun süre araç çocuk koltuğunda seyahat etmesini sağlayınız. Boy ve kilo olarak destek koltuğunu kullanamayacak kadar büyüdükten sonra emniyet kemeri kullandırınız. Üç noktalı emniyet kemerinin omuzdan gelen kısmı, omuz üzerinden ve göğüs kafesinden çapraz geçmeli, yüz ve boyun bölgelerine dokunmayacak şekilde ayarlanmalıdır. İki noktalı kemerler veya üç noktalı kemerlerin iki noktalı şeridi; kalçaların üst kısmında, ne çok sıkı ne de çok gevşek durumda bulunmalı, mide üzerinden geçmemelidir.

Çocuk Koruma Sistemleriyle İlgili Genel Öneriler

Bütün çocuklar için en güvenli yer arka koltuktur. Çocuk koltuğu kolayca monte edilebilecekse, çarpma noktasından en uzak yer olan arka koltuğun orta kısmına takılması tavsiye edilmektedir. Çocuklar çarpma noktasına ne kadar uzak olurlarsa o kadar güvenlidirler. (Özellikle önden çarpmalarda yaklaşık % 29 oranında daha güvenlidir.) Ve 0-4 yaş kategorileri için dizayn edilen araç çocuk koltukları yan hava yastığı bulunan araçların ön koltuklarında kullanılmamalıdır. Kaza anında açılan hava yastığı koltuğa çarpıp, çocuğun ağır yaralanmasına hatta ölümüne bile neden olabilir.

Çocuk mutlaka ön koltukta oturtulacaksa aracın koltuğu mümkün olduğu kadar geriye çekilmelidir. (Özellikle yan hava yastığı olan araçlarda.)
  
Araç çocuk koltuklarının; sağa sola, arkaya öne kaymaması için, araca emniyet kemeriyle iyice sabitlenmesi gerekir.

Yeni doğmuş bebeğin bulunduğu koltuktaki kemerler en alttaki tokaya takılmalı ve tokalar da omuzda veya omuz altı hizasında bulunmalıdır. Çocuğun yaş ve kilosuna göre kemer ayarları artırılmalıdır. Kemerler omuzlar üzerinden ve ayakların arasından geçmelidir.

Plastik kemer tokalarının tam olarak takıldığından emin olunmalıdır.

Çocuk koltukları uluslar arası standartlara uygun olmalı ve uygun olduğuna dair etiketi olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Üretici talimatları ve araçlarda kullanım kılavuzları mutlaka okunmalıdır.

Bir kazaya karışan araçtaki çocuk koltuğu kesinlikle kullanılmamalı ve değiştirilmelidir.

çocuk koltuğu,bebek koltuğu,bebek araba koltuğu,bebek oto koltuğu,oto koltuğu,oto koltugu,çocuk,


--
İlan Grubu

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali