30 Haziran 2009

Elleri öpülesi Osmanlı paşaları kimlerdi?

Asrımızın anlı şanlı paşaları, devletten aldıklarıyla neler yapıyor? Türkiye'nin son elli yılına baktığımızda korkunç bir tablo var. Ya Osmanlı paşaları nasıldı? Raif Öztürk yazdı:

Osmanlı paşaları ve bugünkü paşalarımız

Tarihi camileri, imarethaneleri, han, hamam, külliye ve medreseleri veya tarihi köprü gibi eserleri inceledikçe, çoğunun o günkü paşalar tarafından yapıldığını görüyoruz.

Yani devletten aldıklarını, hem o günkü halk yararına hem de kalıcı olarak, nesiller boyu halklar ile paylaşmasını bilmişler. Üstelik de o savaşlı yıllara rağmen…

Peki, asrımızın anlı şanlı paşaları, devletten aldıklarıyla neler yapıyorlar acaba?

Yarım asırlık araştırmalarımda, 'bunu düşünmek' zerre kadar bile aklıma gelmemişti. Ancak Ergenekon soruşturmalarına ve 1946'dan bu yana süregelen Encümen-i Dâniş faaliyetlerine ciddi bir göz attığımızda, bu soruyu düşünmemek mümkün değil.

Öyle ya, bazı paşalarımızın harcamaları ve yatırımları (!) maalesef dillere destan oldu.

• Hiç düşündük mü? Niçin onlar öyleydi veya bunlar niçin böyle?
Gerçi, hasbelkader insan olmak hasebiyle, Osmanlı paşalarının içinde de (Kavalalı Mehmet Ali Paşa gibi,) nefsine uyanlar, mal ve şöhret hırslarına kapılanlar ve isyan çıkaranlar da olmuştur. Fakat bunlar çok az sayıdadırlar…

İsterseniz bir açılış yapmak için, Osmanlı paşalarından bir kaçının bıraktığı eserlere, kısaca bir göz atalım:

• Ahmet Cevdet Paşa: Osmanlı Devleti'nde, on dokuzuncu asırda yetişen büyük devlet ve bilim adamıdır. Mecelle'yi kaleme alarak İslâm Hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran komisyonun başkanıdır. Sadece 'Tarih-i Cevdet' isimli eseri 12 cilttir. Ayrıca 'Hülâsatül Beyan, fi-Te'lifi'l-Kur'an' ve 'Hilye-i Seadet' (Hz. Muhammed'in görünüşü, ahlakı, hal ve hareketleri) gibi tam 15 ciddî eser bırakmıştır.

• Koca Mustafa Paşa: Fatih Sultan Mehmed Han devrinde saraya alınarak, devlet kademelerindeki çeşitli hizmetlerinden sonra da Vezîr-i âzamlığa kadar yükseldi. Sultan İkinci Bâyezîd Handan sonra, Yavuz Sultan Selim Han da onu Vezîr-i âzamlıkta bıraktı. İstanbul'da 'Koca Mustafa Paşa' semtinde kendi adıyla anılan câmi, imâret, (yoksullara gıda, aş ve sosyal yardım dağıtan hayır kurum binaları.) medrese, mektep ve tekkeden meydana gelen bir külliye, Eyüp'te câmi, Rumeli Yenice-i Karasu'da imâret, Nevrekop'da câmi ve mektep yaptırarak halkın hizmetine bırakmıştır.

• Damat İbrahim Paşa: Devletin askeri ve mülkî kademelerinde 41 yıl çeşitli başarılı hizmetlerinden sonra, 13 sene sadrazamlık yaptı. Farsça, Rumca, Sırpça ve İtalyanca bilen İbrahim Paşa, bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayından başka, İstanbul, Mekke Selanik, Hezergrad (Razgrad) 'İbrahim Paşa Cami'lerini inşa ettirmiş. Kavala'da cami, mescid, mektep (okul) , medrese, zaviye, (Dînî sosyal hizmet mekânları) hamam ve çeşme gibi eserler inşa ettirmiş ve bunlara vakıflar tahsis ettirmiştir…

• Davut Paşa: II. Beyazıt saltanatında 15 yıl sadrazamlık yapmış, Osmanlı devlet adamıdır. İstanbul'un Cerrahpaşa Semtinde cami, imaret, çeşme, medrese ve türbeden oluşan ve kendi adını taşıyan külliyeyi, Davutpaşa Kışlasını, Üsküp'te yine kendi adını taşıyan çifte hamamı yaptırmıştır…

• İskender Paşa: Fatih Sultan Mehmet'in oğlu II. Bayezid'in İstanbul dışına çıktığında, şehri emanet edebilecek kadar sadık bir vezir olarak bilinir. İstanbul Fatih'teki İskenderpaşa Camii'ni yaptırmış, Trabzon'da da yine İskender Paşa adında Camisi bulunmaktadır…

• Sokullu Mehmet Paşa: 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmış, birçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almıştır. İstanbul'un Büyükçekmece ilçesinde, Galata semtinde, Kadırga semtindeki cami ve İstanbul'da, Lüleburgaz'da, Havsa'da (Edirne) ve Payas'ta (Hatay) bulunan beş külliyesi mevcut olup, imparatorluğun her yanına yayılmış eserleri vardır...
• Rüstem Paşa (1500-1561) Kanuni Sultan Süleyman döneminde 14,5 yıl sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Hasbelbeşer bazı kusurlara da imza atmıştır. Biri Tekirdağ'da, diğeri İstanbul'da kendi adına yaptırdığı 2 adet cami vardır. Hamamlar ve çok sayıda kervansaraylar yaptırmıştır. Ayrıca Kütahya'da ve İstanbul Yeşildirek mevkiinde, çok büyük medreseler inşa ettirerek, halk yararına vakfetmiştir… (İstanbul'daki medresesi şu anda, İst. İlim ve Kültür Vakfının merkezidir.)

• Gedik Ahmet Paşa: Fatih Sultan Mehmet zamanında 3-4 yıl sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Afyonkarahisar'da bir külliye, Ladik'de bir mescit ve bir köprü, Kütahya'da bir mektep (okul) ve bir de arasta (Kapalıçarşı konumunda çarşı) yaptırmıştır. İstanbul Gedikpaşa'da, adı ile anılan ünlü bir hamamı vardır…

• Rumî Mehmet Paşa: Fatih Sultan Mehmet zamanında, 4 yıl sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Üsküdar'da bir Cami ve Manisa'da da bedesten (borsa, banka görevi gören, kumaş, mücevher ve çeşitli kıymetli eşyaların alım satımının yapıldığı, eşit büyüklükte kubbelerle örtülü, bir çeşit kapalı çarşı) yaptırmıştır.

• Kâzım Karabekir paşa: 1882 İstanbul Kocamustafapaşa doğumludur. Birçok askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunmuş, 29.6.1923'de TBMM'nin ikinci devresi'nde İstanbul Milletvekili seçilmiştir. 1939'da tekrar İstanbul Milletvekilliği'ne seçildi. 1943-1946 yıllarında milletvekili olarak yerini korudu ve 5 Ağustos 1946'da yapılan TBMM başkanlık seçimlerimde Meclis Başkanı seçildi. 'Sanayi Projelerimiz' ve 'İktisat Esaslarımız' gibi tam 41 adet ciddi eseri mevcuttur…

Evet, hiç düşündük mü, acaba niçin onlar öyleydi? Birlikte irdeleyelim:

• Eğitimlerini incelediğimizde, çağın gerektirdiği her türlü müspet ilimlerin ve en az birkaç yabancı lisanın yanında, aynı ciddiyetle mutlaka DÎNÎ EĞİTİM almış oldukları, ilk göze çarpan artılarıdır. Ve bu çok önemli bir farklı artı değerdir…

Allaha, meleklere, Âhiret âlemine ve mahkeme-i Kübra'da hesap vereceğine inanan bir kimseden, 'Allah c.c. rızası için HALKA HİZMET'TEN' başka ne beklenebilir ki?...

Hasbelkader 'beşer-şaşar' kabilinden ve imtihan gereği bir takım sapmalar elbette olabilir. Ancak bu fireler, nefis ve şeytana aldanmış bazı istisnalardır…

Çalışmayı, bağışlamayı ve lisanı teşvik eden yüce dinimizin teşvikiyle başarmışlar. Sadece bir yabancı lisan ile yetinmemişler, 7-8 yabancı lisan bilenleri vardır…

• Bu günkü Ergenekon kapsamında yargılanan ve onları dışarıdan destekleyen bazı paşalarımızın yetiştiği eğitim sistemlerini ve zihniyetlerini tahlil etmeyi, takdirlerinize ve vicdanlarınıza havale ediyorum…

NOT: Sadece 'mukaddes askerlik görevlerini' düşünen, siyaseti ise konu uzmanlarına ve devlet adamlarına bırakan 'elleri öpülesi ciddi paşalarımız', bahsimizden hariçtir…

MORALHABER


Hz. Muhammed ve Mucizeleri





Açıklama : Şüphesiz Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) en büyük mucizesi Kur'an-ı Kerim'dir. Fakat tarih boyunca Allah'ın (c.c.) ona bahşetmiş olduğu özellikler vesilesi ile görmeye alışık olmadığımız haller kendilerinde meydana gelmiştir. Bütün bunlar Yüce Allah'ın (c.c.) sonsuz kudret sahibi olduğunun ve rasulünün hak peygamber olduğunun nişanesidir.


Polonyalı Olivio Müslüman oldu

Polonyalı Olivio Müslüman oldu
30/6/2009

Polonyalı İngilizce öğretmeni Olivio Biedzka düzenlenen ihtida töreni ile Müslüman oldu.

Polonya'da İngilizce öğretmenliği yaparken 3 yıl önce Alper Uğurlu ile internette tanışan Olivio Biedzka (21), Türk genci ile 2 yıl internetle görüştü. Arkadaşlıkları aşka dönüşen Alper ve Olivio Biedzka, geçen hafta Denizli Çatalçeşme Oda Tiyatrosu'nda düzenlenen nikah töreniyle evlendi. Türk genci Alper Uğurlu ile evlendikten sonra Müslüman olmaya karar veren Polonyalı Olivio, bugün Denizli Müftülüğü'nde düzenlenen ihtida töreni ile Müslüman oldu. Denizli Müftüsü Mehmet Köse, ihtida töreninde Polonyalıgelin Olivio'ya hiçbir baskı altında kalmadan Müslümanlığı seçip seçmediğini sordu. Kendi isteği ile Müslüman olmaya karar verdiğini söyleyen Olivio Biedzka'ya Kelime-i Şehadet ve Kelime-i Tevhid getirmesinde yardımcı olan müftü Mehmet Köse, Elif ismini alan Polonyalı geline İhtida Belgesi ve İngilizce çeviri olan bir Kur'an-ı Kerim hediye etti.
Evlenip Müslüman olduktan sonra Elif Uğurlu ismini alan Polonyalı gelin, Pamukkale'yi çok sevdiğini, en büyük isteğinin de Kur'an-ı Kerim'i okuyup anlamak olduğunu ve bunu en kısa sürede başaracağına inandığını söyledi.

10 bin 300 kadro memur alımı için başvur başladı-KPSS-2009/3 TERCİH KILAVUZU

Kamuya öğretmen ve kariyer meslek memurları dışında kalan 10 bin 244 kadro ve pozisyonda yapılacak alımlar için tercih başvuruları bugün başlıyor.

Alımlar için bugünden itibaren 15 Temmuz 2009'a kadar tercihte bulunulacak.

Devlet Personel Başkanlığı internet sitesinde yayımlanan duyuruya göre, üniversiteler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca merkezi yerleştirme yapılmak üzere Devlet Personel Başkanlığına gönderilen (öğretmen ve kariyer meslek memurları dışında kalan) listelerde yer alan toplam 10 bin 244 kadro ve pozisyon için 6-15 Temmuz 2009 tarihleri arasında tercih yapılacak.

Yerleştirmeler, ÖSYM Başkanlığının "www.osym.gov.tr" adresi üzerinden yapılacak.

Bu yılın ikinci merkezi yerleştirmesinin ise kamu kurumlarından taleplerin 30 Eylül 2009 tarihine kadar toplanmasının ardından Kasım ayının ilk haftasında yapılması planlanıyor.

Alımların 2 bin 319'u bakanlıklara, bin 885'i genel müdürlük ve müsteşarlıklara, 514'ü başkanlıklara, 2 bin 989'u üniversitelere, 278'i mahalli idareler ve il özel idarelerine yapılacak. KİT'ler içerisinde en fazla personel ise 1411 kişiyle PTT'ye alınacak.

Temmuz ayında KPSS'ye göre ilk defa kamu kurum ve kuruluşlarına alınacak personele ilişkin unvan dağılımı şöyle:

"Aktüer 2, ambar memuru 2, anbar memuru 83, antrenör 27, arkeolog 1, aşçı 56, avukat 34, bahçıvan 4, bakteriolog 1, bekçi 2, bilgisayar işletmeni 485, bilgisayar programcısı 3, biolog 67, çocuk gelişimcisi 67, çözümleyici 6, dağıtıcı 12, daktilograf 37, diyetisyen 121, ebe 51, eksper 18, elektrik mühendisi 1, enformasyon memuru 22, fizikçi 3, fizyoterapist 144, gassal 3, gemi adamı 5, harita mühendisi 5, hastabakıcı 10, hayvan bakıcısı 6, hemşire bin 107, hizmetli 99, hukuk müşaviri 3, icra memuru 20,

İnşaat mühendisi 9, inşaat teknikeri 1, istatistikçi 21, itfaiyeci 15, kaloriferci 43, kaptan 4, kimyager 29, koruma ve güvenlik görevlisi 5, kütüphaneci 40, laborant 23, makina mühendisi 4, manevracı 1, memur 3 bin 98, mimar 31, muayene memuru 265, muhafaza memuru 240, muhasebeci 32, mutemet 1, mühendis 650, mütercim 24, odyolog 1, orman muhafaza memuru 85, öğretmen 4, programcı 84,

Psikolog 210, rasatcı 5, ressam 2, sağlık fizikçisi 14, sağlık memuru 106, sağlık teknikeri 130, sağlık teknisyeni 44, santral memuru 10, satınalma memuru 6, sekreter 85, sosyal çalışmacı 127, sosyolog 2, sportif eğitim uzmanı 25, şehir plancısı 5, şoför 98, tahsildar 8, teknik ressam 5, tekniker 204, teknisyen 307, teknisyen yardımcısı 175, tercüman 4, topograf 1, uzman yardımcısı 31, veri hazırlama kontrol işletmeni 72, veteriner hekim 7, veznedar 12, VHKİ bin 261, yurt yönetim memuru 67, zabıt katibi 4."

KPSS-2009/3 TERCİH KILAVUZU

GENEL AÇIKLAMALAR

TABLO 1 - ORTAÖĞRETİM MEZUNLARI İÇİN KADROLAR VE POZİSYONLAR

TABLO 2 - ÖNLİSANS MEZUNLARI İÇİN KADROLAR VE POZİSYONLAR

TABLO 3 - LİSANS MEZUNLARI İÇİN KADROLAR VE POZİSYONLAR

MEZUNİYETE İLİŞKİN ARANAN NİTELİKLER

ORTAÖĞRETİM MEZUNLARI İÇİN ARANAN NİTELİKLER

ÖNLİSANS MEZUNLARI İÇİN ARANAN NİTELİKLER

LİSANS MEZUNLARI İÇİN ARANAN NİTELİKLER

CİNSİYET VE DİĞER KOŞULLAR İÇİN ARANAN NİTELİKLER

TABLO 4A - MEZUN OLUNAN ORTAÖĞRETİM ALANLARI

TABLO 4B - MEZUN OLUNAN ÖNLİSANS PROGRAMLARI

TABLO 4C - MEZUN OLUNAN LİSANS PROGRAMLARI


Yukarıdaki pdf uzantılı dokümanları açabilmek için Adobe Reader 'ın 5.0 veya üstü sürümünün sisteminizde yüklü olması gerekmektedir. Eğer dokümanları kaydetmek istiyorsanız, kaydetmek istediğiniz dokümanın üzerine sağ tıklayıp "Hedefi Farklı Kaydet" seçeneğini seçiniz.

Abdestin Önemi ve Abdest Alırken Okunan Dualar

Mü'min -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner,

Ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte -veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner.

Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile -veya suyun son damlasıyla- dökülür iner.

Öyle ki abdest tamamlanınca- günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar.MUSLIM..

Namaz yaklaşırken hatırlatmalarda bulunalım, hazırlık yapalım ;

1. Abdeste Başlarken:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْــمِ اللهِ الرَّتْمنِ الرَّتِيمِبِسْمِ اللهِ الْعَظِيمِ وَالْتَمْدُ لِلّهِ عَلَى دِينِ اْلإِسْلاَمِ

"Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm, Bismillâhi'r-rahmani'r-rahîm, Bismillâhilazîm ve'l-hamdülillâhi alâ dini'l-İslâm"

"Dergâh-ı İlâhi'den kovulmuş ve sonsuz rahmetten nasipsiz kalmış şeytandan Allah'a sığınırım; engin rahmet sahibi ve yegâne merhametli Rahman ü Rahîm'in adıyla başlarım; Yüce Allah'ın ismini anarak başlarken beni İslâm dini ve akidesi üzere yarattığı için O'na hamd ederim."

2. Besmeleden Sonra Suya Temas Ederken:

اَلْتَمْدُ لِلّهِ الَّذِي جَعَلَ الْمَاءَ طَهُوراً وَجَعَلَ اْلإِسْلاَمَ نُورًا

"Elhamdülillâhillezi ceale'l-mâe tahûren ve ceale'l-İslâme nûran"

"Sonsuz hamd ü senâ olsun Allah'a ki, İslam'ı bizim için bir ışık kaynağı ve suyu maddî kirlerimizden arındıran tertemiz bir nezafet vesilesi kıldı."

3. Mazmaza (ağıza su verme) Anında:

اَللّهُمَّ أَعِنِّي عَلَى تِلاَوَةِ الْقُرْأنِ وَذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَتُسْنِ عِبَادَتِكَاَللّهُمَّ اسْقِنِي مِنْ تَوْضِ نَبِيِّكَ كَأْساً لاَ أَظْمَأُ بَعْدَهُ أَبَداً

"Allâhümme eı'nnî alâ tilâveti'l-Kur'âni ve zikrike ve şükrike ve hüsn-i ibâdetike. Allahümme'skınî min havdi Nebiyyike ke'sen lâ azmeu ba'dehü ebeden."

"Allah'ım, Kur'ân-ı Kerimi okuma, Seni her zaman gönülden anma, Sana layıkıyla hamd ü senâda bulunma ve en güzel şekilde kulluk yapma hususlarında yardımını istirham ederim. Allahım, bana Rasûl-ü Ekrem'in havzından kana kana içmek nasip eyle; öyle içeyim ki bir daha da ebediyyen susamayayım."

4. İstinşak (buruna su verme) Sırasında:

اَللّهُمَّ أَرِتْنِي رَائِتَةَ الْجَنَّةِ وَارْزُقْنِي مِنْ نَعِيمِهَا وَلاَ تُرِتْنِي رَائِتَةَ النَّارِ

"Allâhümme erihnî râihate'l Cenneti verzuknî min naîmihâ velâturihnî râihate'n-nâri."

"Allahım, burada ruhuma ötelerin esintisini duyur, ahirette de Cennetin hoş rayihasını koklat, onun nimetlerinden beni de rızıklandır; Cehennemin mülevves kokusunu duyurmakla azap etme."

5. Yüzü Yıkarken:

اَللّهُمَّ بَيِّضْ وَجْهِي بِنُورِكَ يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهُ أَوْلِيَائِكَ وَتَسْوَدُّ وُجُوهُ أَعْدَائِكَ

"Allâhümme beyyid vechî binûrike yevme tebyaddu vücûhu evliyâike ve tesveddü vücûhu e'dâike."

"Allah'ım, dostlarının yüzlerini ağartıp nurlandırdığın, hasımlarının çehrelerinin ise kapkara olduğu gün yüzümü ağart, beni de nurlandır."

6.sağ elden dirseğe kadar yıkarken:

اَللّهُمَّ أَعْطِِنِي كِتَابِي بِيَمِينِي وَتَاسِبْنِي تِسَابًا يَسِيرًا

"Allâhümme a'tınî kitâbî biyemînî ve hâsibnî hisâben yesîran."

"Allahım, hayatımın hesabını soracağın gün muhasebemi kolaylaştır ve amel defterimi sağ elime ver."

7. Sol Elden Dirseğe Kadar Yıkarken:

اَللّهُمَّ لاَ تُعْطِنِي كِتَابِي بِشِمَالِي وَلاَ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِي وَلاَ تُتَاسِبْنِي تِسَابًا شَدِيدًا

"Allâhümme lâtu'tinî kitâbî bişimâlî velâ min verâi zahrî velâtühâsibnî hisâben şedîden."

"Allahım amel defterimi sol elimden ya da arkamdan verme; verme ki, koskoca bir ömrü heder etmiş talihsizler arasında yer almış olmayayım; beni altından kalkamayacağım şekilde sorgu suale çekerek mahcup eyleme!"

8. Başı Meshetme Esnasında:

اَللّهُمَّ تَرِّمْ شَعْرِي وَبَشَرِي عَلَى النَّارِ وَأَظِلَّنِي تَتْتَ ظِلِّ عَرْشِكَ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّ عَرْشِكَ

"Allâhümme harrim şa'rî ve beşerî ale'n-nâri ve ezıllinî tahte zılli arşike yevme lâzılle illâ zıllu arşike."

"Allahım, saçımı ve cildimi ateşten koru; Senin arşının gölgesinden başka sığınılacak bir yer bulunmayan mahşer gününde beni de arşının himayesine al."

9. Kulakları Yıkarken:

اَللّهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَتْسَنَهُ

"Allâhümmec'alnî minellezîne yestemîune'l-kavle feyettebiûne ahseneh.

"Allahım, beni faydalı sözleri dinleyip onların en güzeline uyanlardan eyle."

10. Boyuna Mesh Etme Sırasında:

اَللّهُمَّ أَعْطِقْ رَقَبَتِي مِنَ النَّارِ وَاتْفَظْنِي مِنَ السَّلاَسِلِ وَاْلأَغْلاَلِ

"Allâhümme a'tik rakabetî mine'n-nâri vehfaznî mine's-selâsili ve'l-eğlâl."

"Allahım, beni Cehennem ateşinden azad eyle; boynumu ateş zincirlerinden, ayaklarımı kızgın bukağılardan koru."

11. Sağ Ayağı Yıkarken:

اَللّهُمَّ ثَبِّتْ قَدَمَيَّ عَلَى الصِّرَاطِ يَوْمَ تَزِلُّ فِيهِ اْلأَقْدَامُ

"Allâhümme sebbit kademeyye ales'sırâtı yevme tezillü fîhi'l-akdâm."

"Allahım, ayakların kaydığı o gün Sırat köprüsünde ayaklarımı kaydırma ve beni Cennete yürürken yolda kalanlardan kılma."

12. Sol Ayağı Yıkarken:

اَللّهُمَّ اجْعَلْ لِي سَعْيًا مَشْكُورًا وَذَنْبًا مَغْفُورًا وَعَمَلاً مَقْبُولاً وَتِجَارَةً لَنْ تَبُورَ

"Allâhümmec'allî sa'yen meşkûran ve zenben mağfûran ve amelen makbûlen ve ticâraten len tebûr."

"Allahım, sa'y ü gayretimi bol bol ihsanlarla mükafatlandır; günahlarımı mağfur eyle, beni bağışla; amellerimi makbul kıl, bana kârlı bir ticaret lütuf buyur ve hiç zarar ettirme."

13. Abdest Tamamlanınca:

اَللّهُمَ اجْعَلْنِي مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنِي مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ وَاجْعَلْنِي مِنْ عِبَادِكَ الصَّالِتِينَ

"allahümmec'alni mine't-tevvabine vec'alni mine'l-mütetahhirine vec!alni mın ibedike's-salihin."

"Allahım, beni, sürekli tevbe eden, temizliği tabiatının bir yanı haline getirip günahlarından arınan ve hep hayırlı işler peşinde koşturan salih kullarından eyle."

14. En Sonunda Kıbleye Dönerek:

أَشْهَدُ أَنْ لآ إِلهَ إِلاَّ اللهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُتَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

"eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resülühu."

"Şehadet ederim ki, Allah yegâne ilahtır, hakiki ma'bud O'dur; yine şehadet ederim ki, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) O'nun kulu ve rasûlüdür."

Dejavu / Tr Dublaj / DVDRip (2006)/ 4 Part

Dejavu / Tr Dublaj / DVDRip (2006)/ 4 Part


















http://www.imdb.com/title/tt0453467/

Yönetmen : Tony Scott
Senaryo : Terry Rossio, Bill Marsilii
Tür: Aksiyon,gelirim
Oyuncular : Denzel Washington, Paula Patton, Val Kilmer, Jim Caviezel, Adam Goldberg
Süre : 2 saat, 08 dk.

Gösterim Tarihi : 5 Ocak 2007

Konu :
Duog Carlin polis teşkilatında çalışmaktadır.Önemli bir ajan olduğunun kendisi de farkındadır.New Orleans’ta meydana gelen bir vapur patlamasının soruşturması ona verilmiştir.
American polis teşkilatının oluşturduğu bir teknoloji ile insanların geçmişleri saniyesi saniyesine izlenebilmektedir.Doug Carlin’de geçmişin izlenebiliyorsa değiştirilebileceğini de düşünür ve geçmişe gider.Patlamayı önlemek için sadece bir şansı vardır…







http://linksave.in/10878885064a49df351ecef




http://sharebase.to/files/CODw3nT7IP.html
http://sharebase.to/files/tbw9h9zZEw.html
http://sharebase.to/files/KHNHtQOWtp.html
http://sharebase.to/files/JkQ1NPtnP0.html

--
Kalite tesadüf değildir
Haziran bitimine kadar Rapid 12,5 TL
Emeğe değer veriyorsanız bu dosyayı indiriniz :

http://rapidshare.com/files/237329779/DOSYA.rar

Doğadan Çok Güzel Manzaralar

Doğadan Çok Güzel Manzaralar
bulut, bulutların üstünde, yaprak,yaprak dökümü, deniz dalgaları,dalga, doğa,doğa resimleri,
Sizde beğendiğiniz e-postaları , kendi eserlerinizi, araştırmalarınızı, ilanlarınızı, haberleri, veya bizimle paylaşmak istediklerinizi naturelist@gmail.com mail adresine göndererek binlerce kişiye ulaşabilirsiniz.

Aman Dikkat Edin 154'ü Tuşlamayın

Size Cumartesi günü başımdan geçen çok çirkin bir olayı anlatmak istiyorum. Cumartesi günü 0544 243 87 83 numaralı bir telefon, beni arayıp adımı vererek benimle görüşmek istediğini söyledi. Ben de aranan kişiyle konuştuğunuzu söylediğimde bana,
"Ben ..... asayişten arıyorum yaka numaram bu deyip, bu numaradan dün aksam ............ no' lu telefona astsubay .............. isimli kişiye 7 kere küfürlü mesaj atıldığını ve bu yüzden de telefonumun izlenmeye alındığını ve hakkımda suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılığa gidip ifade vermem gerektiği" söyledi.
Ben de "adımı bilen insan benim iş ve ev adresimi de bilir; böyle bir iş varsa gelin beni bulun, şu an size yardımcı olamam dedim."
Telefonun diğer ucundaki şahıs (tahminen 45-50 yaşlarında olsa gerek) bana bağırmaya başlayıp "Mecbursunuz yardımcı olacaksınız şimdi sizi .... Savcılığa aktarıyorum. 154 ü tuşlayın." dedi.
Ben de hiçbir yeri tuşlamayacağımı söyleyip bayağı bir bağırıştan sonra telefonu kapattım. Amacım en yakın karakola gidip ilgili numarayı aratmaktı.
Bu arada tesadüfen konuştuğum bir mahalle esnafı bunun son günlerde defalarca yapıldığı söyleyip en son bir mağaza sahibinin 154 ü tuşlandığını ve telefonu otomatik olarak yurtdışı görüşmelere açılıp yaklaşık 2-3 Milyarlık fatura geldiğini söyledi....
Karakolların ve savcılığın bu olayla son günlerde defalarca karsılaştığını ve sadece o semtte o gün 23 defa bu konuyla ilgili oradaki karakola müracaat olduğunu söyledi. Sadece aman diyorum dostlar aman, dikkat edelim bu çete işi...

154 ü TUŞLAMAYIN SAKIN SAKIN KİM NE DERSE DESİN.
Bu maili bir arkadaşım gönderdi onun başına gelmiş bu vak'aya vakıf olasınız diye ben de sizlere gönderiyorum. Lütfen sizler de arkadaşlarınıza yollayın ve onları uyarın.

Kocaeli Üniversitesi Sözleşmeli Personel Alım İlanı

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ

4/B SÖZLEŞMELİ PERSONEL ALIM İLANI

Üniversitemiz birimlerinin personel ihtiyacının karşılanması amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4/B maddesine göre, 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar”a, 28/06/2007 tarihli ve 26566 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/12251 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ek madde konulan Sözleşmeli Personel çalıştırılmasına ilişkin esaslara göre Üniversitemiz Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevlendirilmek üzere KPSS (B) gurubu puan sırasına konulmak kaydıyla personel istihdamı yapılacaktır.

POZİSYON UNVANI SAYI
HEMŞİRE 10
FİZYOTERAPİST 1
Diğer Sağlık Personeli;
SAĞLIK İDARECİSİ 1
SAĞLIK YÖNETİCİSİ 1
SAĞLIK TEKNİKERİ 2
SAĞLIK TEKNİKERİ 1
SAĞLIK MEMURU 1

ARANILAN GENEL KOŞULLAR

1- Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmak,

2- Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa veya zaman aşımına uğramış, yahut para cezasına çevrilmiş veya ertelenmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkarılmış olsa bile, bir cürümden hükümlü bulunmamak veya soruşturma altında olmamak.

3- Sınav tarihi itibariyle en az (18) yaşını tamamlamış olmak.

4- Erkek adayların, muvazzaf askerlik çağına gelmemiş veya askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış veya muaf veya erteletmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak.

5- Alım yapılacak branşlarda belirlenen öğrenim düzeyinden mezun olmak.

6- Daha önceden kurumumuzda çalışırken tarafımızca iş akdi fesh edilenlerle, kendi isteği ile görevinden istifa edenlerin müracaatları kabul edilmeyecektir.

ÖĞRENİMLE İLGİLİ KOŞULLAR

1- Hemşire kadroları için; Hemşirelik lisans programından mezun olmak.

2- Fizyoterapist kadrosu için; Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Lisans Programından mezun olmak.

Diğer Sağlık Personeli;

3- Sağlık İdarecisi kadrosu için; Sağlık İdaresi Bölümü Lisans programından mezun olmak.(Hastane Acil Servisinde en az 1 yıl çalıştığını belgelemek) (bay eleman alınacaktır)

4- Sağlık Yöneticisi kadrosu için; Sağlık Yönetimi Bölümü Lisans Programından mezun olmak. (Hastane Acil Servisinde en az 6 ay çalıştığını belgelemek) (bay eleman alınacaktır)

5- Sağlık Teknikeri kadroları için; İş ve Uğraş Terapisi Bölümü Önlisans programından mezun olmak.

6- Sağlık Teknikeri kadrosu için; Odyometri veya Odiometri Bölümü Önlisans programından mezun olmak.

7- Sağlık Memuru kadrosu için; Sağlık Memurluğu Lisans programından veya Sağlık Meslek Lisesi Sağlık Memurluğu Bölümü mezunu olmak. (Anjio Laboratuarında çalıştırılacaktır)

Başvuru için gerekli belgeler

1- 2008 yılı KPSS sonuç belgesi fotokopisi

2- Nüfuz cüzdan fotokopisi

3- 1 adet resim

BAŞVURU YERİ VE ZAMANI

Adayların, ilanın yayımı tarihinden itibaren 15 inci günü mesai bitimine kadar Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Umuttepe Merkez Yerleşkesi 41380 Umuttepe-İZMİT/KOCAELİ Personel Bürosuna başvurmaları gerekmektedir.

¨ Posta yolu ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir.

¨ Üniversitemize bu ilanın yayımından önce yapılmış bulunan müracaatlar geçersiz olup, söz konusu iş talepleri hakkında her hangi bir işlem yapılmayacaktır.

Bir annenin feryadı

Henüz çiçeği burnunda bir ilkokul öğretmeniydim. İlk atamamız yapılmış, kuralar çekilmişti. Ben adımı listede ararken, meraklı bir baş omzumun üzerinden boynunu uzatarak ismini arıyordu. — Evet, çok şükür çıkmış, diye bir çığlık işittim. Tamda kulağımın dibinde, kim bu kadar sevinen diye geriye dönüp baktığımda, bir oynamadığı kalmış olan, genç ve yakışıklı bir delikanlıyla karşılaştım. — Sizin nereye çıkmış tayininiz diye sordu bana — Sivas merkez ilköğretim okulu — Gerçekten mi? Benimki de o okul, demek aynı okuldayız, ne güzel! Hadi hayırlısı… Gerçekten inanamamıştım. Tesadüfün de bu kadarı diye geçirdim içimden; ama kader bu, bizi orada karşılaştırmıştı. Ortak bir noktamız vardı. Beni yakındaki bir kafeye çay içmeye davet etti. Hem de konuşuruz, artık iş arkadaşı sayılırız diyerek daveti kabul ettim. İşte, eşimle tanışmamız böyle oldu. Kısa sürede ikimiz de Sivas’ta göreve başladık. Öğretmenler odasında karşılaştıkça konuşuyor, hatta iş çıkışında bir yerlerde bir şeyler içmeye falan gidiyorduk. Aradan geçen sürede birbirimize yaklaşıp evlenmeye karar verdik. Durumu ailelerimize açıklayarak gerekli işlemleri başlattık. Öğretmenliğimizin ilk yılının yaz tatilinde evlendik. Çok mutluyduk, sabah erkenden kalkıyor birlikte aynı okula gidiyor, çıkışta ikimiz de öğrencilerimizden bahsederek eve geliyorduk. Beyim ders notlarını hazırlarken, ben de yemekle ilgileniyor, bulaşık ütü vs. derken gün bitiyordu. Yine bir iş çıkışıydı, bütün gün bu anı beklemiş, beyime bir bebeğimiz olacağı müjdesini, evimize giderken yolumuz üzerindeki lokantada, akşam yemeğinde söylemenin heyecanını duymuştum. Heyecandan yerimde duramıyor, son ders zilinin sesini bekliyordum. Zil çalar çalmaz doğruca öğretmen odasına çıkıp, eşyalarımı almak için merdivenleri üçer beşer çıktım. Beyim öğretmen odasında, yüzü pencereye dönük düşünceli bir şekilde dağılan öğrencilere bakıyordu. Bir şeylerin olduğunu anladım; ama yine bir öğrenciye canı sıkıldığını düşündüm. Yanına giderek; — Haydi, ben hazırım gidebiliriz dedim. — Tamam, çıkalım o zaman. — Ne oldu sana, neden yüzün asık, kötü bir şey mi oldu yoksa? — Yolda anlatırım, hadi çıkalım diyerek kolumdan tuttu. Beyimin canının başka bir şeye sıkıldığını anladım belki vereceğim haber onun keyfini yerine getirir düşüncesiyle; — Sana bir müjdem var? Müjdeme ne verirsin, söyle bakalım. — Şimdi neşenin sebebi anlaşıldı demek bir müjde ha! — Evet, çok sevineceksin, baba olacaksın baba! — Yaa? — Hepsi bu kadar mı yani, yaa? Sevinmedin galiba, ben sana bu müjdeyi verebilmek için bütün gün heyecandan yerimde duramadım. Senin ise tepkin, yaa! Doğrusu böyle hayal etmiyordum. — Peki, nasıl hayal ediyordun? — Ne bileyim sevineceğini, baba oluyorum diye bağıracağını falan düşünmüştüm. Aslında bunu sana lokantada akşam yemeğinde söyleyecektim; ama seni keyifsiz görünce hemen söylersem belki keyfi yerine gelir diye düşünmüştüm. — Haklısın canım, haydi yemeğe gidelim, sen bana tekrar söyle müjdeni tamam mı? — Hiç iştahım kalmadı gitmesek de olur. — Hadi ama şimdi de sen mi naz yapıyorsun, özür diliyorum işte, uzatma artık. — Peki, tamam ancak sen de neden öyle davrandığını söyleyeceksin yoksa bebeği istemediğini düşüneceğim. O, akşamı hiç unutamam. Meğer beyimi askere çağırmışlar, beni bırakıp nasıl gideceğini düşünürken, verdiğim müjde tuz biber olmuş. Şimdi her ikimizi nasıl bırakacağını düşünmüş, baba olacağına sevinememişti bile. Beyim askere gitmiş, benim ise doğum zamanım yaklaşmıştı. Bu arada, bir taraftan bebek için hazırlıklar yapıyor, bir taraftan da okula devam ediyordum. Paraya ihtiyacımız vardı. İkimizin maaşıyla geçinirken şimdi tek maaşa kalmıştık. Düğün borcumuz devam ediyor, askerdeki beyime para gönderiyor, bebeğimiz için gerekli eşyaları almaya çalışıyordum. İkimizin de aileleri bize yardım edecek durumda değillerdi. Zaten ben de bu yüzden çalışıyordum. Borçlarımız bitsin, bir de ev alalım, ayrılacaktım işten. Bebeğimiz doğalı daha 1,5 ay olmuştu ki, bir gece kapı çaldı. Gece vakti kimse gelmezdi, korkudan elim ayağıma dolaştı, ne yapacağımı bilemedim. Ağlayan kızımı kucağıma alarak kapıyı açtım. Beyim daha fazla hasretimize dayanamamış, izin alarak gelmişti. Karşımda beyimi görünce, sevinçten mi, yoksa korkudan mı bilemiyorum ama çok uzun süre ağladım. Beyimin beni teselli edici sözleri, onun yanımda oluşu beni sakinleştirdi. Bir hafta boyu kızımızla ve benimle ilgilendi, zavallı kızım nasıl da sakinleşiyordu babasının kucağında. Sayılı gün çabuk geçmiş, beyimin izni göz açıp kapayıncaya kadar bitivermişti. Beyim tekrar askerlik vazifesinin başına, bende hayat mücadelesine devam ediyordum. 15 güne kadar iznim bitecekti ve ben görevdeyken kızıma kim bakacaktı? Bakıcı tutsam, verecek param yoktu. Kayınvalidem çok yaşlı ve hastaydı bakamazdı. Annem evdeki kardeşlerimi bırakıp gelemedi, yalnız kalmıştım. Ne yapacağımı bilemiyordum. İlk gün okula gidip, müdürüme bakıcı aradığımı ve beni idare etmesi için yalvardım. Birkaç gün içinde bakıcı bulacağıma söz verdim. İki gün çabucak geçti ve ben bir bakıcı bulamadım. Bulduklarım da çok para istediler. Çaresiz karar verdim, kızımı okula götürecektim. Sabahın erken saatinde kızımı sıkıca sarıp, okula müdürden önce giderek sınıfa girdim. Birkaç gün böyle idare ettim. Ancak müdür durumu fark edince beni çağırarak, iş ile evi karıştırmamam gerektiğini, bunun çocuk için de öğrenciler içinde uygun olmadığını söyledi. Belki kendince haklıydı; ancak o bir anne değildi. El kadar çocuğu yalnız evde bırakamazdım. Sinirlerim çok yıpranmış olacak, müdür beyin sözlerinden sonra kendimi tutamadım. Öğretmenler odasında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Öğretmen arkadaşlarımdan birisi ne olduğunu sorunca, zaten dolmuş olan ben, başından sonuna her şeyi bir çırpıda anlatıverdim. Arkadaşım halime acıyarak, benim bir tanıdığım var, bir müddet idare eder; ama sende en kısa sürede bir şeyler ayarlarsın diyerek beni teselli etti. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Hiç tanımadığım birisine çocuğumu nasıl emanet edecektim. Sabah arkadaşımla giderek kızımı ağlaya ağlaya bıraktım. Vicdanım hiç rahat değildi, aklım hep kızımdaydı. Ne yapıyor? Ateşi var mı? Altı pis mi? Uyudu mu? Bu düşüncelerle akşamı zor yaptım, soluğu kızımın yanında aldım. Sanki yıllardır ayrıymışçasına onu öpüp kokladım, belki de kendimi affettiriyordum. Nihayet, beyim teskere alarak geri dönmüştü. Her şey daha iyi olacak derken, ev sahibi bizi evden çıkardı. Yeni bir ev taşınma derken, günler günleri, aylar ayları, yıllar da yılları kovaladı. Kızım, o komşuya rica, bu komşuya minnet, kâh evde yalnız, kâh memlekette bizden ayrı, nihayet okul çağına gelmişti. Özellikle anne olarak ben de suçluluk duygusuyla kıvranıyordum; çünkü yeteri kadar onunla ilgilenemiyor, onu sevemiyor, aradığında yanında olamıyor, en vahimi de onu istediğim gibi yetiştiremiyordum. Çocuk olarak bana küsüyordu, okuldan eve geldiğimde önce yüzüme bakmıyor, benimle ilgilenmiyor, yabancı gibi davranıyor, sanki beni cezalandırıyordu. Babasına aynı şeyleri yapmıyor, sanki neden yanımda değilsin dercesine hep bana sıkıntı veriyordu. Çok akıllı, konuşkan fakat çok duygusal bir çocuktu. Ürkek, korkak tavırları vardı. Okula başlayıp arkadaşları olunca hepsini atlatır diye düşünüyorduk. Kızımız o yıl ilkokul birinci sınıfa gidecekti. Okulun en başarılı öğretmeni olan, en yakın arkadaşıma kızımın kaydını yaptırdım. Okulun ilk günü hep birlikte gittik okula, hepimiz aynı okuldaydık. İstediği zaman yanımıza gelebilir diye düşünüyorduk. Beyimi o yıl bir başka okula müdür yardımcısı olarak görevlendirdiler. Hepimiz sevinmiştik bu habere; çünkü maaşımız biraz daha fazla olacak ve girdiğimiz kooperatif borcundan dolayı olan sıkıntılarımız azalacaktı. Beklenmedik bir şey oldu. Birinci dönemin sonu yaklaştığı halde, kızımın sınıfında herkes okumaya başlamış, kızım okumayı bir türlü sökememişti. Öğretmeni bana, biraz ilgilenmemi söyledi. Oysa ben, eve gelir gelmez onunla ilgileniyor, fişleri tekrar ettiriyor, yazmasını temin etmeye çalışıyordum. Anlamadığım şey, bu kadar ilgilenmeme rağmen sanki öğrenmek istemiyordu. Zaten bütün gün yorgun gelip, ev işleri falan derken birde onunla tekrar ders çalışmak beni çok daha fazla yoruyor ve kızımın bu tavrı benim sabrımı daha çok tüketiyordu. Bir gün dayanamayıp kızımı fazlaca tartakladım ve ağzıma geleni söyleyerek, geri zekâlı olmadığını biliyorum bana neden bunları yaşatıyorsun, neden benim sabrımı zorluyorsun, yeter artık diyerek kendimi kontrol edemedim ve bir tokat patlatıverdim yanağına. Nasıl kıyabilmiştim biricik kızıma bilemedim. Ta ki kızımın hıçkıra hıçkıra bağırarak ağlamasıyla kendime geldim. Yanına giderek sarılmak istediysem de bana yaklaşmadı, ağlayarak söylediği sözler onun da bana attığı bir tokat oldu. Şöyle söylüyordu kızım; — Okumayacağım işte, ben okumayı öğrenmek istemiyorum. Okursam senin gibi olurum, kızımı yalnız evlerde kimsesiz bırakıp giderim. Acıktığında ona yemek veremem, onun saçını tarayamam, onunla oynayamam. Okumayı öğrenmek istemiyorum. Aman ya Rabbi, ben ne yapmışım! Çocuk ne kadar haklıymış! Küçücük çocuk dersiniz; ama içinde ne fırtınalar kopmuş ve kim bilir, ona farkında olmadan neler yaşatmışım. Bir müddet sonra, ikinci çocuğumuz oldu. Birinci çocuktaki tecrübelerimiz, bizi işimizden ayrılmaya zorladı. Şimdilik kaydıyla, işten ayrıldım. Şimdi daha çok çocuklarımla ilgilenebiliyor ve rahat ibadetlerimi yapabiliyorum. Her gün yeni, ütülü elbise giymekten ve makyaj yapmaktan da kurtulmuş oldum. Maddi yönden de bir sıkıntımız olmadı. Artık yeniden işe dönmeyi hiç düşünmüyorum. Çocukların ilk öğretmeni ana babasıdır derler. Evde, hem öğrendiklerimi çocuklarıma anlatıyorum, hem de bizzat yaşayarak onlara örnek olmaya çalışıyorum... Z. Alkan

En iyi notebook hangisi? İşte test sonuçları!

Yeni nesil işlemcileri kullanan, 8 saatten fazla pil ömrü ile kullanıcıları şaşırtan, bu yeniliklere rağmen fiyatları da düşen dizüstü bilgisayarlar birbirleriyle yarıştı.

ULV işlemcili dizüstülerin amacı; kullanıcılara daha hafif ürünler ve daha fazla pil ömrü sunmak. Bu tarz dizüstülerin hedefi yaklaşık 8 saatlik pil ömrünü yakalayabilmek.

8 saatlik pil ömrü, işyerinde dizüstü kullanan bir kişinin mesai saati süresi. Yani kullanıcı dizüstü bilgisayarını tam dolum ile elektrik prizine bağlı kalmadan mesai saatleri içersinde rahatlıkla kullanabiliyor.

Bu tarz ürünlerin sayısı fazla değil. Çünkü Intel, yeni ürünlerinin toplam dizüstü pazarının yüzde 10'luk bölümünü kaplamasını istiyor. Buna göre normal dizüstüler yüzde 80, Netbook'lar yüzde 10 ve ULV dizüstüler pazarın yüzde 10'luk bölümüne sahip olacak.

Normal dizüstülerin hükümdarlığı önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Tabii ki bu değerlendirme Intel firmasının hedefi. Intel ürünlerin fiyatlarını ayarlayarak bu değerleri tutturma peşinde.

Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in yaptığı teste toplamda 5 adet ürün katıldı. Bunlar; Samsung Sens X360, Acer Aspire 4810T, MSI X-Slim X340, Lenovo ThinkPad X301 ve Exper EQ.

Ürünlerin hepsi Intel'in ULV özellikli işlemcilerini kullanıyor. İki ürün üzerinde optik okuyucu yok. Bir üründe ise optik okuyucu yuvası pil yuvası olarak kullanılabiliyor.

İsterseniz bu beş dizüstü bilgisayarı birbiriyle nasıl karşılaştırdığımıza bakalım ve daha sonra test sonuçlarımıza geçelim.

Nasıl test ettik?

Performans Puanı (Yüzde 50)

Performans puanını belirlemek için iki test yazılımı ve bir de oyundan faydalandık. Ofis ve multimedya performansını ölçmek için PC Mark Vantage yazılımından faydalandık. İkinci test programımız ise MobileMark 2007.

Dizüstü bilgisayar pille çalışırken bu program ile çeşitli uygulamalar gerçekleştirdik ve çıkan Productivity puanını değerlendirmeye aldık.

Son olarak dizüstü bilgisayarları COJ oyununun test uygulamasına maruz bıraktık ve çıkan fps değerlerini performans puanına ekledik. Bu dört testimizin sonuçları ışığında performans puanımızı oluşturduk. Performans puanı toplam puana yüzde 50 etki ediyor.

Teknik Özellikler Puanı (Yüzde25)

Toplam puana 1/4 etki eden bu puan cihazın üzerine entegre edilen ve kullanıcının işini kolaylaştıracak özelliklerin toplamından oluşuyor.

İşlemci komut setleri, boş bellek yuvası, disk kapasitesi, ekran kartı belleği, ek ses teknolojisi, parlak ekran, dahili mikrofon, dijital çıkış, işlev tuşları, touchpad özellikleri, usb giriş sayısı, firewire bağlantıları, pcmcia yuvaları, wireless, bluetooth, infrared, kart okuyucu, DVD yazıcı, paralel veri seri port, geniş ekran, vga çıkışı, s-video, hdmi, dvi bağlantıları ve bunun gibi özellikler bu puanı oluşturmamızda etkili oldu.

Teknik özellikler puanı toplam puana yüzde 25 etki ediyor.

Taşınabilirlik Puanı (Yüzde 25)

Taşınabilirlik puanını oluşturmak için MobileMark 2007 programını ve bir video DVD kullandık. Mobile Mark 2007 programıyla dizüstü bilgisayarın ofis ve multimedya uygulamalarındaki pil süresini ölçtük.

Daha sonra tam dolu pil ile cihazlar üzerinde video DVD uygulamasını oynattık. Ve pil süresi tam bitene kadar geçen zamanı ölçtük.

Bu iki uygulama ile çıkan sonuca cihazın boyut ve ağırlık değerlerini de ekledik. Sonuçta cihazımızın mobil kullanımdaki performansını ölçtük. Taşınabilirlik puanı toplam puana yüzde 25 etki ediyor.


Teknik özellikleri tam görebilmek için resmin üzerine tıklayın

Test Birincisi

Exper EQ, yüksek performansı ve yaklaşık 11 saate varan pil süresi ile bizden test birinciliğini söke söke aldı.

Ürün ULV PC'ler arasında oldukça yüksek bir performansa sahip. Bunun başlıca sebeplerinden biri dizüstü bilgisayar üzerinde kullanılan Intel Core 2 Duo SU9400 işlemci.

1.4 GHz hızındaki bu işlemci. Bu işlemciye ek olarak ürün üzerinde çif pil kullanabiliyorsunuz.

Exper ürün ile birlikte optik sürücü yuvasına takabileceğiniz ekstra bir pil veriyor. Normal pil ve bu pilin kullanımı ile dizüstü bilgisayarın pil ömrü 10 saatin üzerine çıkıyor.

Testlerimizde Mobile Mark uygulamasıyla pil süresinin 500 dakikanın üzerine çıktığını gördük.

Exper EQ dizüstü bilgisayarın üzerinde 2 GB DDR2 800 MHz bellek ve 250 GB depolama kapasitesine sahip sabit disk kullanılmış. 13,3 inç ekrana sahip ürünün ekran çözünürlüğü 1280 x 800 piksel. Yüksek performans ve özellikle uzun pil süresi vaat eden Exper EQ dizüstü bilgisayar ULV dizüstüler arasında başarılı bir çözüm sunuyor.


Fiyat/Performans Birincisi


Testimize katılan beş ULV işlemcili dizüstü bilgisayar arasında uygun fiyatıyla bizden Fiyat/Performans birinciliğini alan Acer Aspire 4810T, Intel Core 2 Solo U3500 işlemciye sahip. Intel'in yeni mimarisi sayesinde tek pil ile oldukça uzun bir pil ömrü sunan dizüstü bilgisayar bu konuda oldukça başarılı.

Pilini bir kere doldurdunuz mu Acer size 400 dakikanın üzerinde ömür vaat ediyor. Bu değer gerçekten büyük bir başarı. Ürünün performansı ise test birincisinin hemen ardından geliyor.

Windows Vista Home Premium işletim sistemiyle birlikte gelen dizüstü bilgisayar üzerinde optik sürücü de yer alıyor. Bu optik sürücünün açma düğmesi üzerinde değil. Acer bu açma düğmesini kasanın üst bölümünde konumlandırmış. Böylece DVD sürücüyü açmak için ya da eğilmenize gerek kalmıyor.

Ama şunu belirtmemizde fayda var. Ürünün ağırlığı rakiplerine göre biraz fazla. 1,9 kg'lık ağırlığa sahip ürün boyut açısından ise uygun değerler sunuyor. Şunu hemen belirtmeliyiz. Testimize katılan dizüstü bilgisayarlar arasındaki 14 inç ekran büyüklüğüne sahip tek dizüstü Acer. Bu yüzden biraz ağır olması normal karşılanabilir.

Diğer Ürünler

Samsung Sens X360

1280 x 800
çözünürlüğüne sahip Samsung Sens X360, 13.3 inç'lik erkanı oldukça parlak ve renk dağılımı da gayet iyi. Bu ürünü dışarıda kullandığınızda güneş ışığı çalışmanızı engellemiyor. Kullanılan Core 2 Duo SU9300 işlemcisi sadece 10 Watt'lık bir güç tüketiyor. MobileMark testimizde toplam 377 dakikalık bir çalışma gözlemledik. Bu Samsung'un verdiği 6 saat'den biraz daha fazla. Tabi ürünün pil kullanım süresi elbette önemli. Fakat performansın da önemi büyük. X360, yaptığımız PCMark Vantage testlerinde 1949'luk bir skor elde etti. Bu sonuçlar ile testimizin ikinci sırasında yer alıyor.

Ayrıca Samsung X360'a opsiyonel 9 hücreli pil alabiliyorsunuz. Bu pil ile dizüstü bilgisayar 10 saat'in üzerinde çalışabiliyor.

MSI X-Slim X340

X-Slim X340 kendisinden beklenen birçok şeyi başarıyla yerine getiren bir ürün. Sadece şık dış tasarımı, inceliği ve hafifliği ile bile tercih edilebilecek bir ürünken aynı zamanda sahip olduğu özellikler ve başarılı performansı ile de şıklık ve işlevselliği bir potada eritmeyi başarıyor.

Cihazın bazı sorunları yok mu? Elbette var. Zaten hiçbir ürün için sorunsuz demek mümkün değil. X340'ın en çok göze batan sorunu klavyesinin çok kullanışlı olmaması. Ancak yine de bu bir alışma meselesi. Alışma sürecini tamamladıktan sonra bu sorunların varlığını bile unutabilirsiniz. Ayrıca ürünün üzerinde optik sürücü olmaması pil seviyesine olumlu yansımıyor. Ürünün pil süresi rakiplerine göre vasat seviyelerde.

Sonuç olarak, hem hafif, hem şık, hem de işinizi görecek bir dizüstü bilgisayar arıyorsanız MSI X-Slim X340 sizin için iyi bir tercih. Şunu belirtmemizde fayda var. MSI X-Slim X340 testimize katılan ürünler arasındaki en hafif ürün.

Lenovo ThinkPad X301

ThinkPad ailesine üye X301 hemen klâsını belli ediyor. Ürün test birincisine yakın bir performans sergilese de ne yazık ki pil süresi açısından hiç de memnun edici değerler sunmuyor. Yaptığımız testlerde ürünün tek bir dolum ile 200 dakikaya yakın ayakta kaldığını gördük. Biz X301'in daha iyi bir pil süresini yakalamasını isterdik.

Dizüstü bilgisayarların aldığı puanları
görmek için buraya tıklayın.


Sonuç

Testimize katılan dizüstü bilgisayarların hepsi Intel'in ULV işlemcilerini kullanıyor. Bu yüzden hepsinin güç tüketimi oldukça az. Bu durum ürünlerin boyutlarına da yansıyor.

Hepsi oldukça şık tasarıma sahip ve oldukça hafif. Özellikle MSI X-Slim X340, 1,3 kg ağırlığı ile rakiplerine gözdağı veriyor. Performans konusunda ise ürünlerin aralarında oldukça büyük farklar yok. Kullanılan işlemcinin performansına göre ürünlerin performansları farklılık gösteriyor. Bu durum ürünlerin fiyatlarına yansımış durumda.

Uygun fiyatlı bir ürün arıyorsanız, Acer Aspire 4810T sizin için biçilmiş bir kaftan. 400 dakikanın üzerinde pil ömrü sunan ürün bu konuda da oldukça başarılı. Ben daha fazla pil ömrü ve performans istiyorum diyorsanız, karşımıza Exper'in EQ model dizüstü bilgisayarı çıkıyor.

Bu ürün, performans lideri olmasının yanı sıra pil süresi açsından da oldukça başarılı. Exper ürün ile birlikte ikinci bir pil veriyor ve bu pili ürünün optik sürücü yuvasına takabiliyorsunuz. EQ iki pil ile birlikte 10 saatin üzerinde ayakta kalabiliyor.

Netbook'ların performansı size yeterli gelmiyor ve normal bir dizüstünün pil süresi size yetmiyor ise tavsiyemiz ULV işlemcili bir dizüstü bilgisayar almanız.


Yazan: Yavuz Şahin
SDN - http://shiftdelete.net

Etiketler: dizüstü,notebook test,ulv,inte, pil,batarya

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali